Paylaş
ALLAH onu başımızdan eksik etmesin, üst düzey yöneticilerin en üst düzeyi genel yayın yönetmenim benim depresyonda olduğumu düşünüyor.
Bunu bana 17 Ağustos perşembe günü saat 11.25'de telefonda söyledi.
Bunu size ancak aradan bu kadar zaman geçtikten sonra yazabilmemin tek nedeni ise onun benim depresyonda olduğum kanısına varmasına yol açan neden ile aynı aslında.
Bugüne kadar yazacak çok ciddi fikirlerim vardı, onun için bu ifşaatı bugüne kadar yapamadım ve genel yayın yönetmenim de benim ciddi fikirlerimim aslında tedavisi oldukça zor bir psikolojik hastalıktan kaynaklandığını düşünmekte.
Bana ‘‘Vatan haini’’ deseydi veya ‘‘Seni kovuyorum’’ deseydi bu ve bu gibi şeylere verecek cevabım gayet tabii ki olurdu.
Ancak hasta olduğumu düşünmesine karşı esprili bir cevap katiyen aklıma gelmedi.
Sonra baktım ki teşhiste anlaşıyoruz, ancak yorumlarımız farklı.
O benim hastalığımın sadece depresyon olduğunu düşünüyor, oysa ben depresyon aşamasını çoktan geçtiğimi ve kısa süre içinde de geri dönüşü olmayan yola kesin olarak gireceğimi biliyorum.
* * *
Genel yayın yönetmeni bana kişisel düzeyde acıyor, profesyonel düzeyde ise sesinde büyük bir endişenin izlerini duymak mümkün.
Biraz daha ciddi yazı yazmayı sürdürdüğüm takdirde ‘‘geriye dönme imkánını’’ kesinlikle kaybedeceğimi, ‘‘benim kadar kendinde olan yeteneği, yani mizah yazma yeteneğini küçük gören başka bir insana rastlamadığını’’, böyle devam ettiğim takdirde ise hayatımın kayacağını düşünüyor.
Beni tekrar kazanma niyetini fark ettim. Bir an acaba para istesem mi diye düşündüm.
Yani gayet tabii ki uygun bir fiyata ciddi yazılardan vazgeçebilirim. Hatta fiyat bayağı iyi olursa hayat boyu ciddi düşünmekten vazgeçebileceğim gibi, her gün yazımı yazdıktan sonra atlar bir vasıtaya gazeteye giderim ve yazı işleri elemanlarına yarım saatlik stand-up komedi yaparak onları eğlendirebilirim bile.
Ancak içimden bir ses daha fazla para istememin bu kez fazla bir işe yaramayacağını, çünkü az para alırken mizah yazan, parası artınca da Öteki Türkiye'ye takan bir insanın daha fazla para talep etmesinin genel yayın yönetmenini kandıramayacağını fark ettim.
* * *
Ve elimdeki son kozu oynadım.
Depresyonda olduğumu kabul ettim, ben bitmek üzereyim dedim, geçmişim olmadığı gibi geleceğim de yok, hatta bugünümün bile olduğu şüpheli dedim ve bir süre Amerika'ya gitmeliyim dedim.
Fazla değil, biraz kalıp gelirim dedim.
Bu fikrimi söylediğim anda ise genel yayın yönetmeniyle bugüne kadar yapmış olduğumuz binlerce telefon konuşmasında katiyen yaşanmamış ve benim olabileceğine katiyen ihtimal vermediğim şey oldu. O bir an için konuşmasını kesti.
Bu sesizlikten anladım ki bu fikir ona hiç de fena gelmedi. O sessiz olunca hep kafasında fayda/maliyet hesapları yapar. Bu durumlarda onu görseniz suratı çok komplike bir problemi çözmeye çalışan güçlü bir bilgisayarın ana kumanda modülüne benzer. Vücudunda elektrik biraz daha fazla olsa yemin ediyorum o anda iki gözünde farklı renkte florasan ışık yanmaya başlar.
‘‘Peki ama,’’ dedi uzunca bir aradan sonra, ‘‘şimdi herkes bu yurtdışına gitme teklifini benim sana yaptığımı sanacak ve yine beni eleştirecekler’’.
Ben de ona isterse şu anda notere gidip yurtdışına gönderilmem için yalvaran, yürek parçalayıcı şekilde acıklı olan cümlelerle dolu bir noter tasdikli mektup gönderebileceğimi, isterse CNN'e çıkıp, Kuran'a el basıp, bir ekmeği üç kere öpüp başıma koyup sonra da yurtdışına gitmeyi ben istiyorum diye ağlayabileceğimi açıkladım.
Hálá bir kuşkusu varsa yurtdışına gitikten sonra yazılarımı daha da radikalleştirip daha da ciddileştirebileceğimi, böylece bu idari adımın kamuoyu tarafından eleştirilebilecek bir yanının katiyen kalmayacağını da anlattım.
Bu son söylediklerim onu ürküttü biliyorum çünkü genel yayın yönetmeni benim geçmişte New York'ta ihtilalci komünist olmayı başardığımı bilenlerdendir.
Baktım durum aleyhime dönecek, şaka yaptım dedim.
Telefon konuşması bir sonuca bağlanamadan o şekilde bitti. Şimdi beklemedeyiz.
Sevgili okurlarım, kardeşlerim. Bu arkadaşınızın tekrar eski haline dönmesini, tekrar sizi mutlu edecek yazılar yazmasını istiyorsanız lütfen sesinizi duyurun ve genel yayın yönetmeninin kararını almasına yardımcı olun.
Paylaş