YAZININ başlığına bakıp, zihinsel oyunlar oynadığımı filan düşünmeyin sakın ha.
Gerekli satır miktarını tamamladıktan sonra şöyle bir baktım da bugün gerçekten yazı yazmış gibi hissetmiyorum kendimi.
Olası konuların hepsinden tiksinti gelmiş durumda nedense.
Çok nadiren olur bu bana.
Genelde kolay konu bulurum, konu kafamda oluştuğunda da tuşa vuran parmaklarım zor durur yazıyı yazarken.
Bugün o günlerden değil, olmadı işte ne yapayım.
* * *
Konu çok aslında.
Türkiye, işi yazı yazmak olan bir insan için konu cenneti halinde her zaman.
Ama mesele de burada zaten, ben memleketin sunduğu konulardan acayip sıkılmış durumdayım.
Laf olsun diye söylemiyorum bunu, gerçekten böyle durum.
Abuk, saçma, absürd, mantıksız, daha ne kelime var bilemiyorum, sizin aklınıza gelirse onları da ekleyin bu cümleye, aynen öyle görüyorum olan biten her şeyi..
İşin aslına bakarsanız bu memleketin siyasetinden de, ekonomisinden de bıktım.
Bir şeyin değişeceğine inanmadığım gibi, eğer illa da bir şeyler değişecekse bunun daha da kötüye giden bir değişim olacağına da samimi bir şekilde inanıyorum.
30 yıl önce değişimin iyiye doğru olacağını beklemeye başladım, 28 yıl kadar filan, tüm olan bitene karşın beklentimi bozmadım, sağlam durmaya çalıştım.
Ama iki yıl kadar önce beklentilerimi de sıfırladım.
Dolayısıyla bugün Türkiye ile ilgili bir şey yazmak içimden katiyen gelmiyor, bunun için kendimi zorlamaya bile ne gücüm ne de isteğim var.
* * *
Aslına bakarsanız dünyada da durum insanı mutlu yazı yazmaya itecek halde değil.
Zeká düzeyi 88 civarında olduğu yazılan bir kişinin başkanlık ettiği ülke, dünya süper gücü olarak tek başına savaşmaya girişmiş durumda.
Dünya siyasetinin ana dinamiğini bu gerçek belirliyor, diğer olan biten her şey tali önemdeki gelişmeler ve bu durumun da insanı dünya halleri konusunda yazı yazmaya pek de teşvik edici bir durum olmadığını söylersem umarım bana kızmazsınız.
İşin aslına bakarsanız acınacak durumda dünyanın hali de bence...
Aslında aklımda tek bir heyecan verici yazı konusu var.
ABD'nin Ohio eyaletinde Chubby's Pizza adlı bir pizzacıda üstü marihuana tozu katılmış sosla yapılmış pizza yapılmış.
Haberi okuyunca, bu özel soslu pizzayı mutlaka ama mutlaka denemem gerektiğini düşünmeye başladım.
Türkiye'yi tamamen unutturacak bir lezzete sahip olacağına inanıyordum o pizzanın ve hatta büyük boy yediğiniz takdirde kendinizi bile unutabilirdiniz.
Sadece bu konuda yazı yazma gücüm vardı bugün ama ondan da vazgeçtim.
Şimdi yazsam bunu iki dakika sonra gazeteden ararlar, böyle bir pizzayı mutlaka denemek istediğimi yazdığım için topluma kötü örnek olduğumu anlatırlar ve yazıda değişiklik yapmamı isterler.
Böyle bir şeye de tahammülüm yok bugün.
Bilmiyorlar, bir türlü anlamak istemiyorlar ki ben kimseye katiyen örnek filan olmak istemiyorum.
Kendimin örnek alınacak bir insan olduğu kanısında değilim ve işin aslına bakarsanız başka insanların benim hakkında ne düşündükleri de hiç umurumda değil.
Ve daha da önemlisi okuyucularım beni kendilerine örnek almayı çoktan bıraktı aslında, ama bu mutluluk verici olayın olup bittiğinden bizim gazete üst yönetiminin haberi yok galiba.
Varsa da yokmuş gibi davranıyorlar ve benim toplumsal sorumluluklarım olduğunu filan söylüyorlar bana arada bir.
Bu stresleri de çekemem bugün!
Durum böyle. Hakkında yazabileceğim tek konu da böylece çöpe gittiği için şu cuma günü bu köşede aslında yazı olmayan bir yazıyla karşınızdayım.
(Yazının bu aşamasında ‘‘Sen ne zaman yazı olan yazı yazdın ki’’ diye söylenmeye başlayan insanları görür gibiyim. Onlara da tek şey söyleyeceğim: Siz de haklı olabilirsiniz be kardeşim ne yapayım ya!)
Durun bakayım, bir satırları sayayım izin verin de.
Eh olmuş sayılır, doldurduk galiba bugün de köşeyi.
Genel yayın yönetmeni de memnun olsun bakalım, çünkü az yazdığım için puntolar büyüyecek.
Benim yazılarımla ilgili onun tek derdi de puntoların büyüklüğüyle ilgili uzun zamandır.
Yazılarımı katiyen okumadığı kanısındayım ve işin aslına bakarsanız onun da bu tavrında pek haksız olmadığını düşünmüyorum değil hani arada bir!