Paylaş
Amblemi “eşek” olan Demokrat Parti’nin adayları arasında birinci sıradadır.
Bir siyasi parti hangi akla hizmeten kendine “eşek” hayvanını amblem diye seçer. Ahalisini eşek yerine koyduğundan mı? Hayır!
O bizim siyasete mahsus bir şey. Ahalinin yüzüne karşı sen aslansın deriz sonra da “Kusura kalma, elimizde sadece eşek kadrosu var” diye ekleriz.
* * *
Fıkra eskidir. Abdullah Kelle adındaki halk mukallidi tarafından üretilip, Çetin Altan’a gönderilmiştir. O da “Şeytanın Gör Dediği” başlıklı köşesinin içine yerleştirdiği “Taş” başlıklı mini sütuna koymuştur. Anlatalım. Dün toprağa verdiğimiz Çetin Altan ustamızın ruhu şad olsun.
İngiltere Kraliçesi 27 Mayıs ihtilalinden sonra Türkiye’yi ziyaret etmişti. Rivayet odur ki o ziyaretinde bir aslan getirip, dönemin ve ihtilalin lideri Cemal Gürsel’e hediye etmiş. O da aslanı Ankara Hayvanat Bahçesi’ne göndermiş.
ASLAN OLMASINA ASLANIZ DA...
Kraliçe Elizabeth’in hediyesi aslan kendine ayrılmış kafeste ziyaretçileri ile yüzleşedursun, önünde duran muz, portakal, kavun gibi meyveler bir vatandaşın dikkatini çekmiş.
Bir görevli bulup “Aslan et yer, önünde niye sebze-meyve var?” diye sorunca cevabını almış:
“Aslan getirildiğinde hayvanat bahçemizde sadece maymun kadrosu vardı. Biz de kaydını maymun olarak yaptık. O yüzden yiyecek olarak maymun tabldotu çıkarıyoruz.”
Abdullah Kelle’nin hediyesi fıkra şöyle bitiyordu:
“Biz de aslan gibi adamlarız ama kadromuz maymun!”
* * *
“Eşek” ambleminden çıkarılacak mânâları bir kenara bırakıp konumuza devam edelim.
Amerika başkanlık seçiminin bir numaralı adayı gözüken Hillary Clinton’ı önceki gece bir Jimmy Fallon’un The Tonight Show programında izledim.
Jimmy Fallon’un birinci konuğu Hillary Clinton’dı ve yirmi dakikalık program süresini Dakota Johnson adlı yeni türeyen bir aktris ile paylaşıyordu.
SÖYLEYEBİLİRSEN SÖYLE
Hillary Clinton programa çıktı. Sanki dünyanın bir numaralı ülkesinin lider adayı, eski bir başkan karısı değilmiş de sıradan biriymiş gibi konuştu. Ettiği akıllıca lafların arasında güldü, şen kahkahalar attı.
Başkan karısı, yani First Lady iken Beyaz Saray’ın etrafında yürüyüşe çıkmış. Dört-beş kişilik bir turist aileye rastlamış. Ailenin annesi “Bakar mısınız?” diye seslenmiş. “Beyaz Saray önünde bir fotoğrafımızı çeker misiniz?”
First Lady hiç bozuntuya vermeden fotoğraflarını çekmiş, teşekkürünü almış, yürüyüşüne devam etmiş.
Arkasından iki bin polis gelmediği için o turist aile, fotoğraflarını çekenin Hillary Clinton olduğunu anlamamış bile.
Koca bir seçim kampanyası geçiriyoruz, dört partiden, dört liderden eğlenceli bir anekdot çıkmadı bile.
Haaa! Sayın Davutoğlu’nun Hak-İş’te yaptığı konuşma sırasında dilinin sürçmesini hariç tutarsak tabii. Başbakan “Nerede bir zalim varsa onun yanında olacağız” dedi. Dili sürçmese “karşısında olacağız” diyecekti.
Dinleyenler de gülüp geçmedi. En büyük alkışı orada patlattılar.
Seçimden sonra biri çıkıp dinlediğini anlamayanlar için “Halkımız şu mesajı” verdi derse, onu ayrıca konuşuruz.
* * *
Fıkra bu ya! Hükümet Partisi’nin adamları bir evin kapısını çalmışlar. Çıkan aksakallı amcaya AKP’yi kastederek “Biz Allah’ın Kulları Partisi’nden geliyoruz, oyunuzu bize verir misiniz?” diye sormuşlar.
Aksakallı amca boynunu bükmüş.
“Verirdim ama sizden önce Cenab-ı Hak Partisi’nden (CHP) geldiler. Onlara söz verdim!”
Fıkra eğlenceli ama ne yazık ki siyasilerden değil de sosyal medyanın hınzır zekâsından çıkma.
Ekrana çıkanın seyredeni korkutmayıp, kahkaha attırdığı bir seçim kampanyasını dünya gözüyle görebilirsem, demokrasi özlemiyle giden Çetin Altan’a “Bu program senin içindi usta!” diye sesleneceğim.
Paylaş