Ne zaman ortaya çıkacaklar diye merak ediyordum, dün tam saha saldırıya geçtiler.
Sahte demokratlardan bahsediyorum.
Aralarında kimler yok ki?
Geçmişi antidemokrat tavırlarla dolu yazarlar... Her askeri darbeden sonra komutanlara ‘‘Bir emriniz var mı paşam’’ diye sormayı görev bilenler... Gazetecilikten, Başbakan'a her gün telefon açıp ‘‘Bana dikte ettirecek sözleriniz varsa hazırım efendim’’ demeyi anlayanlar...
Türkiye'de demokrasiyi, ekonomiyi eylemleriyle, tavırlarıyla fiilen bitirenler...
Dün demokrat kesildiler. Aralarında iyi niyetli olanlar da var tabii, ancak onlar da meseleyi tam anlayamamış durumda galiba.
Şunu anladım ki çoğunun utanması sıkılması yok. Resmen yalan söylüyorlar, masal anlatıyorlar. Şimdi ben istesem, bunları size tek tek ele alıp anlatırım, geçmişlerinde ne yaptılar, ne yazdılar, nasıl tavır aldılar tek tek ortaya koyarım.
Sözde demokratlıklarını yediririm onlara, rezil ederim kendilerini. Ama gerek yok. Türkiye'nin vakti yok bu kişisel kavgaları okumaya, düşünmeye. Bu işin, köşe yazarları arasında oynanacak yeni bir zihinsel pingpong maçı olduğunu zannedenler yanılıyorlar.
Kanmayın onların yalanlarına, ne olur.
Benim davam başka. Her gün yazdım, yine yazacağım bunu.
Ben Türkiye'nin tarihinin bir bölümünün bittiğini görüyorum. Bu gerçeği görmeye herkesi davet ediyorum.
Şimdi yeni bir döneme adım atmak zorundayız. Bu bir tercih değil, bir zorunluluk.
Türkiye'de birçok şey kirlendi. Şimdi temizlik zamanı. Bu da bir tercih değil, bir zorunluluk. Gerekli adımları kararlılıkla atmazsak, ülkemizi çok daha büyük çalkantılara iteceğiz.
* * *
Bizim siyasi liderlerimiz başka bir ülkede siyaset yapıyor olsalardı, hepsi 10-15 yıl önce çoktan siyasetten çekilmiş, emekli olmuşlardı.
Türkiye'nin ait olmayı umduğumuz Batılı ülkeler dünyasında liderlerin, ülkeye hizmette bir aksama, yanlışlık olması durumunda kişisel utanç duyması, kişisel onurunu ortaya koyarak çekilmesi ádeti vardır. O ülkelerde en büyük seçim hezimetine uğrayan, iktidardayken en büyük yanlışları yapan siyasiler bile emekli olunca başları dik yürürler sokakta. Herkes onlara saygı duyar.
Bizim ülkemizde, siyasetçi daha iktidardayken sokakta yürümekten korkar hale geldi.
İnsanların onlar hakkında neler düşündüklerini ben burada yazamam, utanırım. Onlar aldırmazmış gibi davranıyorlar.
Hiçbir siyasi parti bugüne kadar bizlere gelecek hakkında ne düşünüyorlar, nasıl bir Türkiye özlüyorlar, çocuklar için nasıl bir gelecek hazırlayacaklar, planları ne, programları ne, bunları anlatmadılar, anlatamadılar.
Yok öyle bir şey çünkü ortada.
Bizimkiler sadece günü kendi çıkarları için kurtarmak, bu ülkenin kaynaklarını da harcamak, tüketmek, yiyip bitirmek için vardılar.
Böyle şey olur mu? Türkiye gibi potansiyeli büyük, iddiası fazla bir ülke, böyle bir siyasi geleneği hak ediyor mu? Böyle bir utancı taşıyarak başımız dik nasıl çıkacağız dünyanın karşısına.
Onun için şimdi kalkıp elbirliğiyle içine ettikleri demokrasiyi savunurmuş gibi yaptıklarında açıkça söylemeliyim ki, ben tiksiniyorum.
Bizi bunlar aptal sanıyorlar galiba. Galiba, Türkiye'nin aslında olmayan parasını dağıtarak satın aldıkları oyları verenler kadar cahil olduğumuzu düşünüyorlar.
Bu yanlışı yapabilirler; çünkü bugüne kadar sesimizi duymamışlardı, gerçek fikirlerimizi korkmadan suratlarına haykırmamıştık.
Şimdi onların dönemi bitti, bizim dönemimiz başlıyor. Bu ülke bizim. Biz Türkiye'nin, bireylerin korkusuzca, güven duyarak, mutlu, geleceğini planlayarak yaşayabileceği, siyaset-siyasetçi denilince midemizin bulanmayacağı bir ülke olmasını isteyen kültürlü, birikimli, kimliğini mesleğinde arayan insanlarız.
Ve biz şimdi yeni adımlar atılmasını, kendimiz için ve ülkemizin geleceği için talep ediyoruz.
* * *
Benim önerim şu: Geçmişe bir beyaz perde çekelim, öç peşinde olmayalım.
Hepimizin geleceğini çalmaya kalkmış olanlardan ne kadar iğrensek de onları bırakalım artık. Bizi yarın, beş yıl sonrası gelecek ilgilendiriyor. Ama siyasilerden bir talebimiz var.
Hayatlarında ilk kez kendileri için değil de Türkiye için, çocuklar için bir şey yapsınlar.
Bir araya gelsinler. İnsanların karşısına çıksınlar ve tespit edilecek isimleri ülke yönetimi için atadıklarını, bütün siyasi partiler olarak onların arkasında duracaklarını, ülkenin yeniden aydınlığa çıkması için destek vereceklerini açıklasınlar.
Ülkenin kurtulması için oluşacak harekette yer alsınlar. Bu çağrıyı yapıyorum, onlara bir çıkış yolu açıyorum; çünkü harekette yer almadıkları takdirde bu iş onlarsız da olacak.
Olmak zorunda. Bunu hızla anlasalar iyi olacak; çünkü tarih bitti.
Not: Bu yazı yazıldıktan çok sonra Öksüz'ün istifa haberi geldi. Öksüz, Türkiye'ye verebileceği maksimum ziyanı verip, ziyan verme imkanı elinden alınacağı an yaklaşınca çok geç de olsa gitti. Ülkeye geçmiş, ona da uğurlar olsun. Ona bundan sonraki yaşamında başarılar dileyemeyeceğim.