Paylaş
SON çıkan ekonomik krizin neden uzun süreceğini insanlar tam anlayamıyor. Yanlış düşünceler var bu konuda. Örneğin, burjuvazinin -ki ben bu kavramı Türkiye bağlamında biraz üzülerek kullanıyorum; çünkü burjuvazi kavramına aslında saygım vardır ve bu kavram bence Türkiye'de piç edilmiştir- krizin çabuk sona erdirilmesini talep ettiği filan düşünülüyor.
Yanlış. KÜLLİYEN YALAN.
İstemiyorlar böyle bir şey; çünkü yıllardan beri olması beklenilen şey bu kriz sayesinde oluyor ve burjuvazi de -yok artık, Türkiye bağlamında bu kavramı kullanma fikrine tahammül edemiyorum, kusura bakmayın- lumpenburjuvazi de göbek atıyor, olan biteni uzaktan seyrederken.
Tersine göç başladı sevgili okurlar.
Yıllardır İstanbul'un en lüks lokantalarına akşam sohbetlerinin konusu olan, birçok insanın gözlerini nemlendiren, ruhunun derinliklerinden haykırarak istediği, gece rüyasında görerek orgazm olduğu şey artık gerçekleşiyor.
Halk köyüne dönmeye başladı, İstanbul vatandaşa kalıyor!
Enis Berberoğlu yazdı bu olayı ilk kez. Başlamış geri göç. Kriz nedeniyle artık iş bulamıyorlarmış İstanbul'da; hiç olmazsa taze süt içer, peynir yeriz diye çıkmış halk yola.
Bu fevkalade güzel gelişme nedeniyle ben diyorum ki, bu lumpenburjuvazi bu krizi hayatta bitirtmez.
İstanbul tamamen temizleninceye kadar, ben diyeyim üç yıl, siz deyin beş yıl sürdürülür bu kriz.
Derviş baba işe müdahale etmekte başarı kazanırsa da, başka, yepyeni bir kriz daha çıkarırlar. Bunu bilin, benden söylemesi.
* * *
Üç beş yıl sonra İstanbul, lumpenburjuvazinin ıslak rüyasında gördüğü biçimde mükemmel hale gelir büyük ihtimalle.
Vatandaş, halkın şehri terk etmesini fırsat bilerek Etiler, Teşvikiye ve Galata üçgeninde İstanbul2 adında yeni bir şehir yaratır hemen.
Kenya'nın Ulusal Parkı gibi yani. Buraya da ‘‘Lumpenburjuvazi Parkı’’ adını veririz.
Böyle bir yerde siyaset doğal olarak olamayacağı için Ankara'yla da ilişkiler tamamen kesilir. Hasan Cemal artık tamamen futbol yazılarına döner.
Türkiye'nin geri kalanını İstanbul2'nin kolonisi ilan ederiz. Böylece lumpenburjuvazi, önlenmesi mümkün olmayan çalma içgüdüsünü tatmin etmek için artık yeni kolonilere, Anadolu'nun çeşitli şehirlerine kısa süreli seyahatler yapar.
Eskiden koloni olmadığı için devleti soyuyordu bunlar; artık buna da gerek kalmaz, devlet de bu fevkalade liberal düzende rahatlar.
Bu İstanbul2'de öyle gazeteye filan da ihtiyaç yok. Pazar magazin ekleri var ya hepsinin üzerinde kadın fotoğrafı olan, onları artık gündelik yayınlarlar. Çünkü tecrübe göstermektedir ki Türk lumpenburjuvazisinin entelektüel düzeyi de bu kadardır ancak. Hatta o bile fazladır ya haydi neyse.
Anadolu'dan bizim parkı gezmeye gelenlere de Disneyland'de olduğu gibi üç günlük turlar düzenleriz, zamanları bitince de onları parktan atarız.
Türkiye'deki sermaye birikim modelinin doğal sonucudur bu Ulusal Lumpenburjuvazi Parkı ve biz de onunla ileride övüneceğiz.
* * *
Ya vallahi inanılacak gibi değil. Aşağılık, sahtekárlık bazı insanların kesinlikle kanında var.
Tutamıyorlar kendilerini abi. Yahu doğru dürüst adam olunarak da para kazanılır; bu gerçeği bizim millet anlamakta neden bu kadar zorluk çekiyor ki acaba?
Döviz kuru patladı ya, ihracat yapılacak diye bekliyoruz ya.
Evet yanlış tahmin etmediniz, anında hayali ihracatçılar çıkmış ortaya.
Anında. Hiç zaman kaybetmemişler. Hiç sektirmemişler.
Ne diyeyim ben, herhalde böyle şeyleri hiç yılmadan bekleyen tipler var etrafta, fırsat buldukları an başlıyorlar işleme.
Benim kafam artık bu işi basmıyor, ne biçim bir maya bu anlamam mümkün değil.
Hiç etkisi olmayacak biliyorum ama, suratınıza tüküreyim be sizin!
* * *
Gerçi kızmamam lazım. İleride kurulacak İstanbul2 veya diğer adıyla Lumpenburjuvazi Ulusal Parkı'na hayali ihracatçılar gibi kalantor adamlar da lazım.
Nüfuz az olursa yeni Ulusal Park'ta, sonra vatandaş birbirini sokakta becermeye kalkar; o nedenle kalabalık gerekiyor.
Bu yüzden hayali ihracatçılar, ithalatçılar, hortumcular, potansiyel hortumcular (onları kolonyal görevli yapacağız) hepsi hoş gelmiş, hepsinin başımızın ütünde yeri var parkta.
Allah onları başımızdan eksik etmesin!
Paylaş