"Önce sağlık" diyelim. Gerçi, "Para olunca, sağlık da olur" deyip isyankar tavır sergileyenler çıkacaktır. Ama inanmak en önemli adımdır. O yüzden İzmir’in gizli zenginleri arasında değilseniz inanmalısınız. Neye mi?
Herkesin gayet iyi bildiği, hatta iliklerine kadar hissettiği bir ekonomik krizden geçiyoruz, değil mi? Neyse ki, iyileşme sinyalleri gelmeye başladı. Neymiş bu sinyaller? Hemen sıralayalım. Haziran ayında sanayi üretiminin yüzde 9.7 küçülmesi. "Küçülmeye sevinilir mi" demeyin, sevinilir: Geçen yılın aynı ayına göre yüzde 9.7 küçülmüş, geçen aya göre ise 7.3 artmış. Krizin anavatanı ABD’de işsizlik düşmüş. Bütün bunlara göre de borsamız yükseliyor. Haa, bir de lüks araç satışları var: Yılbaşından bu yana 14 Ferrari, 11 Maserati, 7 Bentley, 20 Porsche ve 2 Jaguar satılmış. Kriz mriz dinlemez, basar parayı alır, yurdum insanı.
Neyse, siz başlıktaki rakamı merak ediyorsunuzdur. Gelelim o konuya. Efendim, yukarıdaki rakam, Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurumu’nun (BDDK) raporuna göre 2009’un ilk altı ayında İzmir’deki toplam tasarruf mevduatıdır. Yani, İzmirli’nin bankalardaki toplam mevduatı 27 milyar 434 milyon TL. Bu toplam tasarrufun 22 milyar 363 milyon lirası TL, 5 milyar 71 milyon lirası ise döviz cinsinden. "Vay be" mi diyorsunuz? Durun daha... Türkiye Bankalar Birliği’nin rakamlarına göre 2008’de İzmir’deki toplam tasarruf mevduat ise TL bazında 16 milyar 674 milyon, döviz cinsindense 6 milyar 402 milyon TL. Altını çizmekte yarar var: Biri 2008’in tümünü kapsıyor, toplam 23 milyar 76 milyon TL. Diğeriyse 2009’un ilk altı ayını kapsıyor ve 27 milyar 434 milyon TL.
7 bin 164 TL
Gördüğünüz gibi, hiç mi hiç azımsanmayacak bir "artış" söz konusu. Yani, 2008’e göre İzmirli’nin tasarrufu bu yılın ilk altı ayında 4 milyar 358 milyon TL artmış. Yine mi "vay be!" Ama daha bitmedi ki... Bir de ara başlıktaki rakamın ne olduğuna bakalım: Bu da, İzmir’deki toplam mevduatın nüfusa oranıdır. Yine BDDK’ya göre, İzmir’de kişi başına düşen mevduat 7 bin 164 TL. Şöyle bir ceplerinizi yoklayın. Pardon, banka hesabınıza bakın. Yok mu, bir şey? O zaman yanınızdakinin hesabında 14 bin 328 TL vardır. Onda da mı yok? O zaman üçüncü kişide 21 bin 429 TL vardır. Onda da yoksa böyle parayı bulana kadar devam edin. Bulacağınız kişi de bayağı yüklü çıkacaktır.
Bir fikir vermesi açısından hemen bir not düşelim: Türkiye’de tasarruf mevduatı 1 milyon TL ve üzerinde olanların sayısı 19 bin 55. Bu kişilerin bankadaki toplam mevduatı 88 milyar 421 milyon TL. Bütün Türkiye’de tasarruf mevduatı 10 bin liraya kadar olanların sayısı ise 8 bin 716. Buyrun siz sonuca ulaşın.
Aklınızdan geçen soru, "Diğer kentlerde durum ne" olsa gerek. İzmir, Türkiye’de toplam tasarruf mevduatının yüzde 7.57’sini elinde bulunduran üçüncü kent. Nüfusuyla, Türkiye’nin ekonomi başkenti İstanbul. Türkiye geneli toplam mevduatın yüzde 45.2’sini elinde bulunduruyor, 198 milyar 370.4 milyon liralık toplam mevduatla. Açıkçası Ankara beni şaşırttı; toplam mevduatın yüzde 15.94’ünü bulunduran Ankara’daki toplam mevduat 69 milyar 972.6 milyon TL. Bir bürokrasi şehri için biraz fazla.
Şu anda bana "Nasıl olur da şimdiye kadar bu kitabı okumadım" dedirten Fedailerin Kalesi: Alamut’un son sayfalarına geldim. Bu eski kitabı okuyanlar hatırlayacaktır. (Okumayanlara tavsiye ediyorum) Seyduna, fedailerini amacına hizmet için öldürttükten sonra, hem vicdanını, hem de kurmaylarını rahatlatmak için felsefi bir açıklama yapar ve bir soruyla başlar: Oyuncağıyla oynayan bir çocuğun mutluluğuyla, parasını sayan bir adamın mutluluğu aynı mıdır? Seyduna, bu soruya, içinde bulunduğu koşullarla sahip olduklarını ve amacı ilişkilendirerek, "Evet, aynıdır" diye yanıtlıyor. Unutmayın "varlık", "yokluk"tan türemiştir. Yokluğunu hissetmediğiniz bir şey sizi mutsuz edemez. Bu "para" olsa bile... Sizi bilmem ama ben buna inanmak istiyorum.