İzmir’in röntgeni

NİHAT Zeybekci, “İzmir mahallenin en güzel kızı, kim istemez?” diyerek İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı adaylığının ilk sinyalini vermişti.

Haberin Devamı

 

Sonra bu güzel kıza resmen talip oldu. Bakalım kızın kalbini çalıp diğer damat adaylarını saf dışı bırakabilecek mi? Sonra da Kordon’da düğün yapıp diz kırarak zeybek oynayabilecek mi? Yarışın sonunu heyecanla bekleyeceğiz.
Geçen hafta Prof. Dr. İlhan Tekeli başkanlığında İzmir’in röntgenini çeken 26 akademisyenden oluşan kurulun çalışmaları bir sempozyumda tartışıldı. Başkan Aziz Kocaoğlu döneminin deneyimlerinin incelenmesiyle oluşturulan yerel kalkınmada ‘İzmir Modeli’nde çok ilginç saptamalar vardı.
Model ana fikir olarak İzmirlilerin yaşam kalitesini artırmayı ve toplumdaki parçalanmaları önlemeyi amaçlıyor. Türkiye’de gelir farklılıkları, ayrıcalıklı tüketimler, değişik dini cemaatler, göçlerle yer değiştirenlerin oluşturdukları kapalı çevrelerle kentlerde sürekli parçalanmış topluluklar ortaya çıktığına ve insanların birbirlerine sırtına döndüğüne dikkat çekiliyor.
Küçük toplulukların varlığının ‘ötekinin inşası’ üzerine kurulduğunu belirten Prof. Dr. Tekeli, İzmir’in bu noktada farkına dikkat çekerek, “İzmir’de ötekinin inşa edilmesinde zorluk çekilmektedir. İzmir’in üstünlüğü de budur. Bunun korunması gerek” diyor. Güzelyalı’dan Bayraklı ve Bostanlı’ya kadar geniş bir alanda Körfez’in etrafında yapılan düzenlemelerle insanların bir araya gelmesini sağlayan ‘İzmirliyi denizle buluşturma’ projesini de bu amacın bir parçası olarak belirtiyor.

Haberin Devamı

İzmir’in kızları neden güzel?

Yaşar Üniversitesi Konferans Salonu’nda Prof. Dr. Şevkinaz Gümüşoğlu’nun yönettiği oturumda İstanbul’da yaşayan birinin “İstanbulluyum” demesi ile İzmir’de yaşayan birinin “İzmirliyim” demesi arasında fark olduğunu belirten Prof. Dr. İlhan Tekeli şunları söyledi:
“İzmir Deniz Projesi’nde 40 kilometrekarelik bir alanı, Körfez’in çevresini bir kamusal alan haline getirdik. Bütün kent burada buluşup birbiriyle iletişim kurabilir. İzmirliler evlerine hapis değil. İzmirliler evlerinin dışında yaşıyor. Bu kamusal alanda yaşamak demek. Ankara’da Kızılay’da gördüğünüz insan bir yerden bir yere gidiyordur. İzmir’de Kordon’da gördüğünüz insan ise bir yerden bir yere gitmiyor. Orada vakit geçiriyor, kendini topluma karşı sergiliyor. Mesela, ‘İzmir’in kızı güzeldir’ diye bir söz vardır. Biyolojik olarak farklı olduğunu düşünmüyorum. Ama herkesin bulunduğu kamusal alanda 4 saat geçirdiği için bakımlıdır. Bu bakımlılık bir sosyal ilişki biçimini göstermektedir. O ortak alanda insanlar birlikte yaşadıkları zaman biri birine bir şey sorarsa cevap vermek durumunda, yani sosyal ilişki için birine baktığı zaman gülümsemek durumundadır.”
Prof. Dr. Tekeli, İzmirlilerin oylarını ideolojik değil, yaşam kalitesinin ortaya çıkarttığı ortak yargılar üzerinden verdiğine dikkat çekerek, “Bu kamusal alanda bir topluluk oluşması demektir. İnsanlar birbiriyle etkileşerek İzmirlinin yaşam kalitesi ve yaşam tercihleri konusunda birlikte ortak yargı geliştirebilmektedirler. Ötekileştirmeyen, parçalanmamış bir topluluklar ise ortak yargı geliştirerek oluşur” diyor.

Yazarın Tüm Yazıları