Paylaş
Yeni bir Anayasa oluşturma girişimi var. Buna daha önce değindim, ayrıca başka yazar arkadaşlar da konuyu tartışıyor.
Bu girişimi başlatanlar ‘‘Kendi Anayasasını Yapmış Bir Toplum Olmak’’ sloganıyla hareket ediyorlar.
Kulağa çok hoş gelen bir slogan.
Hele bizim gibi antidemokratik yasaların yukarıdan balyoz gibi inmesi geleneği olan bir toplumda, demokratik Türkiye isteyen hiçbir kimsenin karşı çıkamayacağı bir slogan bu.
Ancak ne yazık ki bu tür tartışmalarda, hemen her zaman olduğu gibi güzel görülen sloganın içi bomboş.
Hareketin fikir babalığını yapan insanlar, son derece güzel görünümlü yazılar yazıp, ancak diyalektiği bilen bir zihnin üretebileceği tarihi, güncel sonuçlara da varıyorlar.
Bence bu yazılarda, kendi içinde güzel olmakla birlikte onlar da meseleyi yanlış ele alıyorlar.
***
Gelinen aşamada, tartışmada sanki iki taraf varmış gibi görünüm var. Bir tarafta ‘‘Halk anayasa yapsın’’ diyenler, diğer tarafta da ‘‘Halk anayasa yapamaz, uzmanlar yapsın’’ diyenler.
Ancak bu görüntü yanlış ve kaba. Aradaki nüansları kaçırıyoruz ve eğer bu tartışma güzel bir sonuca varacaksa bu da sadece nüanslar dikkate alınarak olabilecek bir şey.
Girişimin öncüleri ‘‘Anayasa yazmak tabii ki uzmanlık işidir, ama bu noktaya gelmeden önce yaygın bir tartışma açılmalı, toplum bütün kesimleriyle işin içine çekilmeli ve bazı konularda konsensüs olunca ancak o zaman yazıma gidilmeli’’ diyorlar.
Bu nüans önemli ve asıl tartışılması gereken de bu nokta zaten.
***
Bu görüşü savunanlar, tarihte yazılmış bütün anayasaların arkasında önemli bir halk hareketi olduğunu belirtiyorlar. Doğrudur, Amerikan Anayasası'nda da Fransız Anayasası'nda da bu halk hareketi vardı.
Bugünkü tarihsel konjonktürde Türkiye'de sorulması gereken soru şu: Biz bu halkların yaşadığı tarihten ders alacak mıyız?
İkici soru da şu: Türkiye'de biz ne istiyoruz, tamamen orijinal bir Anayasa ile tamamen orijinal bir siyasi sistem mi yaratmak amacımız?
Birinci soruya gayet tabii ki umarım herkes ‘‘evet’’ cevabını verecek.
İkinci soruya mantıken ‘‘hayır’’ cevabı verilmesi gerekir diye düşünenler çoğunlukta olmalı.
Ancak ben sivil anayasa girişimini destekleyenlerin yazılarını okudukça, onların tamamen Türkiye'ye özgü, tamamen orijinal bir siyasi sistem yaratmak gibi bir amaçları olduğunu düşünmeye başladım.
***
Meseleyi çok fazla karıştırmaya gerek yok. Türkiye'de gerçek anlamda bir demokrasi istiyoruz.
Bunun parametreli bellidir. Anlamı çok nettir. Özel durumlara gereksinim duymayacak kadar da açık bir kavramdır bu.
Bu tür bir sistemin anayasasının esaslarını oluşturacak maddeler ‘‘evrensel’’dir.
Bunun için halkın görüşlerini yeniden almak gerekmez.
Anayasalarda gayet tabii ki, bu evrensel maddeler dışında o ülkeye özgü bazı teknik maddeler de olacaktır. Bunlar için de ‘‘ana maddelere’’ kayıtsız şartsız uyum sağlamaları şartı getirildiği takdirde mesele karmaşık olmaktan çıkar.
***
Benim ilk yazımda ‘‘Çok fazla konuşmaya gerek yok, parametreleri belirleyin, demokrat uzmanlar metni yazsınlar ve kısa tutsunlar’’ demekteki amacım buydu.
Tabii Amerika ve Fransa'da anayasalar halk hareketleriyle yazıldı. Bu böyle olmalıydı zaten, çünkü o halk hareketleri tarihsel evrim içinde bir ‘‘ilk’’ olaydı.
Bizde yapılacak iş belliyken, girişimin temsilcileri ilk önce ‘‘ortada var olmayan halk hareketini’’ yaratıp sonradan anayasa yazmaya girişiyorlar.
Konuşalım, tartışalım isteklerinin temelinde hep bu hareketi canlandırma gibi bir iyi niyet var.
Yine canlanmazsa yazmayacaklar mı anayasayı bilmiyorum, ama bence yazmazlarsa da o zaman yazık olur. Çünkü insanlar yeni bir öneriye açıklar ve metni önlerinde gördüklerinde belki destek vereceklerdir, ben böyle düşünüyorum.
Paylaş