Paylaş
Niçin tatilde öğrenme meselesini her sene yeniden gündeme getiriyorum?
Son yıllarda eğitim alanında en çok gündeme gelen araştırmalardan biri öğrencilerin okulda olduğu kadar okul dışında da zamanlarını nasıl geçirdiği meselesi. Okul dışı zaman denince ilk bilmemiz gereken kavram ise “tatilde öğrenme kaybı.” Malum, ülkemiz yapılan tüm uluslararası sınavlarda giderek geriliyor. O nedenle eğer bu gidişatın değişmesini istiyorsak çocukların önümüzdeki yaz tatilinde ne yapacağı üzerine biraz kafa yormamız gerekiyor. Bu yazının amacı hem aileleri hem eğitimcileri hem de karar vericileri ciddi bir tartışmaya davet etmek.
‘Tatilde öğrenme kaybı’ nedir?
Tatilde öğrenme kaybı öğrencilerin okuldan uzak kaldığı dönemde öğrenmiş olduklarının bir kısmını unutması demek. Boylamsal araştırmalar bir yaz tatili boyunca öğrencilerin ortalama olarak matematik ve okuma yazma gibi temel derslerde öğrendiklerinin yaklaşık 10’da birini yani ortalama 1 aylık bir müfredatı her yaz tatilinde kaybettiklerini gösteriyor. Tatilden dönen çocuklar bir sonraki sınıfa ortalama olarak bir ay geriden başlıyor. Bu kayıp en fazla ilkokul çağında ve ilk 4 yılda gözlemleniyor. Ortaokul ve özellikle lise yıllarında tatilde öğrenme kaybı azalıyor ama öğrenme kaybı yıllar itibariyle eklenerek devam ettiğinden, 12 yıllık temel eğitim süreci sonunda yaz tatilinden dolayı ortalama öğrenme kaybı tam bir akademik yılın heba olması anlamına geliyor. Yani üniversite sınavına gelen ortalama bir öğrenci yaz tatilinden dolayı yaklaşık bir yıllık bir öğrenme kaybıyla bu sınava giriyor.
Yaz tatili neden en çok yoksul çocukları etkiliyor?
Dar gelirli ailelerden gelen çocuklarla varlıklı ailelerden gelen çocuklar arasındaki başarı farkının nerdeyse üçte ikisi yaz tatilinden kaynaklanıyor! Yapılan araştırmalar okulun açık olduğu dönemde bu iki grup arasındaki farkın azaldığını, ama yazın bu farkın açıldığını gösteriyor. Şöyle ki Eylül ayında, okullar açıldığında farklı kesimlerden gelen çocuklar arasındaki başarı farkı en yüksek seviyede bulunuyor. Akademik yıl süresince bu başarı makası giderek daralıyor. Mayıs ayına, yani akademik yıl sonuna gelindiğinde farklı gelir gruplarından gelen çocuklar arasındaki başarı farkı ciddi oranda azalıyor, makas kapanıyor. Yani bir anlamda okul ve öğretmenler üstlerine düşen görevi bir noktaya kadar yerine getiriyor. Peki sonra ne oluyor? İşte tam da bu noktada tatilde öğrenme kaybı devreye giriyor. Yaz tatili ile birlikte bu iki grup arasındaki makas yeniden açılmaya başlıyor. Çünkü üst sosyoekonomik seviyelerden gelen çocuklar yazın de öğrenmeye devam ediyor, okulda öğrendiklerini yaz tatili boyunca pekiştirip üstüne yeni deneyimler katıyor. Yoksul çocuklar ise tatil boyunca öğrenme ortamlarından uzak kaldığı için okulda öğrendiklerinin önemli bir kısmını kaybediyor. Dolayısıyla bir sonraki akademik yıl başladığında bu iki grup arasındaki makas bir önceki yıla göre biraz daha açılmış oluyor.
Tatilde öğrenme kaybı her öğrenci için geçerli mi?
Yukarıda paylaştığım tatilde öğrenme kaybı verileri ortalamayı yansıtıyor. Çocukların yaz tatilini nasıl geçirdiğine bağlı olarak bu oranlar çok ciddi olarak değişiyor. Evde eğitici kaynakları olan, müze ya da tarihsel yerleri gezen, yaz okulları ya da sanat ve spor gibi organize etkinliklere katılan öğrencilerde öğrenme kaybı olmadığı gibi ek öğrenme de gerçekleşiyor. Tatil boyunca öğretici uğraşlardan mahrum kalan öğrencilerde ise öğrenme kaybı genel ortalamanın çok üstünde oluyor. O nedenle bu iki grup arasındaki başarı farkı lise bitiminde birkaç yılı bulabiliyor. Tam olarak ne demek istediğimi anlatmak için aşağıda araştırma sonuçlarının görselini paylaşıyorum. Burada da göreceğiniz gibi tatilde öğrenme fırsatı olan öğrencilerin akademik başarısı yıllar itibariyle artarak devam ediyor, sadece okulda öğrenip tatilde öğrenme fırsatı bulamayan çocukların başarısı ise her yaz kesintiye uğrayarak geri düşüyor ve iki grup arasındaki makas her yıl biraz daha açılarak devam ediyor. Asıl beni kaygılandıran veri şu: Bu iki grup arasındaki makas 6. sınıfta iki yıllık bir başarı farkının ortaya çıkmasına neden oluyor!
Yaz tatilindeki öğrenme kaybı nasıl önlenir?
Yaz tatilinde öğrenme kaybı tamamen önlenebilir bir durum. Hem aileler hem de okullar yaz tatilini, öğrenmenin de tatil olduğu bir dönem olmadığı gerçeğini kabul etmekle ilk adımı atabilirler. Yaz tatili kitapların rafa kaldırıldığı, her türlü örgün öğrenme etkinliğinin sonbahara ertelendiği, çocukların tüm zamanlarını ekran başında heba ettiği bir dönem olmaktan çıkarılmalıdır. Tabii bu ifadelerden yazın okulda olduğu gibi eğitime devam edilmesinden söz etmiyorum. Tam tersine bu dönemi çocukların okullardaki zorunlu müfredat yerine kendi istek ve tercihleri doğrultusunda öğrenmelerine fırsat verilen çok kıymetli bir zaman dilimi olarak değerlendirilmesinden söz ediyorum.
Yaz Okulları: Yaz tatilinde öğrenme kaybını önlemek için en yaygın olarak gündeme gelen bir diğer çözüm örgün öğrenme ortamları olarak yaz okullarıdır. Adı üstünde bu yöntem bir okul olmakla birlikte daha esnek takvimleri, uygulama ağırlıklı konuları ve bireyselleştirilmiş müfredatlarıyla bildiğimiz geleneksel okuldan farklı olarak tasarlanmalıdır. Aksi halde bildiğimiz okuldan farkı olmayan yaz okulu çocuklarda okula yönelik var olan antipatiyi körüklemekten başka bir ile yaramayacaktır. Araştırmalar kaliteli bir yaz okulunu a) bireysel ve proje bazlı eğitimin esas olduğu, b) ailelerin eğitim sürecine aktif olarak katıldığı, ve c) derslerin küçük sınıflarda gerçekleştirildiği bir ortam olarak tarif etmekte. Bu anlamda kaliteli bir yaz okuluna katılan öğrenciler öğrenme kaybı bir yana çok ciddi bir öğrenme sürecinden geçmekte ve yeni okul dönemine akranlarından bir adım önde başlamaktadır.
Tatil Setleri: En etkin öğrenme yöntemlerinden biri müfredatla paralel olarak hazırlanmış ve içinde tüm derslere ilişkin eğlenceli alıştırma, proje ve deneylerin olduğu tatil setleridir. İyi hazırlanmış bir tatil seti ile çocuk, yaz tatili boyunca her gün belli bir zamanı öğrenme süreci olarak yaşar. Burada söz konusu olan sıradan bir test kitabı ya da ‘yaz ödevi’ mantığıyla hazırlanmış bir alıştırma kitabı değil. Tam tersine, kaliteli bir set, öncelikle eğlenerek yani yaparak öğrenmeye olanak sunan bir set olmalıdır. İyi bir set aynı zamanda uygulamalı projelere ve tatil boyunca öykü ve roman okumaya destek veren yan projelere de sahip olmalıdır. Bu yaklaşımla hazırlanmış bir set hem bir önceki yıl öğrenilenleri pekiştirecek hem de öğrencileri bir sonraki yıla daha iyi hazırlayacaktır. Batıda bu setler oldukça yaygın bir şekilde kullanılmaktadır; öyle ki yaz aylarında kitapçılar setlerden geçilmez. Bizde maalesef örneği az olan bu setlerin çoğalması gerekiyor.
Sportif etkinlikler: Düzenli olarak spor etkinliklerine katılan öğrenciler, hem zamanı kullanma hem de takım içi çalışma becerileri kazanmaktadır. Bu iki becerinin akademik başarıdaki etkisini bildiğimizden yaz tatili boyunca çocuklarımızın bu tarz planlı etkinliklere katılması onların okul başarılarına yapılmış ciddi bir katkı olacaktır. Ayrıca spor etkinliklerinin çocukların sosyal ve fiziksel gelişimlerine de katkısını dikkate aldığımızda organize sportif etkinliklerin önemini daha iyi anlamış oluruz.
Sanatsal etkinlikler: Yaz tatili, akademik yıl içerisinde çeşitli nedenlerle ihmal edilen bireysel ve sanatsal becerilerin kazanılması için de büyük bir fırsat olarak değerlendirilmelidir. Yaz ayları boyunca çocuklarımızın katılabileceği resim, heykel, müzik, folklor ve dans sanatları gibi organize etkinlikler hem onların sanatsal becerilerini artıracak hem de duygusal gelişmelerine olumlu bir katkıda bulunacaktır. Pek çok çalışmadan biliyoruz ki kendi ilgisi doğrultusunda sanatsal becerilerini geliştiren çocuklar diğer akademik alanlara daha yoğun bir ilgiyle bağlanmakta ve dolayısıyla okulda da başarılı olmaktadır.
Planlı Gezi ve Ziyaretler: Yaz ayları aileyle gezi ve ziyaretlerin yapılması bakımından da zengin öğrenme olanakları sunmaktadır. Tarihi mekanlara yapılan turistik geziler, müze ziyaretleri, köy ve doğa gezileri bu bağlamda çocuklarımızın dünyalarını zenginleştirmek için birer fırsat olarak değerlendirilebilir. Bu ziyaretlerden önce çocuklarımızın ön araştırma yapmasını teşvik ederek onlara ‘rehberlik’ görevi verilmesi aynı zamanda onlardaki tarih, doğa ve çevre bilincinin gelişmesine olanak verecektir.
Kaliteli Zaman Paylaşımı: Yaz ayları her şeyden önce anne babaların çocuklarıyla daha geniş vakit geçirdiği dönemler olduğundan bu dönemde kaliteli zaman paylaşımı belki de çocuklarımıza yapacağımız en önemli yatırımdır. Kaliteli zamandan kastım, tek odağımızın çocuklarımız olduğu zamanlar. Bu zamanlarda çocuklarımızla yaptığımız sohbetler, özellikle erken yaşlarda, son derece kalıcı etki bırakmaktadır. Aynı şekilde çocuklarımızla oynadığımız, yapbozdan sudoku’ya strateji oyunlarından kelime oyunlarına kadar her türlü etkinlik aynı zamanda onların öğrenmesine yapılmış bir katkı olarak da görülebilir.
Özetle, eğer çocuklarımızın başarısını dert ediyorsak, okullar kadar okul dışı zamanları da dert etmeliyiz. İyi tatiller!
Paylaş