Paylaş
İZMİR Büyükşehir Belediyesi’nin notunu artıran Moody’s’le ilgili unutmadığım bir anım 1994 krizi sonrasında olmuştu. O yıllarda Çiller ekonomiyi canlandırmak için emirle faizleri düşürmeye çalışıyordu. Ekonominin yasalarına aykırı bu çabalar, derecelendirme kuruluşu Moody’s’in Türkiye’de bir şeylerin yolunda gitmediğini görüp not kırmasıyla yangına dönmüştü. Sonra da herkesin “Bir gecede ne oldu?” diye sorduğu ünlü 1994 ekonomik krizi yaşandı. Faizler çıldırdı, üç banka battı ve piyasaların ateşi ancak büyük bir devalüasyonla alınabildi.
Tabii ki Türk Lirası’nın değer kaybetmesi sonucu iğneden ipliğe her şeye zam geldi. Sonunda olan her zamanki gibi enflasyona karşı kendini savunamayan sabit ücretli işçi ve memurla stok yapıp fiyat artışından kazanma şansı olmayan küçük esnaf ve çiftçiye oldu.
İşte o ünlü krizden bir süre sonra Moodys’in dünyada önde gelen yöneticilerinden biri İstanbul’a konuk olduğunda ekonomi gazetecileriyle bir araya gelmişti. Yemekte yan yana oturunca bütün gece adama verdikleri not sonucu Türkiye’ye para akışının kesildiğini, iflas ve batakların milyonlarca kişinin hayatını etkileyip aile facialarının yaşandığını, hiç mi vicdan azabı çekmediklerini sorarak taciz etmiştim. Ama Moody’s yöneticisi nuh diyor peygamber demiyor, söylüyordu. Hatta “Aslında verdiğimiz nottan sonra politikacılar kendilerine gelip halka acı gelen reçeteleri hazırlamasalar daha büyük sosyal patlamalar yaşanabilirdi” demişti.
Ancak Moody’s’in kırdığı notlardan sonra alınan tedbirler bir süre sonra seçimler uğruna heba edildi. Halkın çektiği onca sıkıntı boşa gitti. Zaten 5–6 yıl sonra da Cumhuriyet tarihinin en büyüğü, milyonlarca kişinin ocağını söndüren 2001 krizini yaşadı. O günlerde hep o akşamı hatırlayıp “O zamanlar ne kadar da gençmişim” demekten kendimi alamamıştım.
Yakın zamanda 2008’de başlayan küresel kriz sırasında derecelendirme kuruluşlarının üzerine biraz gölge düştü. Ama yine de bir ülkeye, şehre ya da kuruma yatırım yaparken Moody’s, S&P gibi kuruluşların verdikleri notlar, hazırladıkları raporlar rehber olarak alınıyor. Her ne kadar hükümet cephesi not artırımını geç olarak değerlendirse de yakın bir zamana kadar cari açığın Türkiye’nin üzerinde Demokles’in kılıcı gibi sallandığını biliyoruz. Ekonomi aynı hızla büyümeye devam etseydi bu tehlike de sürecek belki yine not artırımı olmayacaktı.
Moodys’in, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin kredi notunu Baa3 seviyesine getirmesi tahminlerin çok ötesinde önemli bir olay. Not kırarak bir ülkeyi bir gecede krize götüren Moody’s’in, Büyükşehir Belediyesi’ni kredi verilebilecek güvenilir bir kurum olarak dünyaya ilan etmesi İzmir’i cazibe merkezi yapar. Zaten yatırım için giderek yükselen bir değer haline gelen İzmir iyice yerli ve yabancı yatırımcıların ilgi odağı olur. Büyükşehir, İzmirliler’in yaşam kalitesini yükseltecek yeni yatırımlar için altın bir fırsat yakaladı. Seçimlerden önce bunu sonuna kadar değerlendirmeli.
İstanbul’u İzmir yedekleyecek
CAPİTAL ve Ekonomist dergilerinin geçen hafta İzmir’de yaptıkları 2023 İnşaat Zirvesi önemli bilgi ve mesajlarla doluydu. Yarın bu köşede İzmir’de inşaat sektörünün gelecek 10 yılıyla ilgili beklentilere yer vereceğim. Ancak Moody’s’in, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin notunu artırma kararı doğrultusunda panelde dikkatimi çeken görüşlerden birini bugünden aktarmak istiyorum.
Artık gökleri delen binaları ile şehrin siluetinin değişmeye başladığı Bayraklı’daki ilk yüksek binalardan birini Megapol Tower’ı Megapol İnşaat yaptı. Şirketin Yönetim Kurulu Başkanı Selim Gökdemir’in, İzmir’in geleceğiyle ilgili şu sözleri bence iyi değerlendirilmeli:
“Büyüyen Türkiye ekonomisinin kalbi olan İstanbul’un yedeklenmesi gerekiyor. Potansiyel olarak buna en uygun kent İzmir. Limanı, coğrafi konumu eğitimli insan gücü ve sosyal nitelikleriyle İstanbul’un yerini ancak İzmir doldurabilir. Ancak İzmirliler şehrin kendi dinamiklerini harekete geçirmekte yetersiz kalırsa bu büyük potansiyeli değerlendirmek için İzmir dışından ulusal ve uluslararası yatırımcılar hareket geçer.”
Gökdemir’in söylediklerine katılıyorum. Sanırım Moody’s’in Türkiye’nin notunu yatırım yapılabilir ülke seviyesine çekmesi bu süreci daha da hızlandıracak.
Paylaş