Paylaş
Beyin gelişimini desteklemek için bundan daha önemli bir şey yok demiştim. Hafta boyunca sosyal medya hesaplarıma sorular yağdı: Tamam hocam okuyalım, ama ne okuyalım ve nasıl okuyalım? Ben de bunun üzerine konunun uzmanı dostların da yardımını alarak minik bir ‘Okulöncesi dönemde kitap okuma kılavuzu’ hazırladım.
NE OKUMALI?
Oğlum doğduğunda günlerce Türkçe kitap aramıştım. Bulduğum kitaplar ya gelişimsel olarak yeni doğanlar için uygun değildi ya da yabancı dilde yazılan bir kitabın çevirisiydi. Ne hayvanları bizim hayvanlara, ne evleri bizim evlere benzeyen çocuk kitaplarını gören eşim itiraz etmişti. Bizim hikâyelerle, bizi anlatan kitapların kıtlığını görünce oturup eşimle bir de kitap yazmıştık kendi çocuğumuz için. (Bu kitaplar daha sonra basıldı, Arapça çevirisi de ücretsiz olarak Suriyeli mülteci çocuklara dağıtıldı!) Bu anlattıklarım 10-15 yıl evveldi. Arada geçen yıllarda çocuk kitaplarına talep arttı. Artık okulöncesi dönem için Türkçe bir kitaplık oluşmuş durumda. O nedenle artık kitap var mı yok mu sorusunun yerini hangi kitabı tercih etmeli sorusu aldı.
İLK KİTABIN SIRRI!
Çocuğunuza kitap seçerken ilk bakmanız gereken kriter, çocuğun yaşı ve gelişim seviyesine uygunluk. Örneğin 0-36 ay arası dönem için seçilen kitaplarda görsellik ön planda, yazı çok arka plandadır. Ancak 36-66 ay arası dönem için durum tersine döner. Bu çağda görselliğin yerini yazı, yani hikâye alır. O nedenle ilk yıllardaki kitaplarda neredeyse hiç yazı olmaması lazım. İlk 6 ay için seçilen kitap kalın kartondan olmalı. O kitabın eninde sonunda çocuğun ağzına gideceğini unutmayın... Bırakın kitapla haşır neşir olsun çocuğunuz. İlk kitapların siyah-beyaz olması da gelişimsel olarak uygun, zira renk algısı henüz tam oturmuş olmuyor yeni doğanlarda. Özellikle ilk bebek kitaplarının ses çıkaran (elektronik değil) kumaş ya da naylon materyalden olmasına özen göstermeli. Yeri gelmişken elektronik kitapların, düğmeye basınca ses çıkaran pilli kitapların özellikle bu evrede yarardan çok zararı olacağını ifade etmeliyim.
SORU SORDURAN KİTAP İYİDİR!
Aylar ilerledikçe çocuğun gelişim seviyesi ve bebeğin odaklanma kapasitesine göre yeni kitaplara geçilmesi gerekiyor. Ama bu durumda da bir paragraf değil birkaç cümleyi geçmeyen metinler olmalı her sayfada. Çocuk, bir sayfaya baktığında yazıdan çok görsel ve boşluk görmeli. İyi bir okulöncesi kitabı çocukla sizin aranızda sorular üzerinden bir muhabbet başlatmalı. Eğer tek bir soru sormadan kitabı bitirdiyseniz bilin ki elinizdeki kitap özellikle ilk üç yıl için ideal bir kitap değil. Çünkü bu çağda kitap, sizi çocuğunuzla buluşturan bir araç olmaktan öte bir şey değil. O araç üzerinden çocuğunuza olan sevginizi ifade ediyorsunuz. Bu duygusal alışverişe hitap eden her kitap iyidir.
ÇOCUĞUN AYAĞINI YERDEN KESEN KİTAP İYİDİR!
Çocuk 3 yaşını geçtikten sonra hikâyeleştirme daha çok önem kazanıyor. Masallar, bir sayfadan ötekine devam eden anlatılar bu dönemler için ideal. Bu anlamda iyi bir hikâye, yani akışı olan, çocuğun hayal dünyasını bir yerden alıp başka bir yere götüren hikâyeler tercih edilmeli. Bu da şu demek: İyi bir kitap çocuğun ayağını yerden kesmeli. Türkçe kitaplar içinde bu döneme dair çok güzel örnekler var. Buket Uzuner, Ahmet Ümit, Ahmet Büke gibi usta yazarların bu çağ çocuklar için yazdığı harika kitaplar var. 0-36 ay kitaplığında gördüğümüz kıtlık 3-6 yaş döneminde yok. Fakat bu dönem kitaplarının bir kısmı ciddi manada sorunlu. Evet, 3-4 yaşındaki çocuğa hayatın bütün derslerini bir çırpıda vermek isteyen kitaplardan söz ediyorum.
DERS VEREN KİTAP İYİ DEĞİLDİR!
Çocuklara kitap seçerken ders verme hastalığından kurtulmamız gerekiyor. Maalesef bizdeki kitapların temel sıkıntısı bu. Genelde kitaplardaki konu ve olaylar hikâyenin sonunda mesaj ve ders ile bitiyor. Oysa bu dönemde okumanın amacı bir şey öğrenmek değil, keyifli vakit geçirerek kelime hazinesini genişletmektir. Merak etmeyin, çocuğunuz öğrenmesi gereken ‘dersleri’ yeri ve zamanı geldiğinde zaten öğrenecek. Birkaç yıl sonra kendi kitabını kendisi seçecek zaten ama oraya gelmesi için önce kitabı sevmesi lazım. Sizin okulöncesi yaşlarda çocuğunuza yapacağınız en kalıcı ‘ders’ onlarla birlikte kitaplar üzerinden keyifli vakit geçirmek. Hayat boyu sürecek bir ilişkiye sağlam bir duygusal temel kurmaktır. Sonu mesaj kaygısı ile biten kitapların bir diğer sorunu da çocukta tekrar okuma arzusunu yok etmeleri. Oysa bu yaş çocuklarına okunan hikâyenin sonu açık uçlu olmalı, çocukta kendi fikrini yürütebileceği bir bitiş hissi yaratmalı. Yani hikâye, sonuç değil, hayal odaklı olmalı.
OKURKEN KİTABA DEĞİL, ÇOCUĞA BAKIN
ÇOCUKLARA kitap okumanın da etkili ve etkisiz yolları var. Hatta bu işi abartıp kaş yaparken göz çıkarma yolları bile var. O nedenle sadece kendi bildiklerimle yetinmedim. Gidip bu işin uzmanlarından biri olan Dr. Gigliana Melzi’yi buldum. Ömrünü bu işe adamış, dil gelişiminde uzman biri. Gigliana’nın ilk söylediği şey şu: Okumak duygusal bir uğraştır! Yeni doğan biri ne okuduğunuzu da ne söylediğinizi de tam anlamıyor ama duygusal olarak bir bağın farkında. Kitap okuma uğraşı da bu duygusal bağı kurmanın araçlarından biri olduğu ölçüde anlamlı. Okumayı okumak için yapıyorsanız ve çocuktan çok kitaba bakıyorsanız, orada yanlış bir şey var demektir. Uzmanlar bebeklere kitap okurken diyaloğa dayalı okumayı öneriyor. Bu da kısaca muhabbetle, sesle, bir ritimle okumak demek. Kitap okurken kitaba değil, çocuğa bakmayı şart koşan bir yöntem bu. Zaten içinde çok az yazı olan kitaplardan söz ediyoruz. Yazı yok ama her sayfada bolca diyalog var. Bu diyaloglar kimi zaman sayfadaki bir görsel üzerinden çıkarılan ilginç seslerle başlar, kimi zaman da bir ritimle. Çocuğun yaşı ilerledikçe bu sorular hikâyenin akışına yönelik sorulara dönüşür. Amaç, her durumda çocukla bir alışveriş içinde olmak, kuru kuru kitap okumak değil yani.
KAÇ DAKİKA OKUMALI?
Özellikle yeni doğan bir çocukla, kitap üzerinden kurulan diyalog çok kısa tutulmalı. İlk aylarda bu birkaç dakikayla sınırlı olur zaten. İlk yılın sonunda 5, olmadı 10 dakikalık bir okuma etkinliğinden söz ediyoruz. Çocuk büyüdükçe zaten sizi yönlendirir; okumak istiyorsa bir süre sonra kitabı o işaret eder. Çocuklarla ilgili her şeyde olduğu gibi burada da kural, çocukların ilgi odağının birbirinden çok farklı olduğu gerçeğidir. Kimi çocuk 15 dakikaya kadar dikkatini toparlarken kimi çocuk 5. dakikada sıkılabilir. Yani bu anlamda da her çocuk özeldir ve buna göre hareket etmek gerekir.
Paylaş