Paylaş
WhatsAPP’ı kullandığım için kıymetini biliyorum. Akıllı telefonu olan herkese bireysel ya da grup halinde yazılı, sesli ve görüntülü mesaj göndermenin en kolay ve ücretsiz yolu. Reklam yok, kurulumu çocuk oyuncağı ve bireysel kadar grup iletişimi için de ideal bir uygulama. Öyle olduğu için de 2009’da kurulmuş yani beş yılını henüz doldurmamış bu uygulama yakında 1 milyar kullanıcıya ulaşacak. Zaten Facebook da bu potansiyeli gördüğü için kendisine ileride rakip olabilecek bu uygulamayı yüklü bir bedelle bünyesine katmakta tereddüt etmemiş.
Peki bu kadar büyük bir değeri yaratan WhatsAPP’ta kaç kişi çalışıyor? Duymadıysanız yazayım, 53! Peki nasıl oluyor da 53 kişinin kurduğu bir şirket Cumhuriyet tarihimiz boyunca kurduğumuz, devlet himayesiyle koruduğumuz ve her biri uzunca bir süre tekel olarak el üstünde tutulmuş dev şirketlerimizden daha kıymetli oluyor? On binlerce çalışanı, binlerce gayrimenkulü, uçağı gemisiyle toplayıp satsanız bu şirketler bir basit uygulama etmiyor piyasada. Bu hesapta sizce de bir gariplik yok mu? Ya da tersinden soralım, eğer bu hesap doğruysa biz neden bu yeni piyasada top koşturmuyoruz. Evet soru basit: Bizden bir WhatsAPP çıkar mı?
Bu soruyu geçen hafta dünyanın pek çok noktasında start-up hızlandırma merkezleri (evet böyle bir sektör var!) kuran bir girişim gurusuna sordum. Şartlı bir yanıt aldım: İyi bir ekosistem ve yaratıcılığa dayalı bir eğitim sistemiyle bir değil onlarca WhatsAPP çıkartmak mümkün! Doğrusu bu yanıtı beklemiyordum zira girişim işine kafa yoranlar genelde başarıyı açıklarken bireye vurgu yapar. Dahi bir girişimci çıkar kimsenin aklına gelmeyeni yaparak garajdan milyarder olur. Bu hikayelerde ne eğitimin rolünden ne de ekosistemden pek söz edilmez. Gates’in hikayesinin bu bağlamdan nasıl koparildığını başka bir yazımda anlatmıştım. Madem inovasyonu ve yaratıcılığı destekleyen bir ekosisteme sahip olmadan işimiz mucizelere kalkmış o halde ülkemizdeki duruma bu iki mercekten bakarak bizden bir değil pek çok WhatsAPP nasıl çıkar ona bakalım.
Bilgi ekonomisi, adı üstünde, bilgiye özgürce ulaşılan ve bireylerin özgürce tahayyül edebildiği bir ekosistemde gelişiyor. O halde her iki faktörde nerede olduğumuza tek tek bakalım. Bilgiye ulaşımda, yani basın özgürlüğünde 180 ülke arasında 154'üncü sıradayız. Böyle olunca da inovasyon seviyesinde 142 ülke arasında 68'inci sıradayız. Bir taraftan bilgiye erişimin önüne her türlü engeli koyup diğer taraftan bilgiye dayalı inovasyonda ciddi bir rekabet yakalayabilmek mümkün değil.
Madem yetişkin kuşağımız inovasyonda çuvallamış durumda o halde umut gençlerde. Peki çocuklarımıza bu yeni WhatsAPP ekonomisinde rekabet edebilecekleri becerileri kazandırabiliyor muyuz? Ülke olarak genç nüfusumuzu bu yeni dünyaya acaba gerektiği gibi hazırlayabiliyor muyuz? İşte tam da bu soruya yanıt vermek için OECD tarafından gerçekleştirilen PISA çerçevesinde yeni bir veri var elimizde. Toplam 44 ülkede gerçekleştirilen bu uluslararası değerlendirme sisteminin amacı her bir ülkede 15 yaş gençlerin karmaşık problemleri çözme ve sorunlara yeni yaklaşımlar geliştirme becerisini ölçmek. Uzakdoğu ülkeleri (Singapur, Kore, ve Japonya) bu becerilerde zirvede. Biz ise maalesef OECD ülkeleri arasında sonuncu sıradaki yerimizi Şili ve İsrail ile paylaşıyoruz. Aldığımız puan OECD ortalmasından yaklaşık 50 puan geride (ki bu puan farkı yaklaşık 1.5 yıllık öğrenm eksikliğine denk geliyor).
Bu sonuçlar bizim ülke olarak gençlerimizin yaratıcılık becerileri, yani problem çözme kabiliyetleri bakımından dünyada rekabet edebilecek becerilere sahip olmadığını gösteriyor. Ancak derdim WhatsAPP ekonomisi yani ileri derecede teknolojiye dayalı yeni ekonomide rekabet edebilecek beceriler olduğu için yeni PISA verilerine biraz daha detaylıca baktım. PISA yaratıcılık ve problem çözmeyi altı değişik seviyede ölçüyor. En ileri seviye, yani altıncı seviye bir anlamda yeni ekonomide top koşturacak genleri belirlemek için bir mihenk taşı işlevi görüyor.
PISA yaratıcılık testinde en ileri seviyede yaratıcılığa sahip gençlerimizin oranı yalnızca yüzde 2.2! OECD ortalaması yüzde 11.4 ve Kore’de bu oran yüzde 28! Peki bizimle aynı genel ortalama puana sahip İsrail’de üst seviyedeki gençlerin oranı ne dersiniz? Yüzde 8.8! Yani bizimle aynı ortalama puanı alan İsrail ileri seviye beceriler testinde bizden tam dört kat daha başarılı. Bir başka ifadeyle onlar yeni ekonomide rekabet kriterlerini kavramış durumda.
Bu sonuçlar bizim için alarm olmalı. Modern dünyada bilgiye dayalı yeni bir ekonomi kuruluyor. Bu ekonomide rekabet edebilmek için ileri teknolojiye dayalı sektörlerde çalışacak insanları yetiştirmemiz gerekiyor. Maalesef ne bilgiye erişimde ne de problem çözme becerilerinde durumumuz parlak değil. Bizden bir WhatsAPP çıkması için bilgiye erişimin de eleştirel düşüncenin de ülke ekonomisinin temel sorunu olduğunu kabul etmemiz ve buna göre adım atmamız gerekmektedir. Bunu başardığımız zaman bu topraklardan bir değil onlarca WhatsAPP çıkacağına inancım tam. O vakte kadar inşaata devam!
Paylaş