ÖNCEKİ gün yeni adetim olduğu üzere yine sabah saat 5 buçukta bilgisayarın başına oturdum.
Önümdeki küçücük ekranda Türkiye açılmaya başladı.
Ve ben haberlerle ilgili olarak 30 yıldır ilk kez, midenin biraz üstünde, kalbin hemen altında, o noktada, o tuhaf heyecan hissini duydum.
Hani áşık olmuşsunuzdur da, kadına bunu belli etmekte zorlanıyorsunuzdur, içiniz paramparçadır aslında, sonra bir gün korkularınızı yenip ‘‘Haydi akşam bir yerlerde yemek yiyelim’’ dersiniz ve o da‘‘Olur kaçta buluşalım’’ deyiverir, işte o anda o noktada duyulan burulma hissi gibi bir şeydi bu.
Ya da doktora gidersiniz, tahlil sonuçlarını söyleyecektir size, her şey o anda çıkacak laflara bağlıdır ve o ‘‘Her şey yolunda gözüküyor’’ der ya, o anda da o noktada bir heyecan olur. Buruluverir içiniz.
Heyecan ve coşku karışımı bir şeydir bu, ruhunuzun sessiz çığlığının kaslar üzerinde yankısıdır.
İşte onu hissettim önceki gün.
30 yıldır şu Türkiye'yle ilgili olarak ilk kez oluyordu bu bana.
Ne diyeyim, özlemişim bu hissi.
İnsanın memleketiyle ilgili sürekli olarak karamsarlık duyması kadar bireyi yıpratan az şey var bence.
Siz hiç farkında olmasanız da karamsarlık sizi kemirip durur ve yıllar geçtikçe de artık iyi bir şeyi sizin göremeyeceğinize inandırmaya başlarsınız kendinizi.
O inançla birlikte de alaycı kötümserlik başlar.
Bıkkınlıktan doğan bir başkaldırıyla, ‘‘Allah kahretsin’’ diye sızlanan bir anarşiyle dolarsınız, aslında olumlu olabilecek küçük şeyleri de karamsarlıkla algılamaya başlarsınız bir süre sonra.
Ve aslında bu tavır da memleketin ileriye gitmesini engelleyen bir şeydir, bunu da bilirsiniz ama geçen onca yıl, giden yıllarda biriken umutsuzluklar, hayal kırıklıkları, geçen onca yılı elinizden çalan insanlara, sisteme duyulan birikmiş öfke nedeniyle engelleyemezsiniz de o tavrı üzerinizden atmayı.
Önceki gün ilk kez, hayatımda siyasetle ilgili olarak ilk kez midemin hemen üstünde, kalbimin hemen altında, o yerde burulmayı hissettim, belki de iyi bir şeyleri ben bile ilerde görebileceğim diye umutlandı içim.
Bu gecikmiş yaşımda baba olmayı düşünebilmiş olmanın ruhumda yarattığı, bugüne kadar da hiçbir yerde ifade etmediğim büyük korkular, içimde saklamaya çalıştığım panikler bile azaldı gibi geliyor bana şu anda.
Evet evet, hayatta en özel olduğu sanılan şeyler bile sonuç itibarıyla insanın vatanıyla bağlantılı.
Ve ben anladım ki, belki de gecikmiş olarak fark ettim ki Türkiye iyi olunca ben de iyi oluyorum.
O burulma hissini de artık hep duymak, çok sık olarak yaşamak istiyorum.
Sonra 10 yıl kadar önce bir gün aniden aşkımdan tamamen habersiz olduğu halde yemek teklifimi kabul etmiş olan kadın da uyandı ve ben ona uzun zamandır ilk kez ‘‘Bugün memlekette çok iyi şeyler oldu’’ diyebildim.
***
Tabii ki biliyorum, Avrupa için yasalar geçti diye her şey bir anda sihirli değnek değmiş gibi değişmeyecek.
Türkiye'de uzun yıllardır kemikleşmiş olan yapılar mücadele etmeye başlayacaklar yine. Sadece içgüdüsel tepkiler nedeniyle yapacaklar bunu.
Zaman zaman geri adımlar da atılacak, bunu da biliyorum.
O harcanmış olan 30 yıl boyunca yaşanmış deneyler böyle şeylerin bundan sonra olmasının da sürpriz olmayacağını fısıldıyorlar hep bana.
Ama olsun, hiç önemli değil bunlar.
Şu benim içimde hissetmiş olduğum içimdeki burulma hissi var ya, bu toplumda onu duyan kişi sayısının hiç de az olmadığını düşünüyorum ben.
Onlar da benim gibi çok uzun yıllardan sonra, artık tam unutmaya başlayacaklarken nasıl bir şey olduğunu, bu burulmayı yeniden hissettiler içlerinde.
Ve onlar adına da şunu söyleyebilirim sanıyorum, biz bu hissi sevdik arkadaşlar!
Biz bunu daha çok, daha sık hissetmek istiyoruz.
Önceki gün artık tükenmeye başlayan dayanma gücümüz yeniden bilendi.
Motorlar yeniden şarj oldu.
Güzel şeylerin de olabileceğine duyulan inanç, o güzel şeylerin gerçekten olmasının en büyük güvencesidir bence.
Ve Türkiye bugünkü durumuna o inancını kaybetmiş olması nedeniyle gelmişti aslında
Şimdi memleketi toparlayacağız, ben buna yine inanmaya başladım.
***
Başka ne diyeyim.
Vallahi billahi özlemişim güzel haber duymayı.
Alışık olmadığım için bu duruma yazı da tuhaflaşmaya başladı, bunun da farkındayım.
Ne güzel şeymiş bu his yahu, anlatılacak gibi değil yani.
Biliyorum yazı tekrara bindi ama içimden başka bir konuya girmek de gelmiyor, mutluluğumu tekrar tekrar yazarsam sizlerle daha çok bağlantı kuracakmışım gibi hissediyorum elimde olmadan.
İyi olacak bu ülke, buna yine inanmaya başladım ben.