Paylaş
Anadolu son 49 yılın en fazla kar yağışını aldı.
Kar yılı var yılı demektir.
Hasat açısından bereketli bir yıl geçirebiliriz.
Ama küresel ısınma etkisiyle havalar bir uçtan bir uca gidip geliyor.
Ya çok sıcak oluyor ya çok soğuk.
Ya hafta sonu İzmir’de olduğu gibi aşırı yağış geliyor ya da aylarca damla düşmüyor, göller bile kuruyor.
Bu soğuk havalarda dünya kömüre, doğalgaza yüklendikçe küresel ısınmanın neden olduğu felaketler daha da büyüyor.
Tam bir kısır döngü.
Yüzde 127’lik zam sonrası faturaların korkulu rüya haline geldiği Türkiye’de elektriğin yüzde 30’u doğalgaz, yüzde 20’si ithal kömürle çalışan santrallerde üretiliyor.
YILIN 300 GÜNÜ GÜNEŞ
Aslında kısır döngüden çıkışın yolu belli.
Küresel ısınmanın en büyük sorumluları kömürden ve petrolden vazgeçecek önlemleri hızlandırmak.
Onların yerine, mesela İzmir’de yılın 300 günü parlayan güneşten elektrik üretmek öncelik olmalı.
Ama her nedense güneş ve rüzgar gibi yenilenebilir bedava enerji kaynakları Türkiye’de bir türlü hak ettiği yeri bulamıyor.
Yılbaşında uygulamaya konulan bir karar ise şaşkınlık yarattı.
Evinin çatısına güneş paneli koyarak kendi elektriğini üreten lisanssız üreticilerin dağıtım bedelleri 5 kat artırılarak adeta cezalandırıldı.
Bütün dünya çatılarını güneş panelleriyle kaplayıp bedava enerji peşinde koşarken, galiba bizde kömür ve doğalgaz gibi enerji lobilerinin pazar kavgasının faturası ödeniyor.
Gültepe’nin çilesi
GÜLTEPE’nin kentsel dönüşümüyle ilgili tartışmalar sonunda mahkemelik oldu ve 2 yıllık çalışmalar heba oldu.
Gültepe’ye gidenler bilir.
Yarın büyük bir deprem olsa, gecekondudan dönme binaların iskambil kağıdı gibi devrileceğini görmemek için kör olmak lazım.
Ama en az 50-60 bin kişinin hayatını kurtaracak modern kent planına uygun bir proje, hayati olmayan gerekçelerle durduruldu.
Gültepe geçmişte incir ağaçlarıyla dolu bahçeleriyle İzmirlilerin güle oynaya gittikleri bir yerdi.
Sonra sanayileşmeye paralel İzmir’e göç başladığında Hazine arazileri, hatta özel araziler bile işgal edilerek gecekondular yapıldı.
O dönemler Türkiye’nin birçok yerinde olduğu gibi İzmir’de de gecekondu mafyaları türedi.
Kendilerine ait olmayan arazilerin üzerine gecekondular yapıp ekmek parası için İzmir’e gelenlere sattılar ya da kiraladılar.
Sonra zaman içinde gecekondu affı, imar barışı gibi siyasi iktidarların oya çevirmek için yaptıkları düzenlemelerle bu bölgeler yasal kimlik kazandı.
Gecekondular hiçbir mühendislik hizmeti almadan yapılan derme çatma apartmanlara dönüştü.
ON BİNLERİN YAŞAMI RİSKTE
Konak Belediyesi, on binlerce kişinin yaşamının tehdit altında olduğu bölgeyi kurtarmak için harekete geçti.
Kentsel dönüşüm projelerinde çakma mal sahipleri değil, tapuda kaydı olan gerçek arsa sahipleri hak sahibi olacak.
O nedenle tapusu olmayanlar çeşitli bahanelerle yenilenmeye karşı.
Başkan Abdül Batur, yeni planların mutlaka yapılacağını, 6-7 ay gecikme olacağını söylüyor.
Umarız on binlerce kişinin yaşamı tehdit altındayken yeni itirazlarla daha fazla gecikme olmaz.
Paylaş