‘Derin halk’ da var

BUGÜNE kadar onlardan başka herkes konuştu Türkiye'de.

Bilgili, birikimli, tam anlamıyla Batılı, mesleğine saygılı, mesleğiyle kimlik edinecek kadar kendine saygılı, hayatta tek istekleri memleketlerinde mutlu olmak isteyen insanlardan bahsediyorum. Bugüne kadar onların sesi hiç duyulmadı.

Onlar bağırıp çağırmazlar.

Devletin arazisini gasp edip sonra yıkım ekipleri gelince yerlerde debelenen arsızlar gibi davranamazlar.

İşsiz güçsüz, mesleksiz insanlar gibi saatlerce miting alanlarında hak edilmeyen hakları talep etmek için dolaşacak vakitleri de yoktur.

Bu memlekette en çok onlar mutlu olmayı, bir şeyler talep etmeyi hak ettiler aslında.

Ama hep sessiz kaldılar, hep içlerine attılar, hep de mutsuz edildiler.

Bu memlekette her şeyin ‘‘derin’’i var. ‘‘Derin devlet’’ var, ‘‘derin siyaset’’ var, ‘‘derin ekonomi’’ var.

Bu ‘‘derin’’ler el birliği ettiler, ülkeyi yiyip bitirdiler. Ülkemizi bizim için yaşanamaz hale getirdiler.

Bizim ülkemizi bizden çaldılar.

Artık yeter!

Şimdi artık ‘‘derin halk’’ da konuşacak.

Konuşmaya başlayacak ve susmayacak. Bu ülkede ne kadar büyük bir potansiyel olduğunu, bu insanların aslında ne kadar güçlü olduklarını, bu insanlar olmazsa aslında Türkiye'nin olamayacağını göreceksiniz.

***

Bizim görüşümüz şöyle:

Türkiye'de demokrasi yoktur.

Var diyerek belki cahil cühela kitleleri kandırabilirsiniz, ama biz bu lafları yemeyiz.

Eğer gerçekten demokrasi buysa, tamam o zaman biz demokrasiyi istemiyoruz.

Güngör Uras dün hesaplamış, yeni bir seçim memleketten 30 milyar gitmesine yol açacakmış.

Peki o zaman seçim de istemiyoruz, tamam mı?

Ne yani, aynı adamlar aynı palavraları atacak, cahil cühela kitleler de aynı insanları tekrar başımıza getirip koyacak, diye bizler bir darbe daha niye yiyelim?

Niye daha fakirleşerek maddi acıyı, niye aynı adamların palavralarını tekrar dinlemek zorunda kalarak manevi acıyı çekelim ki?

İslami partileri de istemiyoruz başımıza. Tek muhalefet onlar kaldı da onun için söylüyorum bunu.

Bazı insanlar var, yaşlarını başlarını almışlar, tüm yaşamları başkalarına hayat tarzı empoze etmek, yasaklar koymak için uğraşıp didinmekle geçmiş.

Şimdi kalkmışlar, kendilerine yenilikçi filan diyorlar.

Onu da yemeyiz, son altı ayda mı akıllarına geldi demokrat olmak. Geçiniz bunları geçiniz.

Ben artık sözümü sakınmayacağım, açıkça söylüyorum; bu memleketteki derin halk, bu insanlar başa gelmesin diye bir 28 Şubat'a daha destek verir, bunu da bilin.

***

Bize huzur, gelecek güvencesi ve çok sevdiğimiz mesleklerimizi yapacağımız, alnımızın teriyle kazandığımız helal paraları gönül rahatlığıyla harcayacağımız, vaktimiz gelip bu hayattan çekildiğimizde çocuklarımızın da mutlu olacağını bildiğimiz bir Türkiye gerekiyor.

Bizim hızlı çözümlere ihtiyacımız var. Biz ölmeden önce böyle bir Türkiye'de hiç olmazsa birkaç yıl yaşamış olmak istiyoruz. Yıllardır bunu özlüyoruz, kalbimiz bu heyecanla dolu.

Artık vaktimiz de yok, sabrımız da.

Büyük potansiyeli olan bu ülkenin, yıllardır için için kemirilip tüketilmesini izlemek zorunda kaldık.

İşe sahip çıkmazsak, yine aynı insanlar aynı şeyleri yapmaya devam edecek ve fatura tekrar bize çıkarılacak.

‘‘Derin halk’’ın isteği, teknokratlar hükümetidir. Bu konuda konsensüs, şu anda siz bunu okurken bile oluşmaktadır.

Demokrasi yazıları yazan, seçim isteyen yazarlar kendilerine yalan söylüyorlar. Bir masal var, ona inanmaya çalışıyorlar hálá.

Kendimize yalan söylemeyi bırakalım.

Bu yalan bize çok zarar verdi. Bu memlekette insanlara bir ufuk açan, bir yol çizen en son lider Atatürk'tü.

O dönemin ruhu lazım bize. Çünkü Türkiye tam anlamıyla batırıldı, batıranlar belli. Şimdi biz 1920'lerdeki ülkeyi baştan aşağıya kurma ruhunu canlandırmak zorundayız.

Vakit kaybettirmeyin bizlere ve ülkeyi kurtaracak ekibe yol açın.


Yazarın Tüm Yazıları