Paylaş
Aylardır kafamı meşgul eden bir şey vardı.
Biliyorsunuz bizim Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel yeniden cumhurbaşkanı seçilmeyi çok istiyor.
Görüldüğü kadarıyla da Amerika, onun bu niyetine muazzam sıcak bakıyor.
Yaş durumu hiç sorun değil Demirel için. Yani Allah sağlıklı yaşatsın tabii de şu anda bulunduğu yaş bile bizim ülke yaşam ortalaması göz önüne alındığında rekor kabul edilebilir.
Bir de 7 yıl sonra neler olacak, siz düşünün artık.
Clinton'ın Demirel ile arkadaşlığına bakarak, ABD'nin de bu yaş meselesine takmadığını anlayabiliriz.
İşte bu konu kafamı çok meşgul etmekteydi uzun süredir.
Acaba Amerikalılar bizim bilmediğimiz bir şeyler mi biliyorlardı?
***
Bu muammanın cevabını 10 Ocak 2000 tarihli Hürriyet Gazetesi'nde buldum.
Zaten aklınıza gelebilecek bütün tuhaf soruların cevabını bizim gazetenin bir yerlerinde muhakkak bulabilirsiniz.
Dış haberler sayfasında son derece ilginç bir haber vardı.
Ürdün Kralı Hüseyin'in cenaze törenine katılan dünya liderleri arasında yer alan Suriye lideri Hafız Esat'ın idrarı, İsrail gizli servisi tarafından hazırlanan bir plan çerçevesinde ele geçirilmiş.
Bu idrara yapılan tahlil sonucunda Suriye liderinin sağlığının hiç de iyi olmadığı ve yakında liderlikten sağlık nedenleriyle ayrılmak zorunda kalabileceği anlaşılmış.
***
Bunu okuyunca ABD'nin neden Süleyman Demirel'in bir yedi yıl daha cumhurbaşkanı olmasına destek verdiğini anladım.
CIA keriz değil ya, o kadar masraf yapıp sistemi kurduktan sonra sadece Hafız Esat'ın idrarını çalmakla yetinmemişlerdir.
O cenaze törenine katılan Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in başına da aynı şey gelmiş olduğu, onun da farkında olmadan tahlil edildiği sonucuna varmak çok da hayalci bir şey olmasa gerek.
***
Tabii burada bir konu ortaya çıkıyor.
O yaşlarda normal olan, vücutta bir takım hastalıkların olmasıdır.
Yani yine tekrar ediyorum Allah gecinden versin, hastalık filan da olmasın ama 70 küsur yaşlarda normali hastalıkların olmasıdır.
Amerikalılar ise bilindiği gibi lider olacak kişilerde ‘mükemmel sağlık’ ararlar.
Yani acaba Süleyman Demirel ile ilgili yapılan gizli tahlil sonucunda onun sıhhati gerçekten de mükemmel mi çıktı, yoksa işin içinde bizim bilemediğimiz başka şeyler mi vardı?
***
İşte gerçek araştırmacı gazetecilik bu aşamada başlıyor sevgili okurlar. Gazeteci her konunun üzerine cesurca, tehlikeleri göze alarak ve yılmayarak gitmelidir.
Ben de öyle yaptım ve Ürdün Kralı Hüseyin'in cenaze töreninden bir gün sonra gazetede yayınlanan kendi yazımı okudum.
Biliyorsunuz o cenazenin dünya çapında yankı bulan tek olayı Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök'ün bütün dünya liderleriyle birlikte törenin yapıldığı Saray'da elini kolunu sallayarak ve üstelik de gülerek gezmesi ve bir Allah'ın kulunun da çıkıp ona ‘‘Bir dakika kardeşim, nereye böyle’’ dememesiydi.
Ben bu olayı ertesi günkü yazımda ‘OH MY GOD! HE IS FORREST GUMP’ (Aman Tanrım! O Forrest Gump'mış') diye başlık atarak ölümsüzleştirmiştim.
Zaten o cenaze töreniyle ilgili akılda kalan tek şey de o oldu. Genel Yayın Yönetmeni'nin olmadık yerlerde film kahramanı Forrest Gump gibi ortaya çıkması bütün vatandaşları şaşkına çevirmişti.
***
Şimdi konuyu bağlıyorum.
Tabutun önünde naklen yayında aniden Süleyman Demirel ve İsmail Cem'in yanında beliriveren Genel Yayın Yönetmeni o gün mutlaka Saray'da tuvalete de gitmiştir.
Gitmesi gerekmese de sırf içeri bakayım diye gider, ben bilirim onu.
Tabii Türk delagasyonuna ayrılan tuvalete gitmesi olasılığı da fazla.
Anlayacağınız İsrail Gizli Servisi gizli tahlil yaptırmak için Süleyman Demirel'in değil Genel Yayın Yönetmeni'nin idrarını çaldı.
Bu nedenle Demirel tam sağlıklı çıkıyor ve sadece bu yanlış nedeniyle ABD bir yedi yıl için daha onun cumhurbaşkanlığını destekliyor. Genel Yayın Yönetmeni Türkiye'ye istemeden de olsa öyle bir kötülük yaptı ki anlatmakla bitmez!
Paylaş