Paylaş
Aklı erenlerimiz, yani TV haberlerini izleyenlerimiz, gazete okuyup hayatın gidişatını takip edenlerimiz “Paris katliamı” ile “bir tık” sarsıldılarsa, stadyumdaki “ıslıklama” eylemi ile “iki tık” sarsıldılar.
Bu sosyolojik sarsılma görüntülense, altyazısı “Aman diyeyim, n’oluyooo?” olurdu.
* * *
O “ıslıklama” eylemine kadar kimsenin aklına bizim ahalinin bu derece işin içinde olduğu gelmiyordu. IŞİD ile ilişkilendirilen kanlı fotoğraflara üçüncü sayfa haberi gibi bakıyorduk.
Komşu evin hanımı vefat etmiş. Taziyeden dönen Mesut Hoca’nın babası “Oğlum iki evli olsaymışım daha iyiydi” deyivermiş.
Açıklamasını da şöyle yapmış:
“Misal anan, emri hak vaki olup da ölse fazla acıtmaz. Komşunun hanımı ölmüş gibi olur.”
BÖYLE Mİ HAPSETTİNİZ?
“Bir musibet bin nasihat” meselinin yeri bu “ıslıklama” eylemi oldu. IŞİD ile internet üzerinden romans yaşayanları bir kenara bırakıyorum, mesele geri kalan için “komşu evin ölen hanımı” etkisindeydi.
Üç ay içinde Emeviye Camisi’nde kılınacak cuma namazına doksan dokuzluk tespih üzerinden gün sayarken baktık ki beş yıl geçiverdi. Üç-dört Ortadoğu ülkesi ile üç-beş örgütün rol paylaştığı sahne dünya aktörleri ile doluverdi.
Obama’nın “Terörü Irak ve Suriye topraklarına hapsettik, Müslüman olsaydım şükür namazı kılardım” mealindeki mühim nutkunun üzerinden yirmi dört saat geçmeden Paris’te bombalar patladı.
Medya isteksizce “Bunların bizimle ilgisi olabilir mi?” sorusunu tartışırken başka bir şey yaşandı. Katliamın ertesi günü Gaziantep’te gelin alayı gibi süslenmiş bir dizi otomobil yollara çıktı.
Korna çala çala şehri turlamaya başladı. Düğün, sünnet şenliği değildi bu. Vatandaş, son milli maçta Katar gibi mühim bir ülkenin hakkından 2-1 gelmenin coşkusu ile sokaklara dökülmemişti.
Otomobillerin pencerelerinden çıkarılıp, dalgalandıran bayraklara baktık. Bunlar, siyah zemin üzerine Arap harfleri ile “Allah” ve “Muhammed” yazılı IŞİD bayraklarıydı. Ahalimiz Paris katliamını, şehri araç konvoyu ile turlayarak kutluyordu.
* * *
İnanmayan, adamını bulup internete girer. YouTube denen güzellikler âleminde dolaşan görüntüyü bizzat seyreder.
Ömerli Barajı çevresinde toplu namaz eylemi ile varlıklarını duyuranlara “bir çeşit ifade özgürlüğü” niyetiyle bakanlar, istiyorlarsa Gaziantep’teki yerli malı IŞİD eylemine de bahane bulurlar.
Birileri yüzde 49.5’luk seçim sonucunu “referans” sayıp, ötekilere yeni hayat tarzını dikte ediyor. Ve bunlar haber bile olmuyor.
KULAĞIMIZIN DİBİNDE...
Kırk-elli kişilik bir cüppeli, IŞİD sakallı avarenin Galata çevresindeki mekânların önüne akşam vakti gelip “Size içki içirmeyeceğiz” diye naralanmalarını görmezden geldik mesela.
Amerikan kamuoyu araştırma şirketi PEW’in çalışmasına göre Türkiye’de IŞİD’e olumlu bakanlar yüzde 8 oranında. Bu yüzde yetişkin nüfus üzerinden “Ben IŞİD’e bayılıyorum” diyen 3 milyon kişi yapar.
Yüzde 19 da hiç fikir beyan etmeyeni var. Potansiyel müthiş. Pakistan’daki IŞİD sempatisi ise yüzde 9.9 oranında. Yani şeriatçı Pakistan ile aramızda yüzde ikilik fark var. Potansiyele bakın.
* * *
Alın, size bir alamet de Bodrum Yalıkavak’tan.
Sakallı cüppeli on kadar avare türemiş, ezan saatlerinde ortayı çıkıp esnafı namaza zorluyorlar. “Siz kimsiniz?” diye kafa tutan çıktı mı, “Devletten izinliyiz” cevabını veriyorlar.
Bodrum mülki amirlerinin, emniyet paşalarının bundan ne kadar haberi var, bilmiyorum. Bildiğim esnafın endişeli olduğu. Nereden mi biliyorum? Kime denk geldiysem bana “Devletten izinli olabilirler mi?” diye sormalarından.
İstediğin kadar böyle şey olmaz de.
Maçta duydukları o şoke edici ıslık, şimdi kulaklarının dibinde çalıyor.
Paylaş