Futbolun kurallarını reklamcılar değiştirecek

TÜM dünyada 240 milyon insan düzenli olarak futbol oynuyor. Yani dünyadaki 25 insandan biri kendisini futbol oyuncusu olarak tanımlıyor.


Dünyada 1 buçuk milyon takım ve 300 bin de futbol kulübü var.

1998 yılındaki dünya kupası maçları televizyondan naklen 196 ülkede izlenmiş. Toplam 30 bin saat dünya kupası karşılaşmalarıyla ilgili yayın yapılmış.

Ve geçen dünya kupasını televizyondan izleyen toplam izleyici sayısı 34 milyara ulaşırken, yakında Güney Kore ve Japonya'da başlayacak dünya kupasında bu izleyici toplam miktarının 50 milyar kişiye ulaşması bekleniyor. (Bir izleyici birden fazla maçı naklen izlediğinden toplam izleyici miktarı bu sayılarla ifade ediliyor.)

* * *

Şimdi bütün bu rakamlara bakınca futbol oyununun reklamcıların gözbebeği olduğunu düşünüyor insan doğal olarak değil mi?

Ancak durum öyle değil. Aksine reklam vermek isteyenlerin en sevmediği televizyon yayını futbol maç naklen yayınları sevgili okurlar.

Bunun nedenlerini 17 Nisan 2002 tarihli The Wall Street Journal gazetesinde Alessandra Galloni yazmış.

Futbol, reklam-dostu bir spor olarak görülmüyor reklamcılarca.

Çünkü hepimizin bildiği gibi 45'er dakikalık neredeyse kesintisiz oynanan bir spordan söz ediliyor burada.

Oysa Amerikan futbolu, beyzbol, basket ve teniste reklam yerleştirmeye son derece doğal, oyunun akışına uygun uzunca duraklamalar var.

Baskette time-out alındığında, Amerikan futbolunda her oyundan sonra oyuncular yeni oyun planı yaparken, teniste oyuncular yer değiştirirken verilen aralarda reklamlar giriveriyor işin içine.

Futbol buna imkán tanımıyor.

Oyun sürerken alt bantlardan reklam geçilmesine büyük tepki var, zaten birçok ülkede bu uygulama yapılamıyor.

Üstelik reklamcılar 15 dakikalık arada verilen reklamları da pek sevmiyorlar.

Aslında o arada da fazla zaman yok çünkü seyirci televizyonda maçın analizinin yapılmasını, röportajlar gösterilmesini talep ediyor.

Bunun yerine reklam görenlerin 15 dakika için kanalı seyretmeyi bırakmaları çokça görülen bir davranış biçimi.

* * *

Futbolun bu şekilde reklama uygun olmaması mali açıdan risklerin çok büyük olmasına yol açıyor televizyonlar açısından.

Almanya'da KirchMedia'da ve İngiltere'de ITV Digital'de mali kaosun yaşanması maç naklen yayınlarından kaynaklanan büyük zararların olmasına bağlanıyor.

Bu nedenle futbol yayınlarını reklamcılar açısından çekici kılacak yeni önlemler üzerinde düşünme süreci Dünya Kupası yaklaşmaktayken tekrar hızlandı bu aralar.

Eskiden ortaya atılan bir fikir yine ortalıkta dolaştırıldı ve maçların dört bölümde yani üç devre arası verilerek oynatılmasının iyi olacağı söylendi.

Ancak toplam 90 dakikalık oyun ve 15 dakikalık ara formülünün ‘‘kutsal’’ olduğu , bununla oynayarak risk alınamayacağı karara bağlandı.

Bir başka öneri olarak ise maç sürerken ölü anlarda, yani topun orta sahalarda gezdiği zamanlarda, ekranın yarıya bölünmesi, bir yarıda maç sessiz bir şekilde yayınlanmaya devam edilirken ekranın diğer yarısında ise reklam gösterilmesi olarak sunuldu.

Bu fikir üzerinde düşünme süreci sürüyor.

Bir başka öneri de daha ilginç bence. Futbolda hem heyecanın daha artması hem oyunun hızlanması hem de verilen araların artması gol sayısının artmasına bağlı.

Kale genişliğinin ve yüksekliğinin biraz daha artırılması önerisi bu nedenle üzerinde ciddi olarak düşünülen bir konu.

Hem üstelik insan fiziğinde olan gelişmeler nedeniyle şimdiki kale boyutlarının artık kalecilerin ortalama fiziğine göre küçük kalmasına yol açtığı da tespit edilmiş durumda.

Dolayısıyla kale yüksekliğinin ve genişliğinin artırılması hem maçın daha gollü ve heyecanlı olmasını sağlayacağı hem de gol nedeniyle verilecek aralarda reklamcıları sevindireceği nedeniyle ciddi bir alternatif olarak ortaya çıkıyor bu aşamada.

Anlayacağınız reklamcılar yakında futbolu bir şekilde değiştirecek ama tam ne yapılacak, bakalım bunu hep birlikte göreceğiz.
Yazarın Tüm Yazıları