Paylaş
Yeni cumhurbaşkanının şanına uygun devir teslim töreninin rüzgârını taaa Bodrum’dan hissetmiştim..
Törenin çok güzel olacağını duymasına duymuştuk da bu kadarını tövbe diyeyim, beklemiyorduk..
Tören için İngiltere Kraliyet Ailesi’nin etkinliklerinden, İspanya’nın yeni kralı Philip’in tahta çıkışından ve geleneksel 23 Nisan kutlamalarından esinlenilmişti..
Osmanlı’da yeni padişahın tahta çıkışını müjdeleyen 101 pare top atışı da işin cabasıydı..
Ankara Büro’daki arkadaşlara töreni kimin organize ettiğini sordum.. Benim aklıma gelen Ampul Partisi’nin Ankara İl Başkanlığı’ydı..
“Sevgi insanı liderimiz ile ilgili her türlü organizasyonu bizzat Belediye Başkanı Melih Gökçek hazırlar..” dediler..
Melih Bey’in işi çok sıkı tuttuğu “Seymen kılığına sokulmuş Ankara Kedileri’nin” tören için düşünülmemesinden belliydi..
***
Londra’daki törenlerde, saltanat arabasını Kraliçe’nin özel eğitilmiş hassa süvarileri takip eder..
Atların adımlarını uyum içinde ve aynı anda atmaları, hepsi safkan olan atların tören boyunca başlarının dik tutması hayranlık yaratır.. Özellikle yabancı turistler bu görüntülere deli olurlar..
Belli ki “Ankara’ya o gün gelen yabancı turistleri de biz delirtelim” demişler, Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayını görevlendirmişler..
Beyaz miğferli, mavi üniformalı askerler şık olmasına şıktı ama altlarındaki hayvanların havası bu törene uygun değildi..
KEYİFSİZ BEYGİRLER..
At yarışlarına gidenler bilir.. Yarıştan önce atları padoka çıkarır, yürütürler.. Atların başları hep yere yakındır.. Bu hal, yarış beygirlerinin sakin olduğunu gösterir..
Muhafız Alayı Süvarileri’nin altındaki beygirler de sanki emekli yarış atlarından seçilmişti.. Köşk’ün giriş kapısında yeni cumhurbaşkanını bekliyorlardı ama sadece şeklen..
Aslında yem torbalarının takılmasını mı bekliyorlar, bir an önce haralarına dönmeyi mi bilinmez..
Kimi başını yere kadar eğmiş, taşların arasından baş veren minicik otları yemeye çalışıyor, kimisi uyukluyordu.. Bir kaç tane de huysuz vardı.. Üzerindeki süvarinin onu zor zaptettiği belliydi..
Çünkü yirmi, otuz saniyede bir öne çıkıyor, bir at boyu gittikten sonra bozduğu sıraya geri dönüyordu.. Aynı sıra ihlâlini belki otuz kez tekrarladı.. Seyrede seyrede hayvanın derdini çözdüm..
Bodrum’un sokak köpekleri gibi dönen tekerleklere sinirleniyordu..
Köşke gelen görevlilerin araçları daha doğrusu araçların dönen tekerlekleri yüzünden sinirleri laçka olmuştu..
Bir de beygirlerin aynı sırada, askeri nizama yakışır biçimde, ip gibi dizili durması mümkün değildi.. Yolun iki kenarına dizilen atların tepe kamerasından yarattığı görüntü testere dişi şeklindeydi..
***
Atlı birlikler en çok Avrupa’nın monarşiyi koruyan devletleri için vazgeçilmezler.. Bütün resmi törenlerde kullanılıyor.. Amaç o ülkenin zenginliğini ve saray ihtişamını dışa vurmak olduğundan, kullanılma amaçları elbette görsel..
Adamlar bu işin bir tür gösteri sanatı olduğunu bildiklerinden, ellerindeki atlara çok iyi bakıyorlar.. Onları çok iyi besleyip, sürekli antrenmanla formda tutuyorlar.. Yani onların beygirleri her daim kuvvetli ve zinde..
O beygirlerin eğitimi başka bir fasıl..
Hayvanlar yan yana adım atmayı, adımlarını karıştırmamayı, gerektiğinde ip gibi dizili durmayı, topluca sıra bozmadan geri geri gitmeyi öğreniyorlar.. Üstelik mükemmel öğreniyorlar..
Hiçbir şartta başlarını bizim beygirler gibi yere eğmiyorlar..
ALIŞKANLIKLARI YOK
Bizim tören beygirlerinde hem bu eğitim yok.. Hem de o şuur yok.. Geçtiğimiz birkaç ay içinde atlı tören kıtasını birkaç kez yabancı misafirlerin köşkte karşılanmasında kullanmışlar..
Osmanlı’ya, dolayısı ile saraya özeniyoruz ya! İlla ki atlı kılıçlı törenimiz de olacak.. Yabancı devlet adamlarını karşılama beygirleri, ileride yapılacak cumhurbaşkanının cülus törenine alıştırmak için besbelli fırsat olarak görülmüş..
Lakin bizim beygirlerde “saray nizamı” alışkanlığı ve resmi tören şuuru olmadığından işin suyu çabuk çıkmış..
Bir devlet başkanının karşılama töreni sırasında, beygirlerin kendilerini topluca dışa vuracakları tutmuş.. Biri olayı başlatmış.. Geriden patır patır döktürmüş.. Bu hal diğerlerini de tetiklemiş..
O sırada bando da marşa başlamasın mı?
Nefesli sazlardan “do, re” sesleri çıkarırken, bizim resmi beygirlerden de “zart, zurt” sesleri çıkıyor. Olanlar, Köşk’ün o güzelim yoluna olmuş..
Yabancı misafiri getiren araç kapıda durunca atlar da durmuş.. O sırada beygirlerden birinin işeyeceği tutmuş.. Bunlar işerken maslahatlarını dışarıya salarlar ya! Saldıkları şey de yetişkin adamın kolu kadar..
Bereket versin, gelen konuk merdivende bekleyen cumhurbaşkanına doğru hamle ettiğinden, geride kalan bu manzarayı görmemiş.. Görse belki üzerine alınacak “Bunlar bana gözdağı vermek mi istiyorlar acaba?” diye düşünecek..
***
Köşkün yeni patronu olan “sevgi insanı” devir teslim töreninin TV görüntülerini, bu günlerin tadını çıkarmak için, eminim ki tekrar tekrar seyredecek..
Yine adım gibi eminim ki kafası kendisini köşke gelirken karşılayan bu atlı birliğin perişan haline takılacak..
Törenlerde boyunlarını kırıp, başlarını yere kadar eğin bu “memur psikolojisine girmiş” beygirleri ihtimaldir bir dana görmek istemeyecek..
Bakalım bizim tören tasarımcıları o aman nasıl icatlar çıkaracak?
Paylaş