Paylaş
Her yıl dünya genelinde bir milyona yakın kişiye kolon kanseri teşhisi konmaktadır. Ülkemizde de oldukça sık görülmekte olan kolon (kalın bağırsak) kanserinde uygulanan tarama programları sayesinde, sıklığında bir miktar azalma olabileceği öngörülüyor. Oldukça sinsi bir şekilde ilerleyen kalın bağırsak kanserinin teşhisi oldukça zordur. Peki, kolon kanserine neler sebep olur, tedavileri nasıl yapılır? Son dönemde bu kanserin önlenmesi ve tedavisindeki gelişmeler ile ilgili olarak Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Uğur Coşkun şu bilgileri verdi:
KİLO RİSKİ ARTTIRIYOR DÜZENLİ EGZERSİZ KORUYOR
İleri yaş, aile öyküsü, fazla kilolu olmak, sosis, salam gibi işlenmiş gıdaların ve kırmızı etin fazla miktarda tüketmek, sigara ile hareketsiz yaşam, kolon kanserinin gelişimindeki önemli risk faktörleri olarak sayılabilir. 50 yaşından sonra risk belirgin olarak artmaktadır fakat son yıllarda maalesef genç yaşlarda görülen vaka sayıların da da bir artış görülmektedir. Son dönemde yapılan bir çalışmada vücut kitle indeksindeki 5 puanlık artışın kadınlarda bağırsak kanseri riskini yüzde 25 oranında artırdığı gösterildi. İnsülin ve insüline benzer büyüme faktörlerinin, yağ dokusunda fazla miktarda üretilen östrojenin artmış olan bu kanser riski ile ilişkili olabileceği düşünülüyor. Bunun yanında yine son dönem çalışmalarından birisinde düzenli olarak günlük en az 20 dakikalık hızlı yürüyüşlerin bağırsak kanser riskini azalttığı gösterildi.
RİSKLİ GRUPLARDA GENETİK DEĞERLENDİRME GEREKEBİLİR
50 yaşından sonra ülkemizde kolon kanseri açısından tarama programları önerilmektedir. Dışkıda gizli kan ve kolonoskopi gibi tarama yöntemleri ile kolon kanseri daha erken evrede yakalanabilmekte, bazı kişilerde kanser gelişmeden poliplerin çıkarılması ile kanser önlenebilmektedir. Birinci derece akrabalarında kolon kanseri olanlar ile kalıtsal polip ya da polip dışı sendromu olanlarda veya ülseratif kolit gibi bağırsak kanseri açısından riskli hastalığı bulunanlarda taramalara daha erken yaşlarda başlanılmalı ve daha sıkı gözlem altında tutulmalıdırlar. Günümüzde yüksek riskli olan gruplarda genetik danışmanlık alınması son derece önemli. Genetik risk durumu saptanan hastalarda tarama programları kişiye özel olarak planlanabilmektedir.
İLERLEMİŞ HASTALIKTA KİŞİYE ÖZEL TEDAVİ İMKÂNI
Bütün bu çabalara rağmen birçok hasta ilerlemiş hatta hastalığı başka organlara yayılmış şekilde teşhis edilmektedir. Son dönemde gerek geliştirilen yeni ilaçlar gerekse yapılan moleküler ve genetik analizlerin kılavuzluğunda uygulanan bireyselleştirilmiş tedaviler ile bu hasta grubunda da çok iyi neticeler alınabilmektedir. Damar gelişimini önleyen tedaviler, tümörü hedef alan antikor tedavileri ve vücut bağışıklık sistemini uyararak etki gösteren aşı (immunoterapi) tedavileri gibi seçeneklerden hangisi ya da hangilerinin etkili olabileceği, hastaların tümör dokularında yapılan özel moleküle analizler ile saptanabilmektedir. Bu tedavilerin bazen kemoterapi ile beraber bazen ise sıralı olarak uygun zamanlarda kullanılmaları ile bu hasta grubunda yaşam süresi artık daha uzun olmaktadır.
Paylaş