Paylaş
Evet efendim, 10-16 Mayıs tarihler arası, Engelliler Haftası... Günlük yaşantımızda, engelli bireylerle mutlaka karşılaşmışızdır. Kimi elinde beyaz bastonu ile ışıklarda, karşıya geçmeye çalışırken... Kimi, altındaki tekerlekli iskemleyi, atlatabilecek bir yer ararken... Kimi derdini, el ve kol hareketleriyle, anlatmaya çalışırken... Peki! Onlara gereğince yardımcı olabiliyor muyuz? ‘Hayır’... Hatta bana göre, onlara engel oluyoruz... Öyle iki ayaklı hayvanlar var ki, onların geçebileceği yere arabalarını parkeden, kendine bir şeyler anlatmaya çalışan, sağır ve dilsize, öküz gibi bakan... Ya da omzunu sallayarak, aldırış etmeyen... Kısacası engelli bireylerimizin, hayatlarını kolaylaştırmak, ya da onları topluma kazandırmak için ne yapıyoruz?..Ya da yaptıklarımız yeterli mi?... Acımak yerine, yardımcı olmak önemli... Onların eğitimine katkıda bulunmak gerekli…Ülke nüfusunun neredeyse % 16’sına yakın bir kısmının, Engelli olduğunu düşünürsek, küçümsenmeyecek bir rakam bu... Önce sevgili dostum, Alsancak Devlet Hastanesi, Başhekim Yardımcısı Dr. Nazan Pedükçoşkun aradı. Ardından da, Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Müge Elden bir mail attı. ‘Engelli olmak bir engel mi?’ diye sordu, ikisi de... 10 Mayıs -16 Mayıs, Engelliler Haftası çerçevesinde, Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanlığı, öğrencileri ile birlikte, 11 Mayıs 2011 tarihinde, 13.00-16.00 saatleri arasında, Ege Üniversitesi, 50. Yıl Spor Salonu’ nunda, engellilere yönelik, bir dizi etkinliğe imza atacaklar. Bu konuyla ilgili, Dekan Elden şu bilgileri verdi; “E.Ü İletişim Fakültesi Dekanlığı tarafından, dönem başında, görme engelli vatandaşlarımıza, sesli kitaplar hazırlamak amacıyla başlatılan, ‘Beş Yazar, Beş Kitap-Konuşan İnsan’ isimli, projede bulunan, kitapların seslendirmeleri bitmiştir. Proje kapsamında, değerli yazarlarımızdan, Uğur Dündar’ın ‘İşte Hayatım’, Ertuğrul Özkök’ ün ‘Tuhaf’, Mehmet Ali Birand’ın ‘32.Gün’, Yankı Yazgan’ın ‘Söz Uçmuş Yazı Kalmış’ ve Erhan Afyoncu’nun ‘Osmanlının Hayaleti’ isimli kitabları, diksiyon eğitimi almış, öğrenciler tarafından, seslendirilmiştir. Sesli kitaplar, 11 Mayıs 2011 tarihinde, düzenlenecek “Engelliler Haftası Özel Etkinliği”nde, Türkiye Görme Özürlüler Kitaplığı temsilcilerine, takdim edilecektir. Sesli kitap projesi kapsamında, ayrıca, Türk Alman Kültür ve Eğitim Vakfı (TAKEV), İlköğretim Okulu ile iletişime geçilmiş ve Minik Yazarlar Kulübü’nün, küçük görme engelliler için, sesli öykü kitapları hazırlaması konusunda, ortak bir çalışma yürütülmüştür.”
Gönüllü katılımcılara açık
Hazırlanan sesli kitaplar, Türkiye’deki diğer illere ve yurt dışındaki, görme engellilere, ulaştırılmak üzere, ayrıca 3.000 adet çoğaltılacak. TÜRGÖK’e teslim edilecek. 11 Mayıs 2011 tarihinde, düzenlenecek etkinlikte, Balçova Salih Dede Lisesi, kaynaştırma öğrencisi, Arda Cinci, küçük bir Yan Flüt Resitali verecek. Çağdaş Görmeyenler Spor Kulubü, (ÇAGÖR) ile Görmeyen Aydınlar Spor Kulubü arasında, ‘Mini Goalball Gösteri Maçı’ gerçekleştirilecek. Görme engelliler, satranç turnuvası da düzenlenecek. Etkinlik, Ege Üniversitesi’nin, öğretim üyelerinden oluşan, Akademisyenler Orkestrası Konseri ve kokteyl ile son bulacak. Sosyal sorumluluk projeleri kapsamında, düzenlenen bu etkinlik, tüm gönüllü katılımcılara açık.
EÇEV’in dev bir projesi daha İzmirlilerden destek bekliyor
Efendim bu gün köşemizi, sanki yardım işlerine ayırmış gibi görebilirsiniz. Amma kusura bakmayın... Ben sosyal yardım projelerinde, Sivil Toplum Örgütlerinin yaptığı her işte, içinde olmasam da, kıyısından, köşesinden, mutlaka tutmak istiyorum. Hele hele, bunun içinde özürlüler, çocuklar, yardıma muhtaç insanlar varsa... Tabi ki renkli dünyadan, bol renkli haberler de sizlere iletiyorum. Dünyanızı renklendirmeye çalışıyorum. Yalnız yaşam hep ‘lay lay lom’ değil. Dünya çapında gerçekleştirilen, alüminyum kutu toplama kampanyası ile, Ege Çağdaş Eğitim Vakfı, bir önemli projeye daha imza attı. Rexam’ ın, ‘Yerel Kutu Toplama Kampanyası’ kapsamında, ‘Kutular Kumbaraya Kırlangıçlar Yola’ adlı projede, EÇEV, İzmir’in 150 noktasına, dev kumbaralar koyacak. Alüminyum içecek kutularını toplayacak...
Ödül, Kırlangıç Gezici’ye
İngiltere, Fransa, İspanya, İtalya, İrlanda, Çek Cumhuriyeti, Avusturya ve Rusya’daki, 16 kentte düzenlenen, kampanya sonunda büyük ödül var. En çok, alüminyum kutu toplayan şehrin, sivil toplum örgütüne, 5000 EURO ödül verilecek. Dünyada, kampanyaya dahil olan ülkelerdeki Rexam, fabrikalarından, basında en çok yer alana, en yaratıcı fikirlerle, kampanyayı duyurana da 2500’er EURO, ödül verilecek. O nedenle de yazıyorum... Çünkü, Manisa’daki Rexam fabrikası, bu ödülleri alırsa, EÇEV’ e bağışlayacak. Kutuların, geri dönüşümünden elde edilen gelirin de eklenmesiyle, EÇEV, bu proje ile yaklaşık 40.000 EURO gelir elde edecek. Türkiye’den, bu kampanyaya katılan, tek sivil toplum kuruluşu olan EÇEV, bu ödül ile, “Kırlangıç Gezici Eğitim Merkezi”ni hayata geçirmeyi amaçlıyor. Bu projeye, Rexam’ın yanı sıra, İzmir Büyükşehir Belediyesi, ÇEVKO, İZGEP ve Manisa’daki çalışmalara ise Manisa Belediyesi ve Başaranlar destek oluyor.
Haydi Kermes’e koşun
30 Haziran’a kadar sürecek bu yarış için “Kutular Kumbaraya, Kırlangıçlar Yola” diyoruz, hep birlikte. Kumbaraların yer alacağı noktalara “www.ecev.org.tr” adresinden ulaşabilirsiniz. Unutmadan, bu gün de İzmir Özel Türk Koleji Bahattin Tatış Kampüsü’nde bir kermes var. Banu Tatış ve Ege Çağdaş Eğitim Vakfı (EÇEV) komisyon üyesi, Çiğdem Yorgancıoğlu’ nun, ortak projesi olan kermeste, yurt dışından alınmış, sık veya hiç giyilmeyen, kuru temizlemesi yapılmış abiyeler, ceketler, ayakkabılar, çantalar ve takıların satışı var. Her biri bir dünya markası. Geçen yıl, böyle bir kermesten, 22.000 TL gelir elde ederek, 22 öğrencinin 1 yıllık bursu karşılanmış. Bu yıl daha fazlası olmalı. O zaman ne yapacağız? İşimizi bitirip kermes de yerimizi alacağız...
Tuğba ayıp olmadı mı?
Önce bir mail aldım. Ardından da doğruluğunu araştırdım. Sahnesini, yorumunu ve sanatçı kişiliğini önemsediğim, Tuğba Özerk’e pek yakıştıramadım. Efendim, sevgili Tuğba, bir kaç gün önce, Üç Kuyular’da yer alan, Boğaziçi Balık Restoran’a gitmiş... Yanında bir arkadaşı ve de köpek varmış. Boğaziçi yetkilileri, haklı olarak köpeği almak istememişler. İşte o sırada kıyamet kopmuş. İddialara göre, Tuğba’nın yanındaki kişi küfretmiş. Tuğba da görevlilere hakaret etmiş. Sonra da orayı terk etmişler. Bence hoş olmamış. Dilerim, bundan sonra sevgili Tuğba, her yerin kendine özgü kurallarına uyar
Paylaş