Paylaş
ANEMİZİN ligini” bu yıl da “Süper Lig” diye yutturmak zor olacak..
Otuz altı yaşında bir Drogba transfer edildiğinde dahi sezona “Kaymakamın kızını gelin etmiş müstahdem evi..” neş’esinde giren futbolumuz bu yıl bilinen sebeplerden pek mahzun..
Sebeplerin birinciye geleni transferde yabancı sayısını eksiltmek..
Futbol Federasyonumuz’un tüpüne birden “Yerli cinsten futbolcuları ıslah edip, kazandırmak..” fikri geldi..
On üç bin lisanslı teknik direktörle bugüne kadar “dişe gelen” beş futbolcu çıkarmamış olan futbolumuzun akil adamları fikrin üzerine atladılar.. Her takımdan TC vatandaşı olmayan birer kellenin daha eksilmesine karar verdiler..
Bu günkü şenlikli manzara ortaya çıktı..
* * *
Yirmi dörder kişilik kadro hesabına vurursan, Süper Lig’imizde 432 futbolcu var.. Her takımın oynayanı, oynamayanı onar yabancısı var.. Bu da yaklaşık 180 eder.. Çıkar bunu 432 sayısından..
Yaklaşık 250 yerli futbolcu.. Yerliden kasıt TC pasaportu taş ıyan futbolcu..
Bunun da minimum iki yüz kadarı Almanya’dan, Belçika’dan, Hollanda’dan, Fransa’dan geliyor..
Geriye kalan kırk, elli futbolcu da yüzde yüz yerli imalat..
Futbola yüz milyonlarca lira akıtan hükümet adamlarının, futbolu yöneten federasyon tayfasının, futbolcuyu eğiten yerli cins antrenörlerin eseri..
Yaklaşık üç milyar liralık bir sektör.. Yerli futbolcunun tanesi altmış milyon liraya geliyor.. İster oynat, ister sat! Parasını faize ver..
İKİ TAKIMLI REKABET..
BİZİM Süper Lig her yıl beş altı takımın iddiasıyla başlar.. Kendini büyük olarak tarif edenlerden ikisi en geç onuncu hafta havlu atar.. Diğer şampiyonluk heveslilerinin de soluğunun yetmeyeceğini herkes bilir..
Meydan sonunda kalır iki takıma..
Onlar da birbirinin gözünü oya oya sezon sonunu getirirler.. Her yıl birinci olan için “Bulunmaz bir öküz idi, boynuzu dokuz idi..” edebiyatı yapılır.. İkinci olan da hakemlerden başlar, federasyondan girip taraflı medyadan çıkar..
Kendi takımlarındaki “istemezleri..” de işin içine katarak herkese giydirir..
Ertesi yıl o şampiyon olur.. Federasyona, hakeme, medyaya “giydirme, kuşatma..” işini öbür büyük(!) devralır.. Bu arada elin emeklileri de gelip paraları çarparlar..
Süperliği, kanun kuvvetindeki kararname ile tescilli ligimizin büyüklerinden Beşiktaş’ın transfer çırpınmalarını izliyorum..
Kafaya bir on numara meselesini takmış, gidiyorlar..
Yönetimin de Beşiktaş medyasının da tespitine göre takım dört dörtlük, bir eksik on numara.. Onu da bulduklarında alemlere fırtına gibi dalacaklar..
İyi de.. Geçen seneden beri kafamıza işleniyor.. Bu takımın bir Oğuzhan’ı vardı, bir Necip’i vardı.. İkisi de yıldız adayıydı.. N’oldu? Bunlara 10 numara giydirildiğinde o forma dikiş yerlerinden atıyor mu?
Haaa! Diyeceksiniz ki bunlar daha genç.. Biri 22, diğeri 24 yaşında.. Daha olmalarına var..
O zaman da şeytanın hukuk danışmanlığını yapıp “Madem öyle, elin 21 yaşındaki Arjantinli futbolcusunun peşinde niye koşuyorsunuz?” diye sorarım.. Biliyorum ki cevap veren çıkmaz..
* * *
Galatasaray daha ağırdan alıyor işleri.. Mübarek takım, transfer yapmıyor da Birleşmiş Milletler teşkilatından Galatasaray hayrına karar çıkartmaya çalışıyor..
Takımında oynayamayan bir Fransız futbolcuya talip olmuş.. Digitürk’ün yalancısıyım.. Oğlanın takımıyla yazışıyorlarmış..
Galatasaray’ın yöntemi budur.. Kendileri Kaf Dağı’nın Hazar Gölü’ne bakan manzaralı yamacında oturup, dünyaya nizam verdiklerinden; herkesi ağızlarının içine bakıyor sanırlar..
Futbolcu mu alacaklar? Önce mektup yazarlar.. Araya devletten maaş alan aracılar sokarlar.. Futbolcuyu birebir ikna etmeye çalışırlar.. En sonunda da o futbolcunun değerinin onda biri kadar para teklif ederler..
DİPLOMATİK TAKIM
Mübarek adamlar, futbolcu transfer etmiyorlar da sanki karşı takım yöneticilerinin sinirlerini test ediyorlar.. Futbolcu gelmez tabii..
Eğer talip oldukları işe yarar biriyse, bunlar birbirlerine “saygılar sunana kadar..” hasımları Fener gelir adamı kapar..
Galatasaray cephesine de “Ama.. Ama.. Bu yaptığınız etik değil ama..” tartışması başlatmak düşer.. Rakibin tüfeği çift tetik, Cimbom’un derdi her daim etik..
Bakmayın kırk yılda bir Drogba gibi birini aldıklarına..
Düşüşteki adamı bulup yılda altı milyon Euro verirsen koşar gelir.. Türkiye’nin kemiksiz net altı milyon Eurosu, İngiliz Premier Ligi’nin vergiyle birlikte hesabına göre on üç milyon Eurosu..
O paraya Prens William’ı bile getirip kadrona katarsın..
Bu cephede tık yok.. Mevlüt için üç aydır yazışmalar devam ediyor.. Mevlüt’un takımı o yazışmaları toplayıp “Galatasaray Mektupları” adıyla bir hatıra kitap basmaya hazırlanıyormuş..
* * *
Bizim buraların takımı da Bodrumspor.. Profesyonel statüde amatör takım.. Interneti hiç kurcalamayın.. Yetmiş tane siteye girseniz dahi Bodrumspor’un hangi ligde oynadığını çıkaramazsınız..
Ben girdim.. Oradan takımın değerinin 400 bin Euro olduğunu öğrendim..
Bodrumspor’un en önemli gelir kaynağı ise garajın az ilerisindeki dondurma büfesi.. Takımın tabelasını içeriye asmışlar..
Sıcaktan bunalan turist oradan dondurma aldıkça (İki top beş lira) paranın bir kısmı takıma kalıyor.. Geçen dondurma yerken, gelip gideni seyrettim.. Nereden bakarsan bak Bodrumspor’un mali durumu Beşiktaş’tan sağlam geldi bana..
* * *
Küçük bir hatırlatma: Spor dışındaki günlük yazılarımı Hürriyet’in dijital gazetesinden okuyabilirsiniz.. Ücretsiz dijital gazete için Sosyal.Hurriyet.Com.Tr’yi tıklamak ve girip yapmak yetiyor..
Paylaş