Paylaş
Geçen hafta ‘Erdoğan niçin kazanmaya devam ediyor?’ sorusuna yanıt aramıştım. Bu yazımda ise çatı aday formülünün neden tutmadığı sorusuna yanıt arayacağım. Gündem hızla değişirken bu ‘eski’ konuya dönmemin nedeni yaklaşmakta olan CHP kurultayında ulusalcı kanadın parti içi hesaplaşmayı çatı aday formülü üzerinden yapması.
Çatı aday fikri iki temel teze dayanıyordu. İlk olarak çatı aday hem CHP ve MHP seçmenini sandıkta tek bir aday etrafında toplayacak. İkinci olarak da çatı aday AK Parti tabanından birkaç puanlık bir destek alacak. Bu strateji en azından kağıt üzerinde doğru zira birkaç ay evvel genel seçim havasında bir yerel seçim yaşamış ve ne CHP’nin ne de MHP’nin tek başına AK Parti adayı karşısında bir şansı olmadığını görmüştük. Çatı aday formülü işte bu nedenle ilk turda bir rekabet olması için doğru bir adım olarak duruyordu. En azından kağıt üzerinde. Ama işte evdeki hesap sandığa uymadı. Peki neden?
Ben bu formülün tutmamasının temel nedeninin CHP içindeki ulusalcıların tutumu olduğunu iddia ediyorum. İhsanoğlu geniş kesimlerin tanımadığı bir aday olarak siyaset sahnesine çıktı ve çıkar çıkmaz da ulusalcıların taarruzu ile karşılaştı. İşte bu noktada ‘alnı secde görmüş muhafazakar İhsanoğlu’ argümanı yerini aslında laik kesime yakın, Atatürk’ü annesinin mezarını ziyaret edecek kadar seven (sahi en son hangi siyasetçi Zübeyde Hanım’ın mezarını ziyaret etti?) bir aday olmak zorunda kaldı. Seçim kampanyasının en kritik dönemi olan adaylıktan sonraki birkaç hafta ulusalcılara İhsanoğlu’nu beğendirmek için harcandı. Sınırlı kaynaklar, kampanyanın en kritik ilk birkaç haftası, İhsanoğlu’nu CHP'lileştirmek için harcandı. Bu amaca ulaşıldığında, yani İhsanoğlu CHP tabanı tarafından benimsendiğinde ise milliyetçi muhafazakar kanat İhsanoğlu’ndan uzak durdu. Yani bir anlamda İhsanoğlu’nun e ortadan kalkmış oldu.Özetle ulusalcılar asıl darbeyi sandığa gitmeyerek değil, İhsanoğlu’nu CHP'lileştirerek yapmış oldular.
Ulusalcıların Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki tavrı aslında yeni değil. Görünen şu ki CHP ne zaman kendi tabanı dışından oy almak için bir adım atsa kendi içindeki ulusalcı kanat bu adımı geçersizleştirmek, bulanıklaştırmak için çaba harcıyor.Seçimden önce yazmıştım, ulusalcılar kendi adaylarını çıkartsalar hem katılımı bir iki puan artırır, hem İhsanoğlu’nu sağa yani oyların olduğu yere iter hem de kendi sandık potansiyellerini görmüş olurlardı.
Çatı aday formülünün tutmamasının tali ve birinciyle ilintili bir diğer nedeni ise MHP tabanının umulduğu seviyede İhsanoğlu’na sahip çıkmamasıdır. Seçim sonuçlarına baktığımızda İhsanoğlu’nun CHP+MHP potansiyelinden en fazla oy kaybettiği iller MHP’nin güçlü olduğu iller olarak karşımıza çıkmaktadır. Çoğu İç Anadolu ve Doğu’da yer alan aralarında Aksaray ve Afyon’un da yer aldığı bu illerde İhsanoğlu MHP tabanından oy alamamış ve bu yerlerde Erdoğan oylarını ciddi olarak artırmıştır. Mehmet Akif’in manevi oğlu, Yozgat gibi milliyetçilerin kalesi olan bir coğrafyanın çocuğu olarak lanse edilen İhsanoğlu milliyetçi camia tarafından yalnız bırakılmıştır. Bu sonuçta yukarıda anlattığım İhsanoğlu’nun CHP'lileştirilmesinin elbette ciddi bir payı vardır. İhsanoğlu’nu yeterince ‘bizden’ bulmayan hatta onu gereğinden fazla ‘CHP'li’ bulan MHP tabanı, özellikle İç Anadolu’da, ciddi bir şekilde Erdoğan’a yönelmiş gözükmektedir. Bu sonuçlar aynı zamanda MHP’nin bir parti olarak kendi tabanına söz geçirmekte ne kadar zorlandığını da bir kere daha gözler önüne sermiştir. Sınırlı zamanı ve kaynağı olan İhsanoğlu kampanyası da ilk birkaç haftayı ulusalcı kanadın taleplerini karşılayarak geçirdiği için kalan zamanında milliyetçi camiaya ulaşacak enerji ve zamandan yoksun kaldı.
Özetle, CHP’nin ulusalcı kanadı bu cumhurbaşkanlığı seçiminin temel belirleyicilerinden biri olmuştur. CHP'nin son dönemde attığı diğer adımlarda, örneğin Kürt sorunun çözümüne yönelik adımlarda olduğu gibi, dindar kesime açılım hamlesi de ulusalcılar tarafından etkisiz hale getirilmiştir. Kurultaya giden CHP’nin bu gerçeği hesaba katarak bir karar vermesi gerekmektedir. Çünkü her yeni adımı kamuoyu önünde geri alan bir parti mesaj disiplinin elzem olduğu bu çağda politik hiç bir başarıya imza atamaz.
Paylaş