Paylaş
Baktım markette yeni çıkan albümler. Hazır Bodrum’a giderken hemen Müzeyyen Abla’nın (Senar) bir CD’sini kaptım. Evine gidip belki imzalatırım diye. Malumunuz Müzeyyen Abla felç geçirdikten sonra İzmir Urla’daki evini tamamen boşaltıp kızı Feraye’nin yanına yerleşti. Allah herkese Feraye gibi evlat versin bu arada.
Annesine çok iyi bakıyor. Sahnelerin bana göre en eğlenceli şarkıcılarından sevgili Haluk Kunter, Müzeyyen Abla’nın ‘Saklı Kayıtlar’ adıyla bir uzun çalar ve CD’sinin çıktığını aslında on gün önce söylemişti. Evimde kız kardeşimin hediyesi pikap olduğu için DR’dan bir uzun çalar almıştım zaten. Ama dinlemek kısmet olmamıştı. Neyse yol boyunca ‘Müzeyyen Senar-Saklı Kayıtlar 1934/1996’ adlı albümü defalarca dinledim. Vaktin nasıl geçtiğini anlamadım.
Yol su gibi aktı. Harika, olağanüstü. Herkesin müzik arşivinde olması gerekli bir CD. Bir de minik kitap var. İçinde ise Müzeyyen Abla’nın bu güne değin hiç bir yerde yayınlanmamış fotoğrafları. Yine hiçbir magazin organında çıkmamış haberlere, yaşamından kesitlere yer verilmiş.
Yapımcılığını eski arkadaşlarım Burhan Bayar ve Burak Kut üstlenmiş.
‘Dün Gece Mehtaba Dalıp’, ‘Gecenin Matemi’, ‘Ömrümüzün Son Demi’, ‘Benzemez Kimse Sana’, ‘İzmir’in İçinde Vurdular Beni’, ‘Sevmekten Kim Usanır’, daha neler . Hani şeytan dedi, çek arabayı Bafa Gölü’ nün kenarına, aç bir Terra Merlot-Cabernet Sauvignon, hem Mey’in Satış Yöneticisi Berat Şanlı’yı an demlenirken, hem de albüme emeği geçenleri bir güzel kutla.
Mutlaka ama mutlaka alınması gerekli bir CD.
Can çok pişman Petek direniyor
Can Tanrıyar ve Petek Dinçöz bu renkli dünyada arkadaşlık yaptığım birkaç isimden biridir.
Petek’in İzmirli olması nedeniyle tüm ailesini de yıllardır tanırım. Teyzesinin kızı Tanyeli hep sevdiğim insanlardır.
Petek ile Can’ın ayrılık haberi beni üzdü. Pazar akşamı Can ile görüştüm. Araya girmek için. Çünkü Petek beni sever. Kıbrıs’da jüri başkanı olduğum bir mankenlik fotomodellik yarışmasının ardından Petek bu günkü şöhretini yakaladı. Petek vefalıdır. Saygıda, sevgide asla kusur etmemiştir. Sabahlara kadar çok da dertleştiğimiz zamanlar olmuştur.
Can’a araya girmek istediğimi söyledim. “Keşke” dedi. Suçunun olmadığını ve yanlış anlaşıldığını söyledi. Bu arada Sezen Aksu, İbrahim Tatlıses de araya girmek istemiş. Ama Petek kimsenin telefonlarına çıkmıyormuş. Avukatı Ömer Durak’a boşanmak için vekalet de vermiş. Fakat bu arada Ömer ki kendileri Ebru Gündeş’in eski kocasıdır benim de arkadaşımdır. Can’ın da avukatıdır. Bakalım ne olacak?
Sibel ve Tarkan hep yanında
Neyse gelelim yazımızın başlığına ve asıl habere.
Müzeyyen Abla’ya geç oldu gidemedim. Ama yakın bir dostuyla çarşıda karşılaştım.
Yardım için söz veren pek çok isim sözünde durmamış. Müzeyyen Abla pek takmıyormuş ama, şu an bayağı maddi sıkıntıları var. Sibel Can ve Tarkan, bir de Sezen Aksu ellerinden geldikçe yardım ediyorlarmış. Hele Sibel Müzeyyen Abla adına konserler bile vermeğe kalkmış.
Sahne dünyasından aranmamak Müzeyyen Abla’yı pek etkilemiyormuş, ama oğlu gibi gördüğü Türkiye Değişim Hareketi Partisi Genel Başkanı Mustafa Sarıgül’ün verdiği sözde durmamasına içten içe çok üzülüyormuş.
Ben de hatırlıyorum. 2009 Temmuz ayında, sevdiğim, takdir ettiğim ve bir zamanlar da iyi arkadaşım olan sevgili Mustafa Sarıgül Müzeyyen Abla ve kızı Feraye ’ye bir söz vermişti. 1 Ağustos 2009’da Şişli Belediyesi olarak Bodrum Antik Tiyatro’da Senar’a yakışır bir gece düzenlenecekti. Bu gecede Sibel bir kuruş para almadan sahneye çıkacaktı. Elde edilen gelir de bir Devlet Sanatçısı olan Müzeyyen Senar’ın rahat yaşamasına harcanacaktı. Hatta bu konuyla ilgili sevgili Mustafa, Feraye’yi İstanbul’a getirerek, Sibel’in de katılımıyla büyük bir basın toplantısı yapmışlardı.
O günden bu güne ne yazık ki Mustafa Sarıgül’den hiç haber çıkmamış. Benim tanıdığım Sarıgül sözünün eridir. Üstelik şu an bir parti genel başkanı. Ben de Müzeyyen Abla da senden bir haber bekliyoruz başkan.
Şıklıktan çok insanlık önemli
İzmir’de, şehir içi hatlarda çalışan minibüsçüler artık kravatla hizmet vereceklermiş.
Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği(İESOB) Başkanı Zekeriya Mutlu ve İzmir Minibüsçüler Odası Başkanı Taner Uğuz, Büyükşehir Belediyesi işbirliğiyle de minibüsçülere yönelik halkla ilişkiler, yabancı dil ve psikoloji konularında da kurslar açacaklarını açıklamış.
Açıkça beni, şoförlerin giyecekleri takım elbise, ya da taktıkları kravat pek ilgilendirmedi. Çünkü ruhlar arabesk, dillerde küfür eksik olmadıktan sonra ne kıymeti var.
Alın otobüs şoförlerini, hepsi takım elbiseli ve kravatlı, ama ne yaşlıya hürmet, ne de gence sevgi var. Tabi aralarında adam gibi adam olan şoför arkadaşlarımı tenzih ederim.
Bir genç okuyucum, adı Sait Hoşses, Yeni Garaj-Menemen hattında çalışan bir minibüs şoförünün Mert adlı gencecik bir arkadaşının ölümüne neden olduğuna dair bir mail atmış.
Hatlardaki rant kavgaları, yağışlı havalarda yapılan hız, cezaevinden çıkan, kaderin tokadını yemiş kişilerin , başka bir meslek yapamadığından minibüs ya da taksi şoförlüğünü tercih etmesi pek çok tehlikeli sonuçlar doğuruyor. O nedenle bence işe, öncelikle psikolojik destek vermekle başlamak gerek. Sayın Mutlu ve Uğuz, bilginize.
İzmirli kont Çetin Erokay
İzmir elitlerinin çok yakından tanıdığı ve ‘kont’ lakabıyla anılan gerçek bir sanatçı Çetin Erokay. 1992 yılında bir eseri 1V. Uluslar arası İzmir Film Festivali’nin afişi olarak kullanıldı. 1998 yılında ise bir grafik tasarımı ile Intenational New York Festivali’nde finalist oldu. Bugüne değin toplam 20’ye yakın kişisel ve karma resim sergilerinde eserleriyle büyük ilgi gördü. Erokay’ın Kedi Kültür Sanat Merkezi’nde ‘Bulutlar ve Kanatlar Resim Sergisi’ adlı yeni sergisini geçtiğimiz gün hizmete girdi. Sergi 17 Mart 2010’a kadar açık kalacak. İzmirli sanat severlere duyurulur.
Ünlü Dr. Tayfur Yağcı’dan iki çok özel eser
26 Mart tarihine kadar da Ege Üniversitesi Ege Meslek Yüksek Okulu Sanat Galerisi’nde Su Gurubu’nun karma resim sergisi açık kalacak. Sergide İzmir’in yetiştirdiği ünlü doktorlardan Tayfur Yağcı bir kavramsal, diğeri de Akrilik olmak üzere iki eseriyle katılıyor.
Adres farklı
Benim gerçek dostlarımdan. Neredeyse 35 yıldır tanışırız.
Yiyecek-İçecek sektöründe İzmir’e bir çok yenilikler getirdi. Büyük Efes Oteli onun zamanında pek çok starı ağırladı. Cihat Çalin’den söz ediyorum. Benim Cihat Ağabeyim geçtiğimiz Pazar eşi İmren’le beni ve birkaç dostumuzu Urla’da ‘Adres’ diye bir yere getirdi. Süperrrrrrrrrr. Bir aile şirketi. Kuzu ve Piliç Çevirme. Deniz kıyısı. . Bu kadar güzel et çok az yerde yiyebilirsiniz. Güzel bir havada çoluk, çocuk toparlanın ve gidin.
? Telefon:0.232 766.35.55
Paylaş