Paylaş
Televoleler’in yeni gözdesi
Şimdi mizansen mi değil mi tartışması sürüyor. Levent Oran, gerçekten Roman kadından dayak yedi mi yemedi mi, dişi gerçekten düştü mü düşmedi mi? Sizce bu neyi değiştirir. Sırf kadınları döveceksin diyerek gündemde kalan bir adama kazandırdığımız reytingleri mi? Belki. Muhtemelen bu olay onu daha çok izlememize neden olacak. Belki Savaş Ay, isteyerek ya da istemeyerek dahil olduğu bu oyunun reyting getirdiğini görecek, daha başka oyunlara başvuracak. Hadi o yapmadı diyelim, şöhret olmak için pusuda bekleyenler için ne yapacağız? Bizde bu teveccüh, onlarda da ‘yetenek’ olduktan sonra, daha çok tokat patlar, daha çok diş döküler ve daha çok zaman bazılarının dilinde tüy biter.
TV'cilerimiz, şarkıcı-türkücü takımını ve sansasyon yaratacak isimleri ağırladıkları için, kitapları birçok dile çevrilen Orhan Pamuk'un programlara çıkması garipsendi. İyi kitaplar az satar inancı da yaygın olduğu için ‘‘bir kısım edebiyatçılar’’ bu eleştirilere başka bir cepheden eşlik ettiler. Oysa ben ekranda Orhan Pamuk'u hep gördüğümde heyecan duyuyorum. Üslubu, edebiyatla kurduğu ilişki, çok hızlı düşünmesi ve düşündüklerini ifade etmesinden keyif alıyorum. Yalnızca ekranda değil gazete sayfalarında onunla ilgili şeyler okuduğumda da aynı tadı alıyorum. Pamuk'un yazdıkları kadar nasıl yazdığına dair anlattıkları da son derece renkli. İzleyerek, okuyarak, dinleyerek bu renklerin ayırdına varmak dururken bu eleştiriler niye.
Televoleler'in yeni gözdesi İbrahim Erkal. Tamam besteleri güzel, yanık da söylüyor. Ama bütün iftar yemeklerini de kameralar önünde yemek zorunda değil ki. Envai çeşit yemekler yeniyor, çaylar içiliyor, ardından da bazen içli bazen eğlenceli şarkılara geçiliyor. Elektronik udu elinde, Pınar Dilşeker ve Zara da yanında. Bir muhabbet bir muhabbet. Fakir edebiyatı yapmak değil derdim ama biraz dikkat! Daha açık söyleyeyim: Herkes kuş sütü bile bulunan iftar sofralarına alışkın değil.
Paylaş