Paylaş
Çocuklara büyük yararı olduğuna eminim. Yaşar Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Berrin Özyurt hazırladığı “Deprem ve Psikolojik Sonuçları” başlıklı bilgi notunda depremle başa çıkmanın özellikle çocuklar için çok zor olduğunu söylüyor.
ÇOCUKLARA PSİKOLOJİK DESTEK ŞART
Dr. Özyurt’a göre böyle bir felaketten sonra çocukların davranışlarında parmak emme, altını ıslatma, kabus görme, yalnız yatamama, büyüklerin yanından ayrılamama, sık sık sarılmak gibi değişiklikler görülüyor. Çok kolay ve sık sinirlenme, öfke nöbetleri ve içe kapanmalar, okul başarısının etkilenmesine de çok rastlanıyormuş. Çocuklar depremin kendilerinin daha önce yaptıkları bir kabahat yüzünden olduğunu düşünüp suçluluk duygusu da yaşayabiliyormuş. Sebebi bulunamayan mide bulantıları, karın ağrıları, baş dönmeleri, uyku bozuklukları, neşesizlik, durgunluk 1-2 ay sonra bile çıkabiliyormuş. Dr. Berrin Özyurt, büyüklere şu tavsiyelerde bulunuyor:
“Çocuklara yaşanan olaylar hakkında bilgi vermek, destek olmak, başkalarına yardımcı olmalarını teşvik etmek kendilerini daha iyi hissetmelerini sağlayacaktır. Depremin çocuğun yaptığı bir kabahatle ilgili olmadığı ve bu durumun bir ceza olmadığı çocuğa çok iyi anlatılmalıdır. Çocuğa güven vermek, gün içinde meşgul edecek, bedenen yoracak oyunlar oynatmak, yatmadan evvel masal okumak uykuya dalmasını kolaylaştırabilir.”
AYDA ÇİÇEK VERMİŞTİ
Tonlarca betonun altında aç, susuz geçen 4 günün sonunda sağlıklı bir şekilde çıkarak herkesi şaşırtan Ayda, hastanede, Sağlık Bakanı Koca’dan bebek değil, maymun isteyerek yine şaşırttı. Enkazdan çıkarılıp sedyeyle taşınırken gülen gözleriyle Türkiye’yi gözyaşlarına boğan Ayda’nın babası Uğur, oğlumun çok yakın çocukluk arkadaşlarından biri. Birkaç ay önce oğlum ve eşi, Uğur’u ve Fidan’ı ailelerinin Çeşme’deki evinde ziyaret etmişti. Ayda bıcır bıcır konuşup hepsini neşeye boğmuş, gelinimiz Nil’e dedesinin bahçesinden topladığı çiçekleri vermişti. Felakete uğrayanlar tanıdık kişiler olunca yarattığı şok daha büyük oluyor. Güzel anılarımızda yer alan Ayda ve Fidan’ın enkaz altında olduğunu öğrenince ailece yıkıldık. Çiçek veren küçücük ellerinin betonların altında olmasını bir türlü kabullenemedik. Sonra umutla beklemeye başladık.
TERMAL KAMERANIN SİNYALİ
İstanbul’da olan oğlum enkaz başında Uğur’la birlikte olan arkadaşlarından AFAD ekiplerinin çalışmalarıyla ilgili bilgileri bizimle paylaşıyordu. Altın saatler dolup umutlar tükenirken oğlum termal kameraların enkazın altından hala vücut ısısı aldığı bilgisini verdi. “Acaba?” deyip yine umutlandık. Salı sabahı Rıza Bey Apartmanı’nda iki diş hekiminin ellerinde eldivenleriyle yaşamlarını kaybettikleri haberini gördüm. “Artık bitti” diye düşündüm. Çünkü Ayda ve annesi diş hekimleriyle aynı katta oturuyordu. Ama birkaç dakika sonra Başkan Tunç Soyer attığı bir mesajda Rıza Bey Apartmanı’nda canlı bir bebek olduğunu ve kurtarılacağını yazıyordu. Hemen televizyon başına koştuğumuzda ekranda Ayda’nın adını gördüm. Sedye ile taşınırken sımsıcak gülümsüyordu. Herkes gibi müthiş bir duygu seline kapıldık.
YA DAHA ÇOK YIKILSAYDI
Ne yazık ki bir süre sonra sevincimiz yarım kaldı. Henüz haberlerde yoktu ama Fidan’ın kurtulamadığı haberini almıştık. Sevinç ve acının aynı anda yaşanması çok zor. Kimsenin başına gelmesin. Günlerce enkaz altında ailesini arayan Uğur’un şu sözlerini de kimse unutmasın:
“Bu olayın sağı solu, partisi yok. El ele vermemiz lazım. Şurada 9 tane apartman yıkıldı. Hepsi yıkılsaydı daha kötü şeyler olacaktı. Ekipler daha az olacaktı. İnsanların çıkarılma şansı daha az olacaktı. İstanbul’da kim bilir neler yaşayacağız?”
Paylaş