1998'in dış olayları

Serdar TURGUT
Haberin Devamı

İçi tamamen tükettik dün itibariyle.

Sıra geldi dışa.

Bugün de 1998 yılının en önemli dış olaylarını hatırlatmak istiyorum.

Bu yazıyla birlikte geçtiğimiz 365 gün ile hesaplaşmamız da sona erecek.

Ve yarın 31 Aralık.

Bazılarına göre bu yılbaşı gecesine uzayan yol.

Ama çoğunluk insanımız için 31 Aralık, sadece ama sadece Serdaramus'un yayınlanma günü olduğu için önemli.

Kitleler yıl boyunca 31 Aralık gününü bekledi.

Bu insanları hayal kırıklığına uğratmamam gerekiyor.

Bizim insanımız hayal kırıklıklarına alışıktır deyip, Serdaramus'u yazmaktan vazgeçebilirdim de.

Ama gönlüm elvermedi, çünkü temelde bende halkçılık var.

Kaç gündür fazla mesai yapıyorum Serdaramus'u yazabilmek için.

Hürriyet'teki yönetici sınıflara fazla mesai ücreti almak için başvurdum, kimseden tık yok.

Para deyince tamamen susuyorlar, ama akıl istesem şimdi hiç durmadan konuşmaya başlarlar.

Halbuki para verseler, her şey hallolacak. Akıl lazım olduğunda onu da satın alıveririm olur biter.

Neyse, asıl konumdan şaşmayayım şimdi, çünkü bu konu beni sinirlendirmeye başlıyor.

Evet, işte 1998'in en önemli dış olayların top 10 listesi:

***

1- Kıbrıs sorunu aynen devam ediyor. Bu da çok doğal, çünkü sorunu çözmek isteyen kimse yok. Bu arada KKTC yavaş yavaş İsviçre'nin gayri safi milli hasılasına ulaşmak üzere. Çünkü orada kumar oynanmaya başlandı ve Mehmet Ali Erbil her hafta adaya giderek para kaybediyor. Yavru vatan için kendisini feda eden bu insana bence kahramanlık madalyası verilmesi lazım. Biz onun hayrını bilemedik ama Kıbrıslılar hayırlı çıktı. Dış kaynaklara göre adaya son ayak basışında Erbil'i bir kılıç kalkan ekibi karşılamış. Daha sonra onu deveye bindirerek kumar oynayacağı en yakın otele götürmüşler. Olayı uzaktan izleyen Birleşmiş Milletler Barış Gücü askerleri ve Rumlar gördüklerinden son derece paniklemişler, çünkü Türkler'in bir Orta Asya usulü saldırı planı uygulamaya başladığını düşünmüşler.

2- Kardak Adası krizi de hâlâ çözülemedi. Çözüldüyse bile bundan benim haberim olmadı. Şu bilinmelidir ki o ada da Türktür ve ilelebet Türk kalacaktır.

***

3- Bakü-Ceyhan boru hattı meselesinin tam anlamıyle ne olduğu da 1998 yılında anlaşılamadı. Bu köşenin yazarının 1993 yılından bu yana meseleyi anlayabilme yönünde verdiği çaba yine sonuçsuz kaldı. Dış gözlemciler bu anlaşılamama meselesinin konu hakkında bilgi veren kaynakların ya CIA, ya KGB, ya MİT, ya da başka bir istihbarat örgütü üyesi olmasından kaynaklandığını söylüyorlar. Şu da bilinmeli ki Bakü-Ceyhan boru hattı konusu acayip derecede sıkıcı olmaya başladı.

4- ABD Başkanı Bill Clinton yılın son ayı içinde gayrimeşru ilişkiler içine girip, oral seks yaptırtamadı. Yabancı gözlemciler bu eksikliğin Başkan Clinton'ı katiyen üzmediğini, çünkü adamın yılın geri kalan 11 ayında yaptığı oral seks miktarının ona hayat boyu yeteceğini söylüyorlar. Bu arada benim gelecek seçimde Amerikan başkanlığına aday olabilmek için yaptığım resmi başvuru da mevzuat engeline takıldı.

***

5- Endonezya'da iç savaş yaşanıyor. Ancak bunun hakkında tek bir espri yapmama gerek yok, çünkü Türkiye'de tek bir insan bile bu konuyla uzaktan yakından ilgilenmiyor. Türkler kendi ülkelerinde yaşanan ayaklanmalarla bile yeri geldiğinde ilgilenmezken onların Endonezya gibi abuk bir yer ile ilgilenmelerini beklemek de haksızlık doğrusu.

6- Yunan gazeteleri yılın 365 günü Türkiye aleyhine haberlerle dolu çıktılar. Onlara bakılırsa iki ülke arasında inanılmaz büyük kriz var ve her an bir savaşın eşiğindeyiz. İşin tuhaf yanı ise şu: Böyle bir kriz ve savaş durumu belki vardır ama ne yazık ki Türkler'in bundan katiyen haberi yok. İşler böyle giderse Yunanistan bir gün bizimle savaşa girecek ve biz bundan da haberdar olmayacağız.

***

7- Ekim ayında New York'a gittim. Ve bütün teşviklere, hayatımın çok daha iyi olacağını bilmeme, bütün çekiciğine rağmen bu kez de orada kalmayarak Türkiye'ye döndüm. Sizin bu konudaki tavrınız nedir bilemem ama benim için bu olay 1998 yılının en ama en önemli dış gelişmesiydi. Bu arada Balthzar lokantasını hâlâ deneyememiş olduğumu da bilmenizi istiyorum. Bu da ikinci önemli ama olmamasıyla önemli bir dış gelişmeydi.

8- 1998 yılı içinde bir tek İngiliz bakanın bile aslında gizli bir homoseksüel olduğu ortaya çıkmadı. Aksine, orada olan bütün skandallar kadın sevgililer ile ilgiliydi. Buna bakılarak şu sonuca varılabilir ki İşçi Partililer sapına kadar erkek, muhafazakârlar ise i..e.

***

9- Boris Yeltsin'in çok uzun zamandır aslında ölü olduğu veya en azından kafayı yediği, arada bir hastaneden çıkarken görülen kişinin ise gerçek Yeltsin olmayıp onun Türkiye'de üretilen plastip şov bebeği olduğu öne sürüldü. Ancak bu yorumcular plastip şov bebeğin neden her hastaneden ayrılışında hükümetten bazı insanları kovmayı yeğlediğini anlayamadılar ve bunun Türk gizli servisinin bir komplosu olabileceğini söylediler.

10- 1998 yılı içinde Noel Baba'nın aslında bir homoseksüel olduğu yolunda duyumlar alındı. Ancak bu duyumlar bağımsız dış gözlemciler tarafından henüz daha doğrulanmadı. Konu üzerinde çalışmalar sürdürülüyor.



Yazarın Tüm Yazıları