Tercih yapacak genç arkadaşa mektubum var: Rahat ol

TERCİH zamanı geldi.

Haberin Devamı

Her sene olduğu gibi bu sene de tercih yapan genç arkadaşlara bir mektup yazdım. Elden ele... Son söyleyeceğimi başta söyleyeyim: Öncelikle rahat ol! Biliyorum bu aralar herkes tepene üşüşüyor, sana bu tercihin ne kadar kritik bir tercih olduğunu anlatıyor. Bence hepsi yanılıyor. Bu tercih hayati bir seçim değil. Çünkü hayat çoktan seçmeli bir sınav değil! Verdiğimiz kararların hangisinin doğru hangisinin yanlış olduğu yıllar sonra değişebiliyor. Bu tercih sizin geleceğinize dair verdiğiniz son karar da değil. İleriki yıllarda daha pek çok tercih yapacaksınız. O tercihler içinde bugün yaptığınız tercihin yeri giderek azalacak. Ayrıca bu karar geri dönülmeyecek bir karar değil. O nedenle benim size bu tercih dönemindeki ilk tavsiyem çok basit: Rahat olun!

Haberin Devamı

PUANA DEĞİL AYNAYA BAKIN!

Açık yazayım: Tercih yaparken taban puanlarına, sıralamalara bakmayın. Bütün bu veriler geçen sene sınava girenlerin belirlediği bir referans noktası. Başkalarının tercihleri yani. Yıllardır taban puanda zirvede olan öyle bölümler var ki eski halinden hemen her şeyi kaybetmiş, hocalar gitmiş, okul geriye gitmiş ama sıra hep aynı yerde kalmış... Konumuz bu değil ama diyeceğim şu: Sadece taban puan ya da sıralama ile tercihlerinizi belirliyorsanız geçmişte takılı kalmış bir pusulayla yönünüzü arıyorsunuz demektir. Bu sıralamaları bir kenara bırakın ve aynaya bakın. Tutkunuz nedir? Hayattan en büyük beklentiniz nedir? Ya hayalleriniz?

ZAMANI UNUTTUĞUN UĞRAŞ NEDİR?

Sevgili kardeşim, biliyorum hayal, tutku, beklenti falan soyut kavramlar. Aynaya bak deyince belki ne demek istediğim çok açık değil. O nedenle biraz daha somut olarak şu basit soruya yanıt vermeni isterim: Yaparken saate hiç bakmadığın, yemek yemeyi, nerede olduğunu unuttuğun şey nedir? Nedir ayağını yerden kesen uğraş? Bu soruya bulduğunuz yanıt her ne ise o alanda bir tercih yapın. Etrafınızda o alanda aç kalırsınız diyenlere de pek kulak asmayın. Çünkü bu çağda artık yaptığınız işin ne olduğu önemli değil. Yaptığınız işte zirveye çıkıp çıkmadığınız önemli. Zirveye çıkmanın formülü de yukarıdaki soruda saklı. İşine tutkuyla bağlı olmayanın zirveye çıktığı görülmedi zira... Unutmayın ki sıradan bir tıp doktoru olacağınıza mesleğine tutkuyla bağlı bir hemşire olmak hem sizi daha çok mutlu edecek hem de size daha iyi bir gelecek sunacak. Sıradan bir gıda mühendisi olacağınıza, işine tutkuyla bağlı bir şef olun. Hem daha başarılı hem de daha zengin olursunuz.

Haberin Devamı

MESLEK DEĞİL DİSİPLİNİ SEÇİN!

Eskiden, ebeveynleriniz tercih yaptığı zamanlarda üniversite tercihi demek meslek tercihi demekti. Artık böyle bir dünya yok. Doktor, mühendis ya da öğretmen olarak mezun olanların bir ömür bu mesleği yaptığı devir bitti. Çünkü hem bireylerin beklentileri hem de meslekler hızla değişiyor. Hesap şu ki sizin kuşak en az üç, belki daha çok kariyer değiştirecek! Pek çoğunuz mezun olduğunuz işi yapmayacaksınız. Muhtemelen mezun olduğunuzda şu an size tercih olarak sunulan mesleklerin tamamen dışında bir iş yapacaksınız. Açın bugün bir iş ilanları sayfasını inceleyin. Aranan elemanların çoğu üniversite tercih rehberinde olmayan ‘mesleklerden’ oluşuyor. O nedenle tercih yaparken mesleği değil, okuyacağınız disiplini seçin. Bu ne demek diye merak ediyorsanız, bir örnekle açayım: Özel bir gerekçeniz yoksa, işletme yerine ekonomiyi seçin. İlki meslek, ikincisi disiplin!

Haberin Devamı

BÖLÜM DEĞİL ÜNİVERSİTE SEÇİN!

Bunu yıllardır söylüyorum: Tek başına bölümde alınan eğitimle üniversiteli olunmuyor. Üniversite dediğiniz kavram, bir ekosistem. Bölüm elbette önemli ama bölümden daha önemli olan şey o bölümün bulunduğu kampus ortamı. Kimlerle oturup kalkacaksınız? Hangi sosyal çevreye dahil olacaksınız? Sosyal sermayeden söz ediyorum. Üniversitenin bu çağda size kazandıracağı en önemli kazanım bu: İlişkiler ağı! Harvard’a gidenler, orada alacağı dersler kadar orada edineceği arkadaşlar için de onca parayı veriyor. O nedenle tercihinizi yaparken bölümden çok üniversiteye odaklanın. Sıradan bir üniversitenin iyi bir bölümündense, iyi bir üniversitenin sıradan bir bölümünü tercih edin.

Haberin Devamı

GLOBAL DÜŞÜNÜN!

Son olarak, dünya artık küçük bir köy. Bunu görmek için şöyle bir etrafınıza bakmanız yeterli. O nedenle tercihinizi yaparken size Türkiye sınırlarını aşan bir eğitim olanağı sunan üniversiteyi seçin. Bunun artık pek çok yolu var. Erasmus, yurtdışında yaz okulları ve öğrenci değişim programları var. Tercih yaptığınız üniversitenin bu seçenekleri size sunup sunmadığına bakmanızda yarar var. Eğer üniversitede geçen yıllarınızın tamamını tek bir kampusta, tek bir şehirde, tek bir ülkede geçiriyorsanız bilin ki iyi bir eğitim almıyorsunuz. Dört yılı tek bir şehirde geçirmek, üniversite eğitiminde yapacağınız en büyük hata olacaktır.

Haberin Devamı

Sevgili kardeşim, insan hikâyesiyle var olur. Senin hikâyeni de en iyi sen yazarsın. Bu tercih sadece bir başlangıç... İleride çok daha önemli tercihler yapacaksın. Rahat ol. Mevlânâ’nın dediği gibi; “Yola çık, yol görünür...”

 

NEYİN NEREYE VARACAĞINA AN DEĞİL ZAMAN KARAR VERİYOR!

BU hafta Jacobs Sosyal Girişimcilik Ödülü’nü aldığım açıklanınca biraz geriye gittim.... 90’larda ODTÜ’den dereceyle mezun olmuştum ama Türkiye’de taşra üniversiteleri dahil hiçbir yerde asistan olamadım. Saçma sapan sınavlarda elendim. Yurtdışına o yüzden çıktım... Yıllar sonra doktorayı alıp Amerika’da akademiye girince 11 Eylül saldırılarının ardından yükselen İslamofobinin Müslüman göçmen çocukları nasıl etkilediğini araştırmaya karar verdim. O zamanki hocam ‘Bu işlere girme yükselemezsin!’ demişti... İnat edip ‘Müslüman Amerikalı Gençler’ diye bir kitap yazdım... Şimdi bizim alanda en önemli ödülü kabul edilen Jacobs Sosyal Girişimcilik Ödülü... Bir onur... Yani neyin nereye varacağına an değil zaman karar veriyor... Enseyi karartmayın!

 

Yazarın Tüm Yazıları