Paylaş
İLGİLİ BABALIK DEMEK, BAKIM, KONTROL, YAKINLIK KURMAK DEMEK!
Araştırma pozitif babalık özelliklerini ‘ilgili babalık’ olarak tamınlıyor ve bunu da üç boyut altında değerlendiriyor: bakım, kontrol ve yakınlık. Babanın çocuk bakımından sorumlu olduğu davranışlara bakım; çocuğun yaşına ve gelişim düzeyine uygun olarak kural ve sınır oluşturmasına kontrol; çocukla karşılıklı ve yakın bağ kurmasına da yakınlık davranışı deniyor. Şimdi bu üç çerçevede bakalım durumumuz nedir.
BABALAR KENDİLERİNİ ÇOCUKLARININ BAKIMINDAN SORUMLU GÖRMÜYOR!
Araştırmaya katılan babaların yüzde 90’dan fazlası anneyi bakımdan sorumlu kişi olarak görüyor. Babaların yarısı çocuğunu hiç tuvalete götürmemiş. En temel ihtiyaç bu! Tahmin edeceğiniz gibi babaların üçte biri çocuğuun altını hiç değiştirmemiş. Benzer şekilde üç babadan biri çocuğunun tırnağını hiç kesmemiş! Anlaşılan bu işlerin tamamı annelere ipotek edilmiş durumda.
YASAKLAMA BABAYLA BAŞLIYOR!
Araştırmada 4-10 yaş arasında çocuğu olan katılımcı babaların en sık uyguladığı cezalandırma yöntemi ise “yasaklama”. Babaların “sık sık” ve “her zaman” yasak uygulama oranı %33. Ancak sözel şiddet oranı da hiç azımsanacak boyutta değil ve yasaklamadan sonra en sık başvurulan kontrol yöntemi. Herşeye ragmen maalesef fiziksel şiddet içeren cezalar az da olsa bir grup için temel kontrol mekanizması. Neredeyse her 10 babadan biri çocuğunu kontrol etmek için fiziksel şiddete başvuruyor. Bu oran azımsanmayacak bir oran…
BABALAR ÇOCUKLARINA YAKIN HİSSEDİYOR KENDİNİ AMA
Babalar genel olarak kendilerini çocuklarına çok yakın hissediyor. Ancak bu yakınlığın davranışsal göstergelerine baktığımızda karşımıza çıkan manzara aşağıdaki o kadar iç açıcı değil. Dilerseniz aşağıdaki verilere beraber bakalım.
Gördüğünüz gibi Türkiye’deki babalar evde en çok çocuklarıyla televizyon izleyerek vakit geçiriyor. Bu oran genelde %78,5 ama 4-10 yaş çocuklar için bu oran %86’ya ulaşıyor. Çocuğuyla birlikte kurmaca oyunlar oynayan babaların oranı ise yalnızca %43. Araştırma verileri içinde beni en çok kaygılandıran sonuçlardan biri ise babaların yalnızca yarısının çocuğuna masal ya da hikaye anlatıyor olması. Çocuğu ile birlikte kitap okuyanların oranı ise yüzde 39. Zaten araştırmadaki bir diğer veri de kitap meselesini ortaya koyuyor: Çocuğuna “hiçbir zaman” ya da “nadiren” kitap okuyanların oranı ise %46. Hal böyle olunca da ortaya televizyon bağımlısı, hikayesiz, hayalsiz bir çocukluk riski çıkıyor çok geniş bir kesim için…
ASIL SORUN BABALARIN 0-3 YAŞ ARASINDA ORTADAN KAYBOLMASI!
Bu araştırmada benim en çok şaşırdığım veri: 0-3 yaş arasında babaların çocuklarının hayatında diğer yaşlara göre çok daha az etkin olması. Şaşırdım çünkü çocuk gelişiminin en hızlı olduğu, ebeveyn etkisinin en kalıcı olduğu bu dönemde, babalar resimde yok! Veriler aşağıdaki grafikte.
Grafikte de gördüğünüz gibi babaların %51’i 0-3 yaş grubu çocuklarıyla sohbet ederken, bu oran 4-10 yaş grubu çocuklarında %86’dır. Benzer şekilde, 0-3 yaş grubundaki çocuklarıyla kitap okuma oranı %23 iken, 4-10 yaş grubunda %48’dir. Oyun için harcanan zamanlar da çok çok düşük. Oysa bu oranlar tam tersi olmalı. Yani bir baba eğer çocuğuyla vakit geçirmek istiyor, onunla sağlıklı bir bağ kurmak istiyorsa buna doğumla birlikte başlamalı. Ve evet bir tercih sözkonusu ise en çok 0-3 yaş arasında çocuğuyla ilgilenmeli. Ona okumalı, ona masallar anlatmalı, onunla oynamalı. Daha evvel defalarca yazdığım gibi beyin gelişiminin en hızlı olduğu 0-3 yaş arasında kurulan sağlıklı bağ, bir ebeveynin çocuğuna yapacağı en kıymetli yatırım.
Konu muhim, rapor da öyle. O nedenle en iyisi siz raporu şuradan indirin ve tamamını okuyun. Çocuklarımızın gelişimi için en önemli kişi bizsiz. Anneler kadar babalar. Evet #ilkişbabalık
Paylaş