Paylaş
Ortaçağ karanlığının yaşandığı Anadolu’nun ücra köşelerinden birinden bahsetmiyorum. İzmir’e 20 dakika uzaklıkta Urla’nın herkesin yolu üzerindeki köylerinden birinde geçiyor hikayemiz. Bir arkadaşım kuran kursuna giden henüz 7 ile 8 yaşındaki öğrencilerle tesadüfen bir araya geldiğinde yaptığı sohbeti anlattı. Çocuklar, “Atatürk iyi bir insan değilmiş. Arapçayı yasaklamış. Allah sadece Arapça konuşulanları anlarmış. Hoca öyle söyledi” diyorlarmış.
Geçen hafta Hürriyet’teki bir yazısında Taha Akyol, İslami Düşünce yenilenemediği için Ortaçağ’dan kalma öğretilerin IŞİD, Taliban gibi örgütleri yarattığını yazdı. Brzesinki gibi Türkiye ve Ortadoğu’yu çok iyi bilen ABD’li bilim adamları, İslam dünyasının mezhep çatışmaları nedeniyle tarihteki ünlü 30 yıl savaşlarına benzer bir döneme girebileceği düşüncesinde.
Çok haklılar. Türkiye’nin en aydınlık kentlerinden biri olan İzmir’de kuran kursunda öğretilenleri duyduktan sonra hiçbir şeye şaşmamak gerek. Gelişmiş ülkelerdeki yaşıtları spor yapıp, oyun oynar gibi deneylerle geleceğin mucitleri bilim adamları olmaya hazırlanırken, Türkiye’de kuran kurslarındaki cahil ve kötü niyetli hocaların eline bırakılan çocuklar gelecek umutlarımızı iyice karartıyor... Onlar için bir şeyler yapamamak acı, bir şeyler yapmak isteyenlerin engellenmesi ise daha da acı.
İzmirli Onur örnek olsun
Ordinaryus Prof. Onur Güntürk Almanya’da beyin üzerine çok önemli çalışmalara imza atan İzmirli bir bilim adamı. Güvercinlerle yaptığı çalışmaları bütün dünya takip ediyor. Geçen yıl Almanya’nın Nobel Bilim Ödülü kabul edilen Gottfried Wilhelm Leibniz Ödülü’nü kazandı. Ünlü bilim adamı EXPO yarışında İzmir’e destek için Paris sunumunda çağrı da yapmıştı.
Bu yıl Temmuz başında ise Prof. Güntürk’e Almanya’ın ünlü 2014 yılı İletişim Ödülü verildi. Neden mi? Güntürk, genç bilim insanları yetiştirmek, çocuklar ve gençler arasında bilim ve bilimsel araştırmalara merak uyandırmak için Bochum Üniversitesi’nde bir “Öğrenci Laboratuvarı” kurduğu için. Bu laboratuvar o kadar çok ilgi çekmiş ki 2004 yılından bu yana 80 binden fazla öğrenci ziyaret etmiş.
Bir bizim kuran kurslarında çocuklarımıza öğretilenlere, bir de Almanya’daki öğretilenlere bakın. Almanya boşuna Almanya olmuyor. Türkiye ise eğitimsiz halka yığınlarının desteğiyle bu çağda bile demokrasiden kopup tek adam rejimine doğru hızla koşuyor.
Son seçim
Pazar günü hep birlikte Cumhuriyet tarihinde ilk kez halkın oylarıyla Cumhurbaşkanını seçmeye gideceğiz. Ama bu öyle bir seçim ki toplumun neredeyse yarısı Türkiye’nin son demokratik seçimine gideceği kaygısını taşıyor.
İzmir’de çevremde kimle konuşsam göz göre göre tek adam rejimine gidilirken bir şey yapamamanın çaresizliğini yaşıyor. Erdoğan’la geçecek 5 ya da 10 yıllık bir dönemin belirsizliğinden ürkenler iyice birikiyor. Başbakanın şu günlerde zirveye tırmandırdığı gerilim önümüzdeki dönemde de uzarsa yeni Gezi olayları sürpriz olmaz.
Gül dolma sarmayacak
Buna rağmen özellikle siyasi tecrübesi yüksek olanlarda, seçim sonrası hem muhalefet, hem de AKP’de kartların yeniden dağılacağı beklentisi yüksek. Yaşını başını almış yılların tecrübesi gözlerinden okunan bir beyefendi “Çankaya’dan indikten sonra, Cumhurbaşkanı Gül’ün eşi Hayrünisa hanımla birlikte oturup dolma sarmasını kimse beklemesin” diyor.
Hafta sonu oy sayımından sonra Cumhurbaşkanı seçimi ikinci tura kalırsa siyasi dengelerin yeniden kurulması hızlanacak, tek adam korkusuna karşı bir şeyler yapılabileceği umudu artacak. Yarınlarını kurtarmak için bir şeyler yapmak isteyenler işte bu nedenlerle bu pazar sandık başına gitmeli.
Paylaş