Serdar Turgut: Çevik amca, hoşgeldin

Serdar TURGUT
Haberin Devamı

Pazartesi akşamı nedense kendimi yorgun hissediyordum.

Hani bazen öyle olur ya insan, hiçbir şey yapmak, parmağını kıpırdatmak istemez, işte o haldeydim.

Televizyondaki ne idüğü belirsiz filmlerden bir tanesini bile seyretmeye tahammülüm yoktu.

Televole programı o ruh halim için en uygundu, çünkü onun abukluğu insanı içine bazen öyle bir çekiyor ki dünyayı, sorunları hemen unutup, komaya girmiş bir şekilde ekrana bakakalıyorsunuz.

Kanalı ararken kazayla NTV kanalına da bakmak zorunda kaldım.

Ve hemen televole filan seyretmekten vazgeçtim çünkü belki bana inanmayacaksınız ve ‘‘Hadi canım olamaz, düzey ondan da aşağıya çekilemez' diyeceksiniz ama o kanalda olan bitenler Televole'den bile daha şamata, daka komik ve daha da abuktu.

* * *

Çevik Bir amca o gece bir konuşma yapacakmış, NTV de bunu naklen yayınlıyor.

İlk önce ne alaka diye merak ediyorsunuz. Yani öyle bayram değil seyran değil amcam beni neden öptü misali bir şey bu.

NTV bütün geceyi bu naklen yayına ayırmış.

Mesele sonra anlaşıldı tabii. Çevik amca cumhurbaşkanlığına aday olabileceğini açıkladı ya, anlaşılan bu kanal yöneticileri ve oraya dizilen üst düzey gazeteciler de ‘içgüdüsel bir şekilde' böyle bir açıklamanın olabileceğini tahmin etmişler önceden.

Onlara hayranlık duymamak mümkün değil yemin ediyorum ne yetenek bu inanılacak gibi değil. Aldıkları paralar helal olsun onlara.

* * *

Çevik Bir amca emekli oldu ama anladığım kadarıyla zaman zaman kendisini yine kışlada zannediyor.

Özellikle de gazetecileri emir eri gibi görüyor.

Beğenmediği bir soru sorulursa hemen onu soran gazeteciyi azarlıyor.

Soruyu yanlış anlasa da önemli değil, soranı yine azarlıyor.

Ha diyeceksiniz ki o gazeteciye emir eri gibi davranıyor da peki ama gazeteciler ne yapıyor?

Bu önemli çünkü Batı áleminde de zaman zaman kendisi ve hayat hakkında Çevik Bir amca gibi yanılıp da gazetecilere bağırıp çağıran insanlar ortaya çıkar.

Gazeteciler de ona haddini bildirir, hayat normale döner, herkes yerini bilir ve iş kapanır.

Ne yazık ki bizimkiler de havaya bir girdiler mi emir eri gibi davranmaya pek meraklılar. Hoşlanıyorlar gibi bu durumdan.

Pazartesi akşamı çok ama çok üzüldüm.

Bazılarını yakından tanıdığım gazeteciler, bu işe yıllarını vermiş olan insanlar, kürsüde konuşan kişinin kendilerine yönelik tuhaf tavırlarını hiç bir itiraz göstermeden, tepki vermeden dinliyorlardı.

Hele bir tanesi -ki o full time reklam yıldızıdır da- sorusu yanlış anlaşıldı, azar işitti, bu kez kalkıp yanlış anlaşıldığı için özür diledi.

Utandım, utandım, utandım.

Açıkça söyleyeyim o gece bittiğinde tiksindim de tüm olup bitenden.

Eğer gazeteci arkadaşlar bu dediklerimi ağır buluyorlarsa lütfen naklen yayını gerçekleştiren NTV'den bu gecenin bir kasedini alıp izlesinler.

İçlerinde aynı duyguyu hissedeceklerini düşünüyorum.

Hissetmiyorlarsa da zaten onlar geriye dönüşü olmayan yola girmiş demektir, kendileri için yapılabilecek hiçbir şey yoktur.

* * *

Çevik Bir'e kızmadım fazla. O hayatının hiçbir döneminde ‘demokrat' olmakla övünmedi, böyle bir iddiası olmadı.

Sivil yaşama geçer geçmez de kaç yıllık alışkanlıklarını bırakıp emretmeden ve kızmadan konuşmayı hemen öğrenecek hali doğal olarak yok.

Benim kızgınlığım bu ülkede tek kontrol mekanizması işlevini üstlenebilecek kurum olan medyanın kurulan bu tek taraflı ilişkide üzerine düşen görevi ‘iyi ve uslu çocuklar' gibi yapmaya hazır olması.

Bunu içim katiyen kaldırmıyor.

Eğer siyasete atılmaya kararlıysa Çevik Bir'e de bir tavsiyem olacak.

Hayatta tek tahammül edebildiği gazeteci kendisine gaz verenler olduğu takdirde, en küçük eleştiride bile bütün antidemokratik hislerini ortaya çıkarmayı sürdürdüğü takdirde hayalleri kısa sürede suya düşer.

Unutmamalı ki oy isteyecek insanlardan ve bizim halk da hiç öyle kolay kolay eğilip bükülecek halk değildir.

Çevik Bir ve uslu gazeteciler yakın tarihi incelerlerse ne dediğimi anlarlar umarım.



Yazarın Tüm Yazıları