Paylaş
Bir ülkenin ekonomik gelişmişlik düzeyi o ülkenin fahişelerine bakılarak anlaşılabilir.
Örneğin alın Türkiye'yi.
Şimdi diyorlar ya ‘‘Türkiye müthiş ekonomik potansiyeli olan ülke’’... ‘‘21'inci yüzyıl Türkiye çağı olacak'... ‘‘Türk ekonomisi ilk 10 arasına girecek’’...
Böyle şeyler diyorlar ya, kesin haklılar yemin ediyorum.
Çünkü okuduğumuza ve duyduğumuza göre Türkiye'de iş tutan fahişeler müthiş müreffeh durumdalar.
Sektörde işler o kadar tıkırında ki bütün dünyadan kadınlar Türkiye'de çalışmak için gelmeye başladılar.
Ayrıca sektörde çalışan kadınların gün geçtikçe daha da güzelleştikleri belirtiliyor.
Bizim gençlik günlerinde de gayet tabii ki fahişeler vardı.
O zamanlar Türkiye henüz daha liberal ekonomiye geçmediği için ortalama bir liseli gencin normal şartlar altında seks yapabilmesi hemen hemen imkánsızdı.
Tek çare fahişelerdi. İlk deneyim diye bir şey illa da yaşanacaksa yapılacak başka bir şey yoktu.
Ancak bizim dönemimizde bu sektörde çalışan kadınlar öylesine çirkindiler ki, benim kuşağımın büyük bir bölümü ilk deneyimlerini takriben 10 yıl kadar filan ertelemek zorunda kaldılar.
Zaten bugün 40 yaş üzeri olan erkeklerde ruhsal durumu düzgün insanın pek de fazla bulunmamasının başlıca nedeni budur.
***
Ekonomik göstergelerin fahişelerin kazandıkları paraya ve onların güzelliklerine endekslenmesi, teorik düzeyde ilk olan bir girişimdir.
Bunu doçentlik tezi olarak sunmayı planlıyorum.
Doktora tezi yazdım, bunu bir tek jürimde olan üç hocam ile ‘Hocaların hocası' Kurthan Fişek Hocam okudu.
Kurthan Hoca'nın zorunluluğu olmadan böyle tuhaf bir şeyi neden yaptığı bugüne kadar çözememiş olduğum bir muammadır.
Yeni tezime halktan çok daha büyük olumlu tepki alacağıma eminim.
***
Bu yeni tezim ışığında bakıldığında Fransa'nın durumu içler acısı bir halde.
Bundan 16 yıl kadar önce Başbakan Özal Paris'e gittiğinde ben daha bir yıllık bir muhabir olarak onu izlemekle görevlendirilmiştim.
Tabii ben ádetim olduğu üzere Özal'ı izlemek yerine Fransız fahişelerinin ekonomik gelişmişlik düzeyi üzerine notlar almayı tercih ettim.
Rue St.Denis Sokağı'nda Chatelet ile Porte St.Denis kemeri arasında kalan bölgede yapmış olduğum derin inceleme sonucunda bayanların 700 frank ücret talep ettiklerini anladım.
Sokakta bu parayı rahatlıkla ‘‘Sana helal olsun be kadın’’ diyerek verebileceğiniz en azından 30 kadın filan vardı.
Ayrıca sokakta bir keyif, bir eğlence havası da vardı.
Gerçi sokağın kemeri üzerinde ‘‘Halkın Kurtuluşu kesinlikle önlenemez’’ türünden Türkçe sloganlar mahallenin keyfini bozucu etki yapıyordu ama bu sloganları oraya yazanlar aynı zamanda mahallenin en iyi müşterileri arasında olduklarından bu durumu da fazla kafaya takmıyordunuz.
***
Aynı bölgeye geçen cumartesi günü de gittim.
Fransız ekonomisinin çökmekte olduğunu bir kez daha net olarak tespit ettim.
Sokaktaki en güzel fahişenin fiyatı 400 franktı. Kızların çoğu 300 frank talep ediyordu.
Anlayacağınız fiyatlar artacağına neredeyse yüzde 50 düşmüştü.
Sektörde tüm dünyada patlama yaşanırken Paris geriye gitmeye başlamıştı.
***
Yukarda ‘en güzel fahişenin' dedim ya, aman buna kanmayın.
Ben hayatımda bu kadar çirkin kadını bir arada ne gördüm, ne de rastladım.
Eğer nekrofoliniz varsa, yani ölülerle sevişmekten hoşlanıyorsanız bu kadınlar size gerçekten muhteşem güzel gelebilir.
Bunlara para ancak sokaktan çekilmeleri ve bir daha ortada gözükmemeleri şartıyla verilir, başka bir şey için verilmez.
Tabii bu zombilerin oraları işgal etmesiyle birlikte, sokağın havası da tamamen gitmiş.
Eski şenlikli (unutmayın ki ‘Sokak Kızı İrma' filminin sokak sahneleri şehrin bu bölümünde çekilmişti) ortamın yerine matem havası gelmiş.
Ortalık üçüncü dünya ülkelerinden büyük bir ihtimalle Paris'e illegal olarak gelmiş eciş bücüş insanlarla dolmuş.
Oradan hemen ayrıldım. Yolda yürürken ‘Canım Türkiyem' diyordum kendi kendime.
Bunu her zaman söylemem, kıymetini bilin bu hissiyatımın, bilmem anlatabiliyor muyum!
Paylaş