Paylaş
‘‘BİZİM Türkiye'nin creme de la creme'inde (‘‘Öteki Türkiye’’de bu mesele ‘‘kaymak tabakası’’ olarak adlandırılır) son zamanlarda ilginç bir kavram konuşulmaya başladı.
‘‘Baba adayı’’ diye bir laf dolaşıyor ortalıkta.
Şöyle gelişiyor olay: Gazeteciler bir kadına (bu ses, film, sahne sanatçısı, manken veya mesleksiz olup da nedeni meçhul bir şekilde meşhur olmuş bir bayan da olabilir) soruyorlar, ‘‘Hayat nasıl gidiyor’’ diye.
Buna cevap ‘‘Çok iyi, artık çocuk sahibi olmak istiyorum’’ diye geliyor.
Bizimkiler ‘‘Hayrola, hayatta yeni değişiklikler mi var’’ diye soruyorlar doğal olaraktan.
Kız, ‘‘Vallahi henüz belli değil ne yapacağım, ama birkaç baba adayı var kafamda’’ diyor.
* * *
Genelde söyleşi bu aşamada sona eriyor.
Kadının daha fazla ekleyecek bir sözü yok. O noktayı koyuyor bu tavrıyla meselelere.
Sonra bu söyleşi çeşitli gazetelerde ve televizyon programlarında tam benim yukarıda aktardığım şekilde olmasa da buna son derece benzeyen içerikle haber haline getiriliyor.
Şimdi ilk bakışta bu son derece marjinal bir konuşma olarak algılanabilir gayet tabii.
Yani bir kadının gece oradan oraya dolaşıp kendisine çocuk yaptırtacak bir damızlık aramaya başladığı gibi bir izlenim edinebilir, bu konuşmayı bilinçsizce okuyanlar.
Yani ne yapacak ki, bir yere gidince etrafına 10 adam toplayarak, ‘‘ya şundadır ya bunda’’ yapıp da öyle mi seçecek baba adayını diye de sorabilir bilinçsizler.
* * *
Halbuki mesele katiyen öyle değil!
‘‘Bizim Türkiye’’de son birkaç yıldır son derece özgün söylem biçimleri geliştirildi.
Bu konuşmada ‘‘baba adayı’’ndan anlaşılacak olan şey aslında evlilik. Kendisine koca arıyor kadın.
Bu dilbilimsel keşfi nasıl yaptın derseniz onu da anlatayım. Bu söyleşiden önceki son dört haftalık gazetelere bakarsanız bu kadın minimum altı, maksimum sekiz erkekle bir arada olmuş.
* * *
Sayıyı tam bilemiyorsunuz hiçbir zaman, çünkü bazı adamlarla iki günlüğüne ayrılıp sonra tekrar birlikte oluyorlar. Bu gibi olayları tek adam olarak değil de iki farklı adam olarak saymak daha doğru olacak bence. (Gerçi bu konuda metodolojik yeni açılımlara da hazırım, haberiniz olsun. Bilimsel doğrulara varmak için elimden gelen her şeyi yaparım.)
Ben haberlerin yalancısıyım, haberciler öyle söylüyor ben de inanıyorum yoksa kimseyi bu konuda aşırıya gitmekle filan suçlamak değil niyetim.
Hatta beni zorlayacak olursanız bazı bayanların kısa sürede mümkün olduğunca fazla sayıda erkekle bir arada olmalarının genelde toplumsal barışı sağlayıcı rolü olduğunu bile kabul edebilirim.
Durum böyleyken, beraber olunan sekiz erkeğin hepsinin de aynı anda kısır olmaları mümkün olamayacağına göre kızın aradığı aslında ‘‘baba adayı’’ değil evlenecek adam.
Değil mi yani; Aristo mantığı bu sonucu kaçınılmaz kılmıyor mu?
(Eğer adamların sekizi de kısırsa o zaman şu baz istasyonlarını gerçekten sokaklardan kaldırmanın zamanı çoktan gelip de geçiyor, bunu da bilin.)
* * *
Bizim Türkiye'de son olarak kullanılmaya başlanan bir başka kavram da ‘‘yeni aşk’’ kavramı.
Adam bir hafta önce bir kadınla birlikte gözüküyor. Flaşlar patlıyor ve gazetelerde bu ‘‘Falanca adamın aşkı’’ olarak halkımıza duyuruluyor.
10 gün sonra adam tabii ki yeni bir kadınla başka bir kulüpte bu sefer. Yine flaşlar patlıyor ve ertesi gün gazetelerde bu önemli haber ‘‘Falancanın YENİ aşkı’’ olarak tarihin sayfalarına geçiriliyor.
Yine bu olayı ‘‘Bir kısım Türkler’’i anlamadan okuyanlar ‘‘Vay canına be, bizim bilmediğimiz Türkiye'de millet amma da sık ve kolay áşık oluyor, helal olsun onlara’’ diye düşünebilir.
Tabii durum böyle değil. Gözümüzün önünde yaşanan şey tamamen farklı, bunu herkes biliyor ve yine her seferinde olay ‘‘aşk’’ olarak adlandırılarak, yaşanan olayın akla getirdiği ilk ve tabii ki doğru olan kavram literatürden bir çırpıda siliniveriyor.
* * *
Zincirleme yaşanan ‘‘aşk’’lar, aranıp da bulunamayan ‘‘baba adayları’’.
Onların hayatı bu şekilde sürüp gidiyor. Hiç bitip tükenmeyen bir mücadele var bu tür yaşamlarda. Amaç belli değil ama müthiş bir mücadelenin sürüp gittiğini de gazetelerden okuyabilirsiniz.
Bütün bu olay aslında kısıtlı sayıda insan arasında yaşandığı için de doğal olarak herkes birbirinden haberdar.
‘‘Repeat’’ler de oluyor ‘‘aşk’’lar arasında kaçınılmaz olarak. Bazen işler de karışıyor. O onun adamıyla, bu da onun sevgilisiyle bir süre aşk yaşıyor, ama Allah'tan hiçbir aşk 20 günden fazla sürmediği için trafikteki karışıklık kısa sürede düzenleniyor.
Her şey normale dönüyor, ötekisiyle, bizimkiyle bütün Türkiye ‘‘Bir kısım Türkler’’i izlemeye devam ediyor.
Paylaş