Bu çocukları ihmalin faturası çok ağır olacak!

Suriyelilerin yüzde 60’ı okulda değil!

Milli Eğitim Bakanı tarafından yapılan açıklamaya göre Türkiye genelinde kayıtlı okul çağındaki Suriyeli çocuk sayısı 756 bin 808. Demek okul çağında olmayan ama 0-18 yaş arasında bir bu kadar çocuk daha var ki bu rakamın önemli bir kısmı okul öncesi çağda.

Okul çağındaki 756 bine dönersek, bakanlık verisine göre bu çocukların yalnızca yüzde 10’u devlet okullarında eğitim alıyor. Yüzde 30’u ise geçici eğitim merkezlerinde belli bir örgün eğitim alıyor. Peki geriye kalan yüzde 60? Onlar nerede? Hangi geleceğe, nasıl hazırlanıyor?

Yarım milyon okul yüzü görmemiş ve büyük travmalar yaşamış çocuk!

Resmi rakamlara göre okul çağında olup da hiçbir okula gitmeyen yaklaşık yarım milyon Suriyeli çocuktan söz ediyoruz. Bu rakamların hepsinin tahmin edilen en alt rakamlar olduğunu söylemeye gerek yok.  

Peki “Nerede bu çocuklar?” derseniz aslında sorunun yanıtını biliyoruz. Türkiye’de yaşayan her 3 Suriyeliden 2’si şu aşağıdaki 5 ilde yaşıyor. 31 Mart 2016 tarihi resmi veriye göre en fazla Suriyeli yaşayan 5 ilimiz şunlar:

1. Şanlıurfa: 401 bin 68 kişi
2. İstanbul: 394 bin 556 kişi
3. Hatay: 386 bin 77 kişi
4. Gaziantep: 325 bin 140 kişi
5. Adana: 150 bin 108 kişi

Urfa’yı çözen Türkiye’yi çözer!

Urfa’daki demografik değişimi anlamak için birkaç rakam vereyim: Malum Türkiye’de doğurganlık oranında zirvede. Yani kadın başına en fazla çocuk doğumu gerçekleşen ilimiz. Buna rağmen Urfa’da geçen sene gerçekleşen doğumların yüzde 13’ü Suriyeli! Sadece geçen sene Urfa’da 8500 Suriyeli bebek doğarak Türkiye vatandaşı oldu. Urfa’nın başka bir özelliği de ortalama sınıf mevcudu bakımından Türkiye’nin en kalabalık sınıflarına sahip olması. O nedenle Urfa’da eğitim sorununu çözen Türkiye’yi çözer.

Ne yapmalı?

Savaşın bütün acılarını yaşamış, yerini yurdunu kaybetmiş, ciddi fiziksel ve ruhsal travmalar yaşamış bu çocuklara daha iyi bir gelecek olanağı sunmanın ilk adımı onları örgün eğitime almak olacak. O nedenle Türkiye acil olarak Suriyeli mülteci çocukların eğitimine yaratıcı çözümler bulmak zorunda. Başta yukarıdaki 5 il olmak üzere bir an evvel yeni çözümleri devreye sokmalıyız. Teknolojik yenilikleri, Bulut Okul’dan, okul öncesi eğitime, Arapça eğitimden okula gelmeyi özendiren para transferine kadar her tür seçeneğin dahil olduğu bir çözüm paketini devreye sokmak zorundayız.

Bu sorun bir tek bizim başımıza gelmedi!

Mülteciler dünyada sadece bizim sorunumuz değil. 60 milyondan fazla mülteci var şu an dünyada. Bu soruna daha iyi ve daha kötü çözümler bulan ülkeler var. Onların tecrübesinden yararlanmak zorundayız. Tek başımıza, tek bir kişinin ya da tek bir uzmanlığın altından kalkacağı bir sorun değil bu. Norveç’te bizzat benim yürüttüğüm refakatsiz küçük mülteciler projesinden biliyorum bunu. Bu mülteci çocuklar çok ağır tavmalar yaşayan, savaşta ailesi dahil herkesi, herşeyi yitiren ve öyle olduğu için Birleşmiş Milletler tarafından özel statüyle korunan çocuklar. Ancak onca travmaya rağmen bu çocuklar gerekli ilgi ve destek ile normal bir yetişkin gibi uzun vadede topluma faydalı bir birey olabiliyor. Bizim Norveç’teki araştırmalarımız bunu gösteriyor.

Hiç bir şey yapmamanın faturası çok ağır!

Türkiye olarak başta okul çağındaki çocuklara iyi bir eğitim fırsatı vermez isek ne olur derseniz size yanı başımızdaki 3 coğrafyaya bakın derim: Afganistan, Afrika ve Ortadoğu. Herbirinde gelecekten umudunu kesmiş ve kendi başlarının çaresine bakmaya zorlanmış mültecilerin uzun vadede yaşadıkları topluma ödettikleri ağır faturayı göreceksiniz. Taliban’dan Boko Haram’a terörist örgütler için bu çocuklar en kolay ulaşacakları hedef.

Yanı başımızda IŞİD, fuhuş çeteleri ve her tür organize suç örgütü kol gezerken bizim Suriyeli kardeşlerimize kendi başlarına, okulsuz ve geleceksiz bırakma lüksümüz yok.