Serdar Turgut: Depremin uluslararası kuralı

Serdar TURGUT
Haberin Devamı

Bundan iki yıl önce İtalya, deprem felaketiyle karşı karşıya kaldı.

Gerçi sadece 11 kişi öldü ama bu depremin uluslararası yankılanmaları çok olmuştu.

Çünkü St. Fransis of Asisi Kilisesi'nin o muhteşem tavanı da bu depremde çökmüş ve dünya medeniyetinin ortak bir değeri tahrip olmuştu.

İtalyanlar, Roma Katolik Kilisesi'nin bu çok kutsal sayılan mekánının tamiri için büyük bir seferberlik başlattılar.

Ve tahrip olmuş tavan iki yıl içinde tamamen restore edilerek kilise 10 gün önce tekrar açıldı.

***

27 Kasım tarihli International Herald Tribune Gazetesi'nin birinci sayfasında ilginç bir haber yer alıyordu.

Haberin başlığı, ‘‘Asisi Mucizesi, Depremin Kurbanlarını Kurtarmaya Yetmedi’’ydi.

Haber tabii Asisi Kilisesi'ndeki restorasyon çalışmalarında iki yıl gibi kısa sürede başarılan mucizeyi anlatmakla başlıyor.

Ancak bunun hemen arkasından, o deprem sonucunda evlerini kaybeden insanların dramını anlatmaya sıra geliyor.

Gazete iki yıl boyunca evsiz kalan 10 bin kadar insanı yeni evlerine taşımak için hiçbir adım atılmamış olduğunu, binlerce insanın ‘‘konteyner’’ olarak adlandırılan metalden küçük kutularda yaşadıklarını, bu insanların son derece kötü koşullarda üçüncü Noel'lerini geçirmeye hazırlandıklarını yazıyor.

***

İtalya, dünyanın önde gelen endüstrileşmiş sanayi ülkelerinden bir tanesidir.

Dünyayı idare eden G-7 ülkeleri toplantılarında İtalya hep başköşede hazır bulunur.

İtalya birçok kriter göz önüne alındığında, Türkiye'den çok daha gelişmiş, imkánları kat kat daha fazla olan bir ülkedir.

Türkiye'nin 17 Ağustos ve sonrasında yaşadıkları, İtalya'da yaşananın yüzlerce büyüklüğünde bir felakettir.

Buna rağmen Türkiye, gerçekten bir mucize yaratmış ve eksiklikleriyle de olsa, herkese aynı imkánı açamamış da olsa, felaket bölgesinde inanılmayacak kadar büyük bir ilerleme kaydetmiştir.

Bunu objektif bir tespit olarak kayda geçirmem ve muhalif karakterimden özür dileyerek itiraf etmem gerekiyor.

***

Ben kötümser bir insanım.

Türkiye'yle ilgili hayal kırıklıklarım da çoktur.

Yıllardır iyi şeyler olmasını bekledim bu ülkede, ama hemen her durumda beklentilerim gerçekleşmediği gibi işler daha da kötüye gitti.

Açıkça söylemek gerekirse, geldiğim noktadan ben de hoşnut değilim; çünkü iflahı mümkün olmayan kötümser bir ihtiyar olma yolunda hızla adım attığımı biliyorum.

Ama kendimi haklı çıkaracağım diye yalan da söyleyemem. Bu hükümet, deprem bölgesinde aslında olağanüstü bir şey gerçekleştirdi.

İtalya 10 bin evi iki yıldır yapamazken, bu hükümet 40 bin prefabrik konut yapmak gibi bugün dünyada hemen hemen hiçbir devletin kolay başaramayacağı bir işe girişti.

Sonuç tabii ki mükemmel değil, tabii ki istenilen her şey yapılabilmiş değil, ama gelinen nokta da az değil.

Ben hükümet övmeyi de pek sevmem, çünkü her hükümette övülecek değil de dövülecek yanın çok daha fazla olduğunu tecrübeyle bilirim.

Ama Herald Tribune'ü okuyup da İtalya'da olanları öğrendikten sonra bizde yaşananlar için ‘‘vay canına’’ deyip keyif almamak, dahası bizimkilere ‘‘helal olsun’’ dememek mümkün değil.

***

İtalya'da 1980'de de büyük bir deprem oldu. 2 bin 500 kişi öldü, 300 bin kişi evsiz kaldı.

Devlet o dönemde 28 milyar doları bu felaketin yaralarını sarmak, evleri yeniden yapmak üzere fon olarak ayırdı.

Ancak bu paranın hemen hemen tamamı namussuz siyasetçiler, aşağılık işadamları ve mafya işbirliğiyle çalındı.

İtalya her şeye rağmen büyük bir ülke olduğunu bu olaydan sonra gösterdi.

Düzgün Batı'ya yaraşır bir toplum yaratılması içi Beyaz Eller operasyonu yapıldı.

Soyguncu, düzenbaz sistemin kökü kazındı.

***

Bu, İtalya'nın kültür devrimiydi aslında.

Potansiyeli büyük olan Türkiye'nin de böyle kapsamlı bir kültür devrimine ihtiyacı var. Bu başarılması en zor iştir, ama istenirse de yapılmayacak iş değildir.

Ve bunu başardığı takdirde işte o zaman Türkiye gerçekten büyükler ligine transfer olacaktır.

Yazarın Tüm Yazıları