Paylaş
Kurtuluş Savaşı’nda yedi düvele karşı savaş veren Türkiye’nin yeniden ayağa kalkmaya çalıştığı yıllar. Nüfus sadece 14 milyon ve halkın yüzde 90’ı okuma yazma bilmiyor. Devlet bütçesi ancak ülkeyi korumaya çalışan ordunun ihtiyaçlarına yetiyor.
İşte bu dönemde sadece maarif teşkilatı ve sağlık için ordunun bütçesinden kesinti yapılmış. Küllerinden doğan genç Türkiye Cumhuriyeti’nin sırrı burada yatıyor. Ayakta kalabilmenin silahlı güçlerin yanında ancak eğitimciler ordusuyla mümkün olacağını gören Atatürk ilk yatırımı maarif teşkilatına yapmış. Halil İnalcık da o eğitim seferberliğinden yer alanlardan biri. Sonra da lafa değil bilimsel verilere dayalı Osmanlı İmparatorluğu’nu her yönüyle anlatan eserlerini yazmış.
3 MİLYON GENÇ
Darbe sonrası kamudaki görevlerinden alınan 70 bine yakın personelin 22 bine yakınının öğretmen olduğu haberleri de FETÖ örgütlenmesinin eğitime verdiği önemi bir kez daha gözler önüne serdi. Bu rakamları görünce ilk aklıma gelen “FETÖ tedrisatından geçtiği düşünülen bu öğretmenler yıllardan beri acaba kaç öğrenciyi eğitti?” sorusu oldu. Öyle ya... Bir öğretmen ortalama 30 öğrenciyi eğitse 20 bin öğretmen 600 bin öğrenciye ders vermiş olur. Bu kadar çok sayıda eğitmenin ortalama 5 yıl etkin bir şekilde görevde bulunduğunu düşünürsek en az 3 milyon öğrencinin işten el çektirilen öğretmenlerin eğitiminden geçtiğini varsayabiliriz. Sadece İzmir’de en az 100 bin öğrencinin bu eğitimden geçmiş olması sürpriz olmaz.
Tabii açığa alınan öğretmenlerin hepsi böyle olmayabilir, kurunun yanında yanan yaşlar da mutlaka vardır. Ama daha önce hazırlandığı anlaşılan bu listelerin de belli şüphelerle hazırlandığını da göz önünde bulundurmak gerek. Bunun yanında bu öğretmenlerin hepsinin de FETÖ’cü dünya görüşünü derslerde anlattığını varsaymak da doğru olmayabilir. Ama bu kadar öğretmenin milli eğitime sokulmasının belli bir amacı olduğu da çok açık.
GELECEK KUŞAKLARI KURTARMAK
Bu öğretmenlerin eğitiminden geçmiş öğrencilerin hepsinin beyinlerinin yıkandığını varsaymak büyük bir hata olur. Ama her fırsatta Atatürk’ün ve Türkiye Cumhuriyeti’ni kuranların kötülendiği bir ortamda yetişen öğrencilerin bazı şeyleri yanlış öğrendikleri de bir gerçek.
15 Temmuz sonrası bir çok kurumun yeniden yapılandırılmaya çalışıldığı şu günlerde eğitim konusuna ayrı bir özel önem verilmeli. Gelecek kuşakları kurtarmak için, Cumhuriyet’in kuruluş yıllarında olduğu gibi ordunun yanında en büyük yatırım siyasetten arındırılmış tamamen bilime dayalı bir eğitime yapılmalı.
Paylaş