Paylaş
Servis harika. Başlarında eski bir meslektaşımız Ümit var. Patronları Cem Kocatoros, doğma, büyüme İzmirli olduğu içinde, İzmirlileri iyi tanıyor. Damak zevklerini biliyor. Zaten güler yüzü ile hemen her masada. Çünkü gelenlerin, neredeyse yüzde sekseni, onu tanıyor. Güvendikleri için de geliyorlar. Üçkuyular Boğaziçi Restoran’dan söz ediyorum. Bir de Karşıyaka’da var. İzmir’in, vazgeçilmez lezzet duraklarından biri, bana göre. Son gittiğimde, Volkan ve Berrin et, ben balık yedim. Dolayısıyla, azar da olsa, diğer seçeneklerden tatma olanağım oldu. Balıkta da, ette de mezeler lezzetli ve hijyen. Yaklaşık, 15 senedir bu işi yapıyorlar. Yani neredeyse, delikanlılık çağından beri. Beyaz ve kırmızı etin, her türlüsünü çekinmeden yiyebilirsiniz. Fiyatlar da uygun...
Seçenek çok, kahvaltı da süper
Bir kere ette de, balıkta da seçenek çok. Adana, Urfa, fıstık, tavuk ve dürüm beyti, kaşarlı köfte, kanat, Boğaziçi Tava, Alinazik, ayrıca da bonfile, mantar soslu biftek ve pirzola da var. Benim önerim ise Humus, tereyağlı incik ve fırında sıcak ot salatası... Tatlıda baklava. Bu arada, pazar günleri süper bir kahvaltı veriyorlar. Körfez manzarası eşliğinde kaçmaz. Yabancı konuklarınız varsa, bence ender birkaç adresten biri... Üçkuyular Boğaziçi. Saat 10.00-16.00 arası. Kişi başı 20 TL. Sofraya gelenlerin tamamı, neredeyse organik. Her şey yerinden. Peyniri, balı, zeytini, zeytinyağı, börek ve hamur işleri, serpme getiriyorlar, yiyin yiyebildiğiniz kadar anacım. Şu güzel havalarda, etin de, balığın da ve de pazar kahvaltılarının da, vazgeçilmez adreslerinden biri bence.
Bergüzar’ın buruk sevinci
‘Bitmeyen Şarkı’, bana göre oyuncu kadrosu ve de hikayesi ile, ATV’ nin yüz akı dizilerinden. Çok sevdiğim ve de sesini, oyunculuğunu çok beğendiğim, Bergüzar’ın(Korel) dizide olmasının da etkisi büyük. Ailece, bu dizinin fanatiği olduk. Ama dizi, 32. bölümde bitiyor. Sevgili Bergüzar söyledi. İzmir’in en güzel kızlarından biri olan ve gurur duyduğumuz hemşerimiz, bir süre ekranlarda olmayacak. Bu nedenle sevinci ve hüznü aynı anda yaşıyor, Bergüzar. Çok sevdiği eşi Halit Ergenç ve minik, dünya tatlısı oğlu Ali’si ile, artık daha fazla zaman geçirecek. Ama, bir yıla yakın bir zamandır, birlikte olduğu oyuncu arkadaşlarından, ekipten ayrılacağı için de üzüntülü. Bu arada, bilmiyorum, dikkatinizi çekti mi? Dizide, Bergüzar’ın okuduğu şarkılar, kendi sesinden. Harika bir sesi var. Sanırım, albüm yapması için de, pek çok teklif almıştır. Fakat, onun için varsa yoksa oyunculuk. O nedenle yeni sezonda, Bergüzar’ın, yine farklı bir rolle, karşımıza çıkacağı, yeni dizisini ben ve sevenleri merakla bekleyeceğiz...
Gülben’den, Taşkın’a ‘Taş’
Sabah programlarını, yani kadın programlarını pek izleyemiyorum. Spor’a gidiyorum. Bir de Habertürk ve CNN Türk bana, artık daha cazip geliyor. Neyse reklamlarda, kanallar arasında ‘zap’ yaparken, baktım, Gülben Ergen’in programında, Nuray Hafiftaş… Sesini çok severim. Zaten türküyü severim. Nuray yeni albüm çıkartmış. Ekibine, yönetmenine methiyeler düzüyor. Gülben hemen lafını kesti. “Sen ne iyi huylu yönetmenlerle çalışıyorsun. Benim Taşkın (Sabah) çok huysuz. Vallahi bazen stüdyoya korkarak gidiyorum. Öyle senin gibi, büyük bir moralle de çalışmıyoruz” dedi. Bence Taşkın, biraz gidici gibi… Yoksa Gülben, yılardır tüm albümlerinde ve sahnede sazlarını yöneten Taşkın’a, böylesine büyük taş, pardon kaya fırlatmazdı… Bekleyelim bakalım…
Bir Dakika
Utanmaz adam ve kadınlar
Milliyet Ege yazarlarından, Selim Türsen’i keyifle okurum. Çok eski arkadaşım. POSTA Gazetesi’nde, ben Magazin Müdürü iken, o da Ekonomi Müdürü’ydü. Yani bir on sene birlikte de çalıştık. Selim, geçen gün köşesinde, ‘Utanmaz Adam’ diye bir başlık atmış. Bir zamanlar, Türkiye’nin en temiz şehri olarak gösterilen, İzmir’i maganda tipli adamların, nasıl kirlettiğini, görerek ve şahit olarak yazmış. Arabasından, yola sigara paketini atan, Mercedes Jeep’deki, iki ayaklı hayvana vermiş, veriştirmiş... Sevgili Selim, İzmir’imizi kirleten, yalnızca ‘Utanmaz Adamlar’ değil. Ne yazık ki çok da ‘Utanmaz Kadınlar’ da var. Yolun ortasında, ağzındaki kocaman sakızı şişirip, arabasının kül tablasını boşaltan, iki dirhem, bir çekirdek geldiği, Hilton Spor Salonu’nun, tuvaletine petini, olduğu gibi atan, kağıtları, çöp kutusu yerine, ortalığa fırlatan, köpeğini yolun ortasına, Birinci Kordon’da yürüyüş parkuruna s....tan... Daha sayayım mı?... Sevgili Selim!.. İnşallah bu yazıdan sonra, utananlar çıkar arkadaşım...
Paylaş