Paylaş
EKONOMİSİNİN yüzde 40’ı kayıt dışı olan Türkiye’de vergi, sigorta gibi resmi kurumlarda kaydı olanlara “kümesteki kazlar” denir. Kayıt dışının en az olduğu yerlerin başında gelen İzmir için de “kazlar şehri” deyip kıs kıs gülenler çoktur.
Her işini yasalara uygun yapanlara “kümesteki kazlar” denmesinin nedeni her an devletin elinin altında bulunmalarıdır. Kayıt altına girmiş bu mükelleflerin üzerine devlet her fırsatta vergi salar, 1 liralık vergi borcu için yerin altına girse bulup çıkarır.
Bir süre önce İzmirli bir tekstilci anlatmıştı, İstanbul’da öyle işyerleri varmış ki sadece geceleri çalışıyormuş. Gündüzleri hiçbir hayat belirtisi olmayan bu atölyelerde akşamları vergi memuru ve diğer denetçiler sokaklardan çekildikleri zaman mesai başlayıp sabaha kadar üretim devam ediyormuş.
Ama bunları göremeyen devlet, yakın bir zamanda İzmir’de birçok kapanmış şirket sahibinden 10 yıl önceden kalmış 5-10 liralık vergi borcu küsuratlarını topladı. Hem de belki de aylarca mesai harcayıp tek tek iz sürüp yeni adreslerini bularak. Ekonomisinin yüzde 40’ı kayıt dışı olan bir ülkede gerçekten büyük bir başarı.
Yine de birileri “kaz” dese de işini kurallara uygun yapan düzgün vergi mükelleflerinin artık sabırlarının taştığı görülüyor. Yeni hazırlanan gelir vergisi kanun taslağıyla ilgili görüşlerini açıklarken Ege Sanayicileri ve İşadamları Derneği Başkanı Bülent Akgerman, mevcut düzene isyan etmiş. Akgerman, “Umut ederiz bu defa Türkiye’deki kayıt dışılığı azaltacak, kayıtlı mükellefleri ise teşvik edecek bir yapıda hayata geçirilir. Yapılacak vergi düzenlemesi öncelikle ülkemizde yüzde 40’lar seviyesinde olduğu tahmin edilen kayıt dışı ekonomiyi hedeflemeli. Gelir İdaresi kolayı değil zoru seçerek kayıt dışı ekonomi ile mücadelede doğru bir vergilendirme stratejisini hayata geçirebilmeli” demiş.
Doğru söylemiş sayın Akgerman. Ama ben kendi payıma bir sonraki genel seçimlerden önce kayıt dışına ciddi darbeler indirecek girişimler yasalaşsa bile kağıt üzerinde kalacağına inanıyorum. Kayıt dışındakileri kümese sokmaya çalışmak ciddi miktarlarda oy kaybını göze almak demektir. Cumhurbaşkanlığı, yerel seçimler belki de anayasa değişikliği ve başkanlık seçimleri arefesinde iktidarın kolayca cesaret edebileceği bir konu olacağına inanmıyorum.
Aslında yolsuzluk ve kayıt dışını ortadan kaldırmanın en pratik yollarından biri nakit para kullanımını kaldırmak. Microsoft Başkanı Bill Gates ile eşi Melinda’nın kurdukları vakıf, yolsuzlukların azaltılması için kurulan “Nakit paradan daha iyidir” adlı grubu destekliyor. Şeffaflık, güvenlik, banka desteklerinden yararlanma, maliyetleri düşürme gibi pek çok nedenden dolayı kredi kartının kullanımı yolsuzlukla mücadele için teşvik ediliyor.
Kenya ise nakit parasız hayat için model olarak seçilmiş bir ülke. Nakit paranın kullanılmadığı bu ülkede bütün alışverişler kredi kartlarıyla yapılarak yolsuzluğun önü alınmaya çalışılıyor. Kısa bir süre sonra ise bankalara nakit para almama ve elektronik belge verme yetkisi veren bir yasa çıkarılacak.
Kredi kartıyla alışverişte her şeyin izinin sürülebileceği Kenya’da kayıtdışı ekonomi ve yolsuzluklardaki gerilemeyi izlemek ilginç bir deneyim olacak. Darısı Türkiye’nin başına.
Hem pahalı, hem gecikmeli
HAFTA sonu ve pazartesi günü akşam saatlerinde iki gün üst üste İstanbul’a yolcu uğurladım. THY ile giden misafirlerimin ikisi de rötar nedeniyle havalimanında saatlerce perişan oldu. Pazar akşamı saat 22.00’de kalkması gereken uçağın yolcuları İstanbul’da gece yarısı 02.00’de hemen havaalanının yakınında Florya’daki evlerinde oldular. Pazartesi ise saat 21.00’de kalkması gereken uçak 1 saat 10 dakika rötar müjdesi veriyordu.
Aslında THY bunu hep yapıyor. Yurtdışı bağlantı vs diye özellikle akşam saatlerindeki İzmir-İstanbul uçuşlarında mutlaka sorun oluyor. İzmir artık hafta sonu İstanbul’da oturanların nefes almak için kaçıp geldikleri bir şehir. Zaten saatleri sınırlı olan bu yolcular için 1 saat çok değerli bir zaman. Eğer turizm sezonunun düşük olduğu kış aylarında uçaklarda böyle gecikme olursa yazın neler yaşanabileceğini düşünmek istemiyorum.
Öyle bir an gelir ki, insanlar bırakın servisi, Messi’yi uçakları zamanında kaldırın yeter deyip başka havayollarının yolunu tutabilir.
Paylaş