Serdar Turgut: Anayasa tartışması

Serdar TURGUT
Haberin Devamı

Dikkat ettiniz mi bilmiyorum ama Türkiye dünyanın en kalın, en uzun anayasasına sahip.

Bu da çok normal aslında. Türkiye'ye özgü koşullar nedeniyle bizde anayasalar uzun olmak zorunda.

Örneğin diyelim ki bir maddede ‘‘Herkes fikir özgürlüğüne sahiptir’’ diyecekler, değil mi? Bunu yazıyorlar, ondan hemen sonra da ‘‘Ama...’’ diye başlayıp bu fikir özgürlüğünün hangi hallerde kullanılmasının doğru olmayacağını anlatmaya başlıyorlar.

O tek cümlenin nasıl uygulanmayacağını göstermek için haydi bakalım en azından 20 sayfa daha gerekiyor.

Türkiye'de anayasalar hep bir şeylerden korkan insanlar tarafından yapıldığı için ve özgürlüklerin, hakların bir şekilde ‘kötü kullanılmasını’ engellemek bazı insanların üstüne vazife olduğu için bu memlekette kısa anayasa yapmak hemen hemen imkánsızdır.

Zaten halkın yüzde 93'ünün oyuyla kabul edilen yürürlükteki anayasa da bu nedenle çok ama çok uzundur.

Belki de bu nedenle Türkiye'de anayasayı bir tek anayasa hukukçuları, savcılar ve bir de MGK üyeleri baştan sona okur.

Halkın, oy verip kabul ettiği metinde neler yazdığından katiyen haberi yoktur.

Üstelik bu halk anayasayı okumamanın kendisine bir zarar getirdiğini de, ona oy vermeden önce bile, nedense düşünmez.

***

Bugünlerde yeni bir anayasa metni oluşturulması için çalışmalara vatandaşların inisiyatifinde başlandı.

Türkiye'de anayasa hazırlaması imkánsız olan gruplardan bir tanesi darbe hükümetleri ise diğeri de vatandaşlardır.

Çünkü bu iki grup diyalektik olarak birbirlerine karşıt olsalar da sonuçta garip biçimde anayasa konusunda aynı noktada buluşmaktadırlar.

Darbe hükümetleri bir eldeki kaşıkla verilen hakları öbür eldeki kepçeyle almak için anayasayı lüzumsuzca uzatırken..

Vatandaşlar da akla gelebilecek her türlü çıkar grubunun hak ve özgürlüklerini anayasaya koymak için uğraşmaktadırlar.

Yani anlayacağınız her iki grup da garip biçimde ‘‘uzun anayasa’’ tutkusunda hemfikirdir.

Yeni anayasa yazma işlevini başlatan arkadaşlar bence son derece yanlış bir yöntemle işe başladılar.

Yazılan anayasa metninin demokratik olması için hak ve özgürlükleri garanti altına alınacak her grupla metnin tartışılması, işi çözülemeyecek kadar karmaşıklaştırır.

Her grup kendine uyan gerçekliği anayasa metnine bir şekilde işletmeye çalışacak şimdi.

Tecrübeyle sabittir, daha üçüncü toplantıda da kavga çıkacaktır büyük ihtimalle.

Klikleşmeler olacak, dedikodular çıkacak ve kendilerine halkın öncü güçleri diyen insanlar da olaya siyaseten müdahale edecektir.

Her şeyi tartışmak, her konuyu komisyona götürmek bizim sol gelenekte özellikle çok güçlüdür.

Solun siyasi başarısızlıklarının temelinde bu ádetin de büyük payı vardır.

***

Stalinizmi savunduğum yok ama anayasa yazma işi ne yazık ki biraz uzmanlık istiyor.

Anayasalar öyle her baskı görmüş, ezilmiş, potansiyeli yok edilmeye çalışılmış grubun haklarının tek tek, detaylı sıralanıp koruma altına alındığı metinler değildir.

Çok zekice yazılması gerekir anayasaların ki sonuçta ortaya çıkarılacak toplum projesi anlamlı olsun.

Sol görüşteki insanların hemen her durumda halkla el ele iş yapma istekleri çoğu zaman o yapılmak istenen işin yarıda kalmasına veya sosyalistlerin sabrının fena halde tükenmesine neden olmuştur.

Üstelik çoğu solcu bunu görür ama bu söylenmesi yasak olan ve söyleyenin ‘kulüpten atılmasına neden olacak bir kural ihlali’ olarak görüldüğünden ağzını tutar, hislerini içine atar.

***

Uzman, kafası çalışan, konuyu bilen, demokrat kişilikli insanlara bu iş havale edilsin.

Onlardan tek istenilen, anayasanın mümkün olduğunca kısa ve hatta olabiliyorsa 15-20 maddeyi aşmaması olsun.

Bu yapılabilir, çoğu insana bu, Türk anayasalarına alıştıkları için hayal gibi geliyor.

Oysa bakın Amerikan Anayasası'nın ‘Birinci değişiklik’ (First Amendment) maddesi ne diyor: ‘‘Kongre, dini bir kuruma saygı gösteren ya da serbest ibadeti yasaklayan; ya da söz özgürlüğünü, basın özgürlüğünü; ya da halkın sükunet içinde toplanma ve şikáyete neden olan bir halin düzeltilmesi için hükümete dilekçe verme hakkını kısıtlayan bir yasa yapmayacaktır.’’

Tamam mı? Burada ‘‘Kongre’’ yerine TBMM'yi koyun, işte o anda zaten var olan anayasayı yarı yarıya kısaltmış, lüzumsuz birçok maddeyi de atmış olursunuz.

Evet, anayasa yapılabilir bu dönemde, ama ortaya anlamlı ve işlevsel bir metin çıkabilmesi için demokratik tartışmayı da fazla abartmamak gerekir.

Yazarın Tüm Yazıları