Paylaş
Her 6 hastadan biri de sertleşme sorununun çözümünü internet, aktar ve işporta tezgâhları gibi eczane dışı kanallardan arıyor. Bu sebeple sorunun çözümüne yönelik bir gelişme yaşanmıyor, hatta bazen daha da kötüsü, ölüme varan sonuçlar yaşanabiliyor. Sahte ilaçlar öldürüyor.’
Sevgili okurlar, bu hafta konumuz ‘erkeklerde erektil disfonksiyon.’
Erektil disfonksiyon halk arasında ‘sertleşme sorunu’ olarak da bilinen ve çoğu zaman doktora gitmekten çekinilen ve saklanan bir durumdur. Erektil disfonksiyon; sertleşme güçlüğü ya da penisteki ereksiyon süre ve gücünün cinsel ilişki için yeterli olmamasıdır. Erkekler için olduğu kadar çiftler için de önem arz eden bu konuyu Türkiye Yüksek İhtisas Eğitim Arştırma Hastanesi üroloji Kliniği doktorlarından Doç. Dr. Levent Işıkay ile konuştuk.
* Sertleşme sorunu olarak da bilinen erektil disfonksiyon nedir, kısaca açıklar mısınız?
Bir erkeğin ereksiyon olabilmesi için kan damarlarının genişlemesi ve penisteki corpus cavernosum zerreciklerine kan dolması gerekiyor. Bu zerreciklere yeteri kadar kan pompalanmadığında ve dolayısıyla yeterli sertleşme sağlanamadığında veya sürdürülemediğinde erektil disfonksiyon ortaya çıkıyor.
* Sertleşme sorununa neden olan etkenler neler?
Sertleşme sorunu psikolojik ya da fizyolojik kaynaklı olabilir. Depresyon ve anksiyete (endişe) ereksiyon sorununun psikolojik nedenleri olarak gösterilebilir. Pelvis yaralanması, obezite, şeker hastalığı, yüksek tansiyon, kalp ve damar hastalıkları ise sorunun fizyolojik etkenleri arasında gösterilebilir.
* Sertleşme sorunu yaşayanlara ilk aşamada ne önerirsiniz?
Cinsel ilişkiyi başlatacak ya da sürdürecek ereksiyonun sağlanamaması ciddiye alınması gereken bir durum. Ne yazık ki sertleşme sorunu yaşayan erkekler arasında bu durumla yüzleşmek, tedavi arayışına girmek yerine bu sorunu erteleyenlerin oranı çok fazla. Sorunlar çözülmedikçe büyür, bu konu için de aynı şey geçerli. Sertleşme sorunu nedeniyle çiftlerin ayrılması; iş ve sosyal çevreden uzaklaşma, depresyon başlangıcı gibi sonuçlar da çok yaygın.
CİNSELLİKTE YAŞIN ÜST SINIRI YOK
* Sertleşme sorunu hangi yaş grubunda daha sık görülüyor?
Erektil disfonksiyon her yaş grubundaki erkeğin karşılaşabileceği bir sorun. Tabii yine de 55 yaş üstü erkeklerde sertleşme sorunu görülme oranları çok daha fazla. Dünyanın birçok yerinde olduğu gibi bizim ülkemizde de ‘bir erkek 60 yaşına geldiyse cinselliği yaşamasa da olur’ gibi kanıksanmış, yanlış bir algı var. Bunun aksine kendi iyi hisseden her erkeğin (konumuz dışında ama tabii ki her kadının da) cinsel yaşamını sürdürmesi gerektiğini vurgulamak istiyorum. Zihinsel faaliyetleri aktif tutan, yaşam kalitesini artıran cinsellik 60 yaşından sonra da 70 yaşından sonra da yaşanabilir. Her yaşta farklı bir performans sergilenebilir ve bu son derece doğaldır. Cinsellikte yaşın üst sınırı yok.
* Cinsel hayatı olumsuz etkileyen bu sorunun tedavi seçenekleri neler?
Modern tıp yöntemleri kullanılarak sertleşme sorunu yüzde 95 oranında çözüme kavuşturuluyor. Şiddetli damar hastalığı olması durumunda cerrahi tedavi, penis protezi söz konusu olabilir. Psikolojik kaynaklı bir sertleşme sorunu yaşanıyorsa, uzman bir psikiyatrist ya da psikolog desteğiyle erektil disfonksiyonun üstesinden rahatlıkla gelinebilir.
Sorun testosteron düzeyinin düşük olmasından kaynaklanıyorsa normal seviyeye çıkarmak için testosteron replasman tedavisi uygulanabilir. Özellikle eşlik eden kalp-damar hastalıkları olduğunda her zaman bir hekime danışılmasında fayda var. Fakat dürüst olmak gerekirse çoğu zaman bunların hiçbirine gerek kalmadan ağızdan alınan ilaçlarla cinsel ilişki için yeterli ereksiyon sağlanabilir. Hastalara birçok farklı ilaç seçeneği sunulmakla birlikte, ilaçların içeriğindeki molekül bazında farklılıklar olabiliyor. Son yapılan araştırmalar, tüm PDE5 inhibitörlerinin erektil disfonksiyon tedavisinde etkin bir çözüm sunduğunu göstermekle beraber yalnızca vardenafil molekülü erken boşalmayı engellediği için cinsel ilişki süresini uzattığını gösteriyor. Ayrıca şunu da eklemek gerekiyor. Tedavi seçeneklerine dikkat ederken, yan etki potansiyeli de düşünülerek yarı ömrü kısa olan moleküller tercih etmekte her zaman yarar var.
* Sertleşme sorununda sahte ilaç tehlikesi hepimizin malumu. Son olarak bu konuda ne söylemek istersiniz?
Türk Androloji Derneği’nin açıkladığı verilere göre her 10 erkekten biri yaşamı boyunca en az bir kere erektil disfonksiyon sorunu yaşıyor. Bu nedenle erektil disfonksiyonla karşılaşıldığında olaya sıra dışı bir sorunla karşı karşıya kalınmış gibi yaklaşmamak gerekiyor. Ne yazık ki konu cinsellik olunca hastalar sosyal çevrelerinden ya da hekimden çekinilebiliyor. Şu çarpıcı istatistiği açıklamak istiyorum:
Türk Androloji Derneği’nin ‘Sertleşme Sorunu Tedavisi ve Hastaların Çözüm Arayışları’ isimli araştırması her 6 hastadan birinin sertleşme sorununun çözümünü internet, aktar ve işporta tezgâhları gibi eczane dışı kanallardan aradığını gösteriyor. Eczane dışı kanallarda satılan sertleşme sorunu ve cinsel gücü artırıcı ilaçlar görüntü olarak orjinallerine benzese de bu ilaçlarda aktif madde genellikle yeterli miktarda kullanılmıyor. Bu sebeple sorunun çözümüne yönelik bir gelişme yaşanmıyor, hatta bazen daha da kötüsü, ölüme varan sonuçlar yaşanabiliyor. Hastalarımıza çok dikkatli olmalarını, eczane dışındaki hiçbir yere itibar etmemelerini öneriyorum. Sahte ilaçlar öldürüyor.
KISACA LEVENT IŞIKAY
1964 yılında Ankara’da doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini tamamladıktan sonra, 1982 yılında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne girdi. 1988 yılında tıp doktoru olarak mezun olduktan sonra, Tıpta Uzmanlık Sınavı ile 1990 yılında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim dalında araştırma görevlisi olarak çalışmaya başladı ve 1995 yılında üroloji uzmanı oldu.
1996- 1998 yılları arasında Danimarka’da Aarhus Üniversitesi Üroloji Kliniği’nde çalıştıktan sonra yurda dönerek Türkiye Yüksek İhtisas Hastanesi’nde Çocuk Ürolojisi ve Nöroüroloji birimlerini kurdu. İngilizce ve Danimarkaca bilen Doç. Dr. Işıkay’ın çoğu yabancı dergilerde olmak üzere çok sayıda atıflı, bilimsel makale ve araştırmaları bulunmaktadır.
ÖNÜMÜZDEKİ HAFTA KONUMUZ LENFÖDEM
Önümüzdekiİ hafta konumuz, ülkemizde en fazla kanser cerrahileri sonrasında sonrasında görülen lenfödem olacak. Lenfödem, lenf sıvısının dolaşımındaki yetersizlik yüzünden dokular arasında proteinden zengin sıvı birikimine bağlı olarak şişlik ve ilerleyen dönemlerde etkilenen dokularda kronik inflamasyon ve dokularda sertleşme ile cilt üzerinde değişikliklerin görüldüğü bir durumdur. Genellikle kollarda veya bacaklarda şişme ile karakterizedir ancak yüz, boyun, karın ve genital organlarda da lenfödem gelişebilir.
Lenfödemle ilgili tüm merak edilen konuları, Anadolu Lenfödem Derneği Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı doktorlarından Prof. Dr. Pınar Borman ile konuşacağız. Sizler de hafta boyunca sormak istediğiniz soruları skalyoncu@hotmail.com adresinden bana iletebilirsiniz.
Paylaş