Yasını tuttuğumuz da acep bizi sever miydi!

NE babamın terk-i hayat ettiği ne de Suudi Kralı’nın öldüğü yaştayım.

Haberin Devamı

Lakin “Uzun Boylu Sevgi İnsanı” öyle buyurduğu için yastayım.
Memleketimizde, Suudi Arabistan Kralı Abdullah Bin Abdülaziz El Suud’un ölümü üzerine bir günlük yas ilan edildi. Kralları ölen Suudi Arabistan’ın bile gerek görmediği “milli matem” için biz mecburi hizmet yapıyoruz.
Şahsen oturduğum yerde boynumu bükmüş duruyorum.
Sırf biri “Hayırdır, niye üzgünsün? Altılı kuponun ilk ayakta mı yattı?” diye sorduğunda “Kralımızı kaybettik, suratımı dökmem bu sebeptendir” diyebilmek için.


* * *


Suudilerin ilan etmediği yası, biz ilan ettik de iyi mi yaptık, orasını bilmem. Onların itikadına göre bidat suçunu işledik. Vahhabiliğin kurucusu Muhammed Bin Abdülvahhab’a göre “melun” olduk.
Hazret zamanında “Bid’at çıkaran melundur ve çıkardığı şey reddedilmelidir” diye buyurmuş.
Suudilerin lafı geçtiğinde ayağa kalkıp, ceketlerinin önünü ilikleyen memleket büyüklerimizin haberi olmayabilir. Yazayım da “bonus” kazanayım dedim.

Haberin Devamı

HER ŞEY O VAHHAB’IN YÜZÜNDEN

Vahhabilik teee atamız İkinci Mahmud zamanının belasıdır. “Uzun Boylu Sevgi İnsanı” durup durup “Benim dedem Sultan Abdülmecid idi, Ak Saray’ı da onun namı yürüsün diye yaptım” diyor ya işte İkinci Mahmud onun babası.
Müminlerin başına icat çıkaran Muhammed Bir Abdülvahhab da o devrin adamı.
“Kuran’da ve sünnette olmayan her şey bidattır” demiş başlamış saydırmaya:
“Peygamberden şefaat dilemek, evliyadan medet ummak da şirk sayıldığından yasak!”
“Ölene mezar, türbe yapmak yasak!”
“Peygamber’in hatırasını yüceltmek, Hırka-ı Şerif ve Sakal-ı Şerif ziyaretleri yapmak, şirk sayılacağından yasak!”
Vahhabiliği icat edenin türettiği yasaklar bitmiyor:
“Mevlit okumak ve dinlemek yasak!”
“Sünnet ya da nafile namazı yasak!”
“Nazar boncuğu takmak, muska takınmak yasak!”
Sevabına cami mi yaptırdın? İçini süslemek, yanına minare dikmek yasak! Minareyi diktin mi işlediğin sevap güme gidiyor. Bidat sayılıyor.
Ne demiş Abdülvahhab Hazretleri? “Bid’at çıkaran melundur ve çıkardığı şey reddedilmelidir.”


* * *

Haberin Devamı


Bu Suudilerin ilk atası Emir Abdülaziz, bunları duymuş dinlemiş. Kendisine çok mantıklı geldiğinden Abdülvahhab’ı himayesine almış. Hatta Mekke, Medine ve Taif’i işgal edip kafasına göre Vahhabi devleti kurmuş.
Bugünkü IŞİD’in devlet kurması gibi.
Büyük dedemiz Sultan Mahmud da o zaman arasının iyi olduğu Mısır Valisi Kavalalı’ya “Şu işi hallet” diye mektup yazmış. Vali de oğlu Tosun Paşa’yı görevlendirmiş.

TOSUN PAŞA, GELDİ GEÇTİ BAŞA

Bu Tosun Paşa’yı sinemada rahmetli Kemal Sunal oynamıştı.
Tosun Paşa, Vahhabilerin tozunu attırıp kutsal şehirleri geri almış. Emir Abdülaziz ile oğullarını da ellerine zinciri vurup İstanbul’a göndermiş. “Öldürmeyip de besleyecek miyiz?” fikrinden giden Sultan Mahmud Han zaten fıtratında gazap olan bir padişah. “Uzun Boylu Sevgi İnsanı”nın öfkesi onun gazabının yanında pul biber gibi kalır. Suudi emiri ile oğullarının kafalarını vurduruvermiş.
O hengâmede yeğenlerinden biri, Tosun Paşa’nın eline geçmeyip kaçmış. Türki El Suud diye bilinecek bu adam Vahhabi devletini yeniden kurmuştu.
Onun oğlu Faysal da İngilizlerle bir olup Osmanlı’yı arkadan vurmuştu.
Emir Faysal’ın askerleri esir Osmanlı askerleri içinden sadece Türk asıllı olanları öldürtüyordu.
“Saklamak için altın yutmuş mu?” diye bakmak için o esirlerin karnını bıçakla yarmak da bu Emir Faysal askerinin işleriydi.
Şimdi torunlarından Abdullah Bin Abdülaziz için “en millisinden” yas tutuyoruz.


* * *

Haberin Devamı


Yasta olduğum için kafamda deli sorular, aklım Riyad’daki cenazede.
Acaba oradaki Suudi prenslerinden kaçı birbirini dirsekle dürtüp “Bizim büyük atamızın kafasını koparan bunun dedesi miydi?” deyip burunlarıyla “Uzun Boylu Sevgi İnsanımızı” göstermiştir?

Yazarın Tüm Yazıları