Paylaş
İlahiyat konum da değil, ilgi alanım da. Ama ‘insan’ deyince konu felsefenin, ‘çalışmak’ deyince de İK’nın alanına girer ki; insanın insan olabilmek için çalışmak zorunda olduğu iddiasına itirazım var.
Gerçi bu cümle bir bilimsel gerçeğin, bir teorinin hatta bir varsayımın ifadesi değil, sadece bir ‘inanç’ kalıbıdır. Onun için tartışılır bir tarafı yok. İnanırsın veya inanmazsın. (Ayrıca tanrı da böyle isteseydi ilk insanı homo sapiens sapiens’ten değil, homo ergaster’den seçerdi.*)
Dinler insanlara çalışmanın bir ibadet olduğunu, çalışanın bu dünyada olmasa bile öbür dünyada mutlaka emeğinin karşılığını alacağını telkin eder. Mesela Necm suresi inananlara “Kişinin emeği mutlaka önüne konulacaktır” diye müjdeler.
Ramazanda Karl Marx’tan alıntı yapıp “Din halkın afyonudur” demek densizlik olurdu. Onun için dinlerin, binlerce yıldır emeği sömürülen insanevladını uyutmaya değil, teselli etmeye çalıştığını umuyorum, diyelim.
Çünkü - bu mecrada paradoksal görünebilir ama – çalıştığı için mükâfat görene hiç rastlamadım. Aksine. (Bakınız Şadi Albay rahmetlinin sık sık tekrarladığım “Şevk ile çalışanı zevk ile öperler” vecizesi.) Çalışanların emeklerinin karşılığını alabildiğinden de emin değilim.
*
İnsan, dinlerin ve toplumun dogmalarını kabullenirse, çalışmayı bir alınyazısı gibi algılayabilir. Çalışmak, dînen, yukarıdaki inançta olduğu gibi mükâfat vaat eden bir fırsat olarak ya da aksine bir ceza olarak algılanabilir. Zaten tanrıdan gelen sorgulanmaz. (Unutmayın ki Tevrat’a göre Tanrı yasaklarını çiğneyen Havva’yı ve onun soyundan gelecek bütün kadınları “acılar içinde doğuracaksın”, Adem’i ve onun soyundan gelecekleri de “rızkını her gün binbir emekle ve güçlükle temin edeceksin; toprağa dönene kadar her gün ekmeğini yüzünün teriyle kazanacaksın” diyerek cezalandırır. Yani ekmeğini kazanmak için çalışmak insanlığın müebbet cezasıdır.)
*
Hayır! İnsan, insan olabilmek için çalışmak zorunda değildir.
Felsefenin kadim sorgulamalarına cevap bulamayan insan, var oluşuna bir anlam vermek için çalışabilir.
İnsan, hayatı doğumla ölüm arasında geçen süre olarak algılarsa, yapacağı başka şey olmadığı için çalışabilir.
İnsan, temel ihtiyaçlarını temin ettikten sonra daha çok para, güç, tüketim istiyorsa, çalışmayı sürdürebilir.
Ama benim gördüğüm ve şahit olduğum, insanların ezici bir çoğunluğunun temel ihtiyaçlarını karşılamak ve insan gibi yaşamak için metazori çalıştığıdır.
*
İnsan, insan olabilmek için çalışmak zorunda değildir.
İnsan, giderek daha küçük bir azınlığın iyi yaşaması için giderek daha büyük bir çoğunluğun görece kötü yaşaması üzerine kurulu mevcut düzende, insan olmak için değil, aksine hayatta kalabilmek ve insanlıktan çıkmamak için çalışmak zorundadır.
Hadi daha dürüstçe söyleyelim: İnsan insan gibi yaşayabilmek için çalışmamak ister de, bunun yolunu daha bulamadık ne yazık ki…
Onun için son sözü bir kere daha 20.yüzyılın en büyük filozoflarından Tuco’ya bırakıyorum:
“Yaşamak için çalışıyorsan, çalışacağım diye kendini öldürmenin anlamı yok!” **
* İnsangiller’den Homo ergaster ‘çalışan insan’ demektir. Homo sapiens sapiens ise ‘düşündüğünün üstüne düşünebilen insan’. Bu ikinci tanım bize pek uymaz ama bu ayrı bir konu.
** İyi, Kötü ve Çirkin’in muhteşem Tuco’su Elie Wallach geçen hafta 98 yaşında öldü.
Not : Serdar Devrim’in bu sitede yer almayan eski İK yazılarını http://serdardevrim-ik.blogspot.com.tr/ adresinde bulabilirsiniz.
Paylaş