Ben de yazarım

KENDİSİNİ yazar sanan her insanın yaptığı yanlışı ben de tekrarlamaya karar verdim.

Hayır paniklemeyin, ben de şiir yazmayacağım.

Biliyorsunuz, dünyada ve Türkiye'de az düşünme kapasitesi olan insanları ağlatan şarkı sözü yazabilen her insan, kendisini aynı zamanda şair saymakta.

Dolayısıyla şiir yazmaya girişen insanın, bunun ön şartı olarak okuma yazma bilmesi gerekliliği de tamamen ortadan kalkmış durumda.

Gazetedeki magazin haberini yüksek sesle okumayınca anlamayan insana ‘‘meslek nedir’’ diye sorsanız, şairim diyecek; durum o kadar içinden çıkılmaz hal aldı anlayacağınız.

Kitlesel eylemlere karşı olduğum ve hatta halka karşı olduğum için şiir yazmayı kesinlikle reddediyorum.

***

Hayır ben roman yazacağım.

Buna kararlıyım.

Bir şekilde, bir yerlerde yazı yazarak yaşamaya çalışan her insanın sonunda varacağı düşüş noktasına geldim anlayacağınız.

Üstelik roman yazmayı başarabileceğim konusunda en ufak bir işaret bile almış değilim kendimden.

Duyarlı değilim, insanlardan fazla hoşlanmam, başka insanların karakterlerinin derinlikleri beni alakadar etmez, uzun yazı yazmaktan sıkılırım, hatta bazen bu gazete yazıları bile bana haddinden fazla uzun gelir. Sabırsızım, verecek bir mesajım yok, insan hislerini çözümlemek filan da istemiyorum; çünkü çözümleme sonuçlarından fazla hoşlanmayacağıma eminim ve üstelik de kafamda tek bir nosyon yok, ne konuda bir roman yazabileceğim konusunda.

Ama başlayacağım yazmaya, bu da kesin.

Tutmayın beni, anlatabiliyor muyum?..

***

Ve hayır, son okuduğum romanlardan etkilenerek filan da vermedim bu kararımı.

Sadece bir romanda tek bir cümle okudum ve yazmaya başlamamın zamanı geldi.

Cümle şuydu:

‘‘Sabah yataktan kalkıp, kendimi banyoya sürükleyip, musluğu açıp, aynaya baktığımda, kendi diş fırçamı tanıyamadığım günler bile oluyordu.’’

Brooklyn'de geçen bir dedektif romanı olan ‘‘Motherless in Brooklyn’’de yer alıyor bu cümle. Bunu düşünen yazarın adı Jonathan Lethem.

Böyle bir cümleyi ben düşünmüş olmayı çok isterdim. Basit aslında, ‘‘yüzümü’’ yerine ‘‘diş fırçamı’’ demiş ama tek bir kelime oynamasıyla da müthiş olasılıklara açmış hikáyesini yazar.

Böylesine şık bir cümleyi yazabilen insanın kitabı da müthiş olmalıydı ve öyleydi de zaten. Ben de sadece bu nedenle roman yazacağım.

Ne mesaj vereceğim, ne anlatacağım önemli değil; meseleye öyle bakmayın lütfen.

Sadece tek bir cümlenin peşindeyim, onu bulabilirsem roman sadece o cümleyle bile kendini kurtarabilir.

Şık cümlelerin sayısı iki olursa o zaman ‘‘büyük roman’’ yazdığımı bile söyleyebilirim.

Tesadüfen üç şık cümle oluşturabilirsem bir romanın içinde, eh o zaman da yapacak bir şey kalmıyor, kitabın fiyatı üç misline çıkacak.

Benden söylemesi, olacaklara hazırlıklı olun.
Yazarın Tüm Yazıları