Paylaş
SON derece ilginç bir haftayı daha geride bıraktık.
Ekonomide yaşanan kriz kendi başına ilginç değildi aslında. Sürpriz de değildi.
Yaklaşık sekiz aydır geliyorum diyordu.
İlginç olan, bu kriz ortamında verilen tepkilerdi.
Şu gerçek yaşamımızın her alanında kendisini gösteriyor artık: Biz hakikaten son derece vahim bir sinir krizi geçirmekte olan bir toplumuz.
Çoğunlukla tepkilerimiz hastalıklı. Başka toplumlarda olsa tedavi edilmesi gereken semptomlar olarak nitelendirilecek davranış biçimleri bu toplumda akıllı olduğu öne sürülen insanlarca ortaya konulabiliyor.
Ve bu da çok ilginç bir şekilde çok az kişiyi hayrete düşürüyor.
***
Örneğin alın Amerikan Başkanı Bush'un Başbakan Ecevit'i telefonla aramasına verilen tepkileri.
Bush güya Türkiye'de uygulanmakta olan ekonomik programa destek vermiş.
Güya krizden korkmayın demiş, yardıma hazır olduğunu söylemiş ve ‘‘Ne zaman isterseniz kaldırın telefonu arayın konuşalım’’ demiş.
Sevgili okurlar.. Amerikan başkanlarının kendi ülkelerinde faiz oranlarına bile müdahale etmeye hakları yoktur.
Merkez Bankası başkanını günde üst üste iki kez arasalar ‘‘Müdahalede bulunuyor’’ diye haklarında kongre soruşturması açılır.
Yani bizdeki gibi ‘‘Hüsam, söyle şunlara da bankalara baskı yapsınlar’’ filan demeye hakkı yoktur orada başkanın.
Böyle davranmaya kalksa ya hapse atılır, ya da akıl hastanesine.
Kendi ülkesindeki ekonomiye müdahale imkánı bu kadar az olan bir ABD Başkanı Türkiye'deki krize ne yapacak Allah aşkına.
Diyorum ki acaba Başkan Bush, Ecevit'i başka nedenlerle aramış olamaz mı ki... Yani örneğin ‘‘Irak'ı sizin ülkenizden kalkan uçaklarla ama size önceden hiç haber vermeden bombaladık. Müttefikler arasında olur böyle şeyler. Takma kafanı ey Ecevit’’ demek için aramıştır belki de değil mi. Bunu da olasılıklar arasında düşünelim derim yani!
***
Her olayda Türkiye'nin ne kadar büyük, ne kadar güçlü ülke olduğunu ispat etmeye çalışanlar var.
Bunlar hiçbir şekilde, hiçbir zaman pes etmiyorlar bu uğraşlarından.
Örneğin Türkiye sonunda bu şekilde tıkanacağı 10 ay öncesinden belli olan bir ‘‘istikrar’’ programını uygulamaya başlıyor, onlar ‘‘Görüyor musunuz Türkiye uyguladığı programla dünyaya örnek oldu, herkes bize gıptayla bakıyor’’ diyorlar.
Sonra her şey bir anda işleri bilenler tarafından beklendiği şekilde tıkanıyor, kriz başlıyor, bu kez de ‘‘Vay be ne ülkeymişiz biz, bakın bizde bir kriz çıktı tüm dünya etkilendi bundan. Büyük ülkeyiz be mirim biz, büyük’’ diye konuşuyorlar.
Pes etmiyorlar. Yapılacak bir şey yok onlarla rasyonel diyaloğa girebilmek için.
Türkiye ekonomisi gerçekten onların dediği gibi güçlü olaydı, bu memlekette binlerce insan işten atılırken, fabrikalar kapanırken, yatırımlar tamamen durmuşken dünya bundan etkilenirdi.
Almanya'da iki fabrika kapansın da bakın görün olacakları.
Türkiye'de milyonlarca insan açlık sınırına getirildiler, dünyanın umurunda değil.
Ama geçen haftaki krizde dünya olayla ilgilendi.
Neden biliyor musunuz? Çünkü dolar ile ilgili kararlar alındı, 8 milyar dolar bu ülkeden çıktı, gidecek yeni yer aradı, o dolarlarla yatırım yapan fonlardaki insanlar da endişelendiler doğal olarak.
Yani anlayacağınız son krize dünyanın tepkisi Türkiye'nin büyüklüğünü değil doların büyüklüğünün bir göstergesidir, o kadar.
***
Son olarak iki notum var.
Yeni bir eğilim başlıyor. İşadamlarımız artık Türkiye yerine yakın komşulara giderek yatırım yapma planlarını gündeme soktular. Örneğin Bulgaristan çok çekici görünüyor birçoklarının gözüne. Bu arada büyük yabancı yatırımcıların gitme planları da gündemde. Sırada Proctor & Gamble mı varmış ne?
İkinci notum da son faturanın bürokratlara çıkarılması üzerine. Diyelim ki Hürriyet'in tirajı 10 bine düştü. Ve patronumuz Aydın Doğan bu nedenle beni suçlayarak Ertuğrul Özkök yerine beni işten attı. Son olayda sadece bürokratların öne çıkarılması işte aynen buna benziyor.
Paylaş