Paylaş
ABD’nin en çok takip edilen internet haber sitelerinden Huffington Post, Taksim Gezi Parkı’yla başlayıp bütün Türkiye’ye yayılan olayları sosyal medyanın gücüne vurgu yaparak “9 Saniyede Devrim” başlığıyla veriyordu. Aynı gün Başbakan Erdoğan, Twitter’ı baş belası ilan ediyor, sosyal medyayı toplumu yanlış yönlendirmekle suçluyordu.
Türkiye’de olup biten bir Arap Baharı değil ama yüzbinleri meydanlara toplayan araçlar aynı. Twitter, Facebook gibi sosyal paylaşım siteleri dünyada yeni bir dönemi başlattı. Artık hiçbir şeyin gizli ve tepkisiz kalması mümkün değil. Birkaç tweetle saman alevi gibi bütün bilgiler dünyaya yayılıyor.
Şimdi vereceğim veriler ise daha da ilginç. ABD’nin ünlü internet analisti Mary Meeker, geçtiğimiz günlerde bir dizi veri yayımladı. Bunlardan biri de sosyal medya aracılığıyla bilgilerini, resimlerini, düşüncelerini en fazla paylaşan ülkelerin listesiydi. İnanamayacaksınız ama listenin başında Suudi Arabistan geliyordu. Dışarıda çarşaf altında yaşamak zorundaki halkın yüzde 60’ı özel yaşamlarını ve görüntülerini sosyal medyada paylaşarak dünya rekoru kırıyordu.
Türkiye ise listenin en üstlerinde beşinci sırada geliyor. Zaten ilk sıralara her ne hikmetse hep ya gelişmekte olan ya da demokrasi özürlü ülkeler yerleşmiş durumda. Buna karşılık listenin en son sırasında teknolojinin lokomotifi Japonya gelirken Almanya, Fransa, İngiltere ve ABD bilgilerin sosyal siteler aracılığıyla en az paylaşıldığı ülkeler arasında yer alıyor.
Şüphesiz bu verilerin iyi bir tahlilini yapmak sosyologlara düşer. Ama insanların seslerini zor çıkardıkları toplumlarda görüşlerini sosyal medya aracılığıyla paylaşmaları şaşılacak bir şey değil. Sosyal medya aracılığıyla kurulan bağlar giderek artıp bir anda herkes kendisi gibi düşünenlerin ne kadar çok olduğunu fark edince Gezi Parkı eylemleri kaçınılmaz oluyor.
Son gelişmeler artık cinin şişeden çıktığını gösteriyor. Bundan sonra sosyal medyayı ve iletişim kanalları açık olduğu sürece herkesi aynı hizaya sokacak yasal düzenlemeler ve toplumları şekillendirme çabaları boşa çıkacak.
İstanbul düşecek endişesi mi?
SOSYAL medya bir anda milyonları yerinden oynatan inanılmaz bir güç. Ama yanlış ya da kötü niyetli kullanılırsa bu gücün büyük felaketlere yol açması işten değil. Nitekim en sıcak anlardan birinde ”Eylemciler başörtülülere saldırıyor” gibi tweetlerin dolaştığı kulağımıza geldi. Bu tweetler sürdürülüp birileri galeyana getirilseydi bunun iç savaşın tohumları anlamına geldiğini de biliyoruz. Aynı İzmir’de eli coplu, odunlu kim olduğu belirsiz bazı sivil kişilerin eylemci avına çıkması gibi. Böyle bir ortamda Başbakan Erdoğan, “Yüzde 50’yi evde zor tutuyoruz” derken büyük bir ihtimalle İzmir’deki gibi kimliği belirsiz grupları kastediyordu.
Tweetlerde dolaşan mesajlar kafamı karıştırmaya başlayınca İstanbul’da görüşlerine önem verdiğim bazı dostlarımla konuştum. İlginç değerlendirmelerde bulunanlar vardı. Bunlardan biri, eğer Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ü aday gösterirse CHP’nin İstanbul’u kesin kazanacağı şeklinde olanıydı. AKP’nin de bunun farkında olduğunu söyleyen bu görüşün sahipleri partide bunun gerginliğinin yattığını söyleyip Topbaş’ın yerine çok daha güçlü bir aday bulmaya çalıştıklarını söylüyorlardı.
Belki de Başbakan Erdoğan, Gezi Parkı olaylarının arkasında yerel seçimlere yönelik hesaplar olduğunu söylemesi bu rahatsızlığın sonucuydu.
Paylaş