Paylaş
TAHSİN Usta eski çaydanlıkları ve tencereleri tamir eder.
Ancak bir sanayici kadar işine saygılı olduğundan “reklamın önemini” kavramış. Tutmuş, bir el ilanı bastırmış.
İlandaki fotoğrafta; kendisi ve kalfası yan yana durup poz vermişler. Önlerindeki seyyar satıcı arabasında tamir bekleyen tencereler ve çaydanlıklar var. Tahsin Usta müşteriye yönelik mesajını o fotoğrafın üzerine yazdırmış:
“Tencere ve Çaydanlık Estetik Merkezi”.
(İçeriye Aysel Gürel gibi girilir, Deniz Akkaya gibi çıkılır.)
* * *
Tahsin Usta’nın seçimden önce de sonra da topluma verip vereceği tek mesaj bu. “Bana Aysel Gürel gibi gelir, Deniz Akkaya gibi gidersin” diyor, daha da ileri gitmiyor.
Tahsin Usta namına konuşanlar ise televizyonların programcıları ile konukları. “Ahali adına mesaj üreten” onlar.
İddialarına göre bizim ahali öyle ince mesajlar vermiş ki anlayana sivrisinek saz. Misal Ampul Partisi’ne dönmüş “Seni birinci yaptım ama hükümeti tek başına sana kurdurmam” demiş.
KISMETİNİZ VAR
Sonra Altı Kazık Partisi ile “Kafaları tokuştur” partisine dönmüş. Size bu kadar oy verdim, beni mahcup etmeyin “uzlaşın”. Göreyim sizi aslanlarım, demiş.
Dağdan Gelen Parti’ye de “Oylarım emanettir, hakkını verin” diye parmak sallamış.
Tabii bunları kime söylemiş, ne zaman demiş belli değil. Bilen gören yok. Seçim sandığı kahve fincanı olmuş, içinden çıkan oylar da kahvenin telvesi, o fincana bakıp yorum yapıyorlar.
Sosyal falcılar “Size bir kısmet var” dedikçe, üç partide birden yürekler kıpır kıpır. Ak Saraylı Büyük Usta’nın ince taktikleri sayesinde iktidardan olan Ampul Partisi’nin akil insanları ise susmayı tercih ediyor.
Seçimden sonrası kaç gün geçti. Bugün dördüncü gün oldu galiba. Kim ne derse desin, diğer partiler durmadan konuşurken Ampul Partisi susarak, millete en büyük hizmeti yaptı.
Cumhuriyet gazetesinin manşetten verdiği gibi Türkiye, geçtiğimiz pazar gününden beri kafasını dinliyor. “Eeeey!” sesiyle irkilmiyor.
* * *
Ben yeniden şu “mesaj verme” meselesine döneceğim. Bu mesajı kimler vermiş olabilir deyip kendime sual edindikte aklıma Zülfü Livaneli ile sohbet eden taşralı emminin söyledikleri geliyor. Beyaz sakalını sıvazlayıp, Livaneli’nin yüzüne bakmış bakmış, mesajını vermiş:
“Atatürk bize layikliği getirdi, ne iyi etti. Layik olan camiye, layik olan meyhaneye gider.”
Ben o aksakallı emmiyi, seçim gecesi televizyonda görüp “vereceği mesajı” ağzından dinlemek isterdim.
OYUM GEÇERSİZ
“Milletimiz verdiği mesajları televizyonlara nasıl iletti?” sorusuna cevap ararken bir detayın daha altını çizeyim.Pazar günü sandığa giden seçmenler var ya! Bunların verdiği oyların
1 milyon 326 bin adedi geçersiz sayılmış. Sebep mi?
Pusulayı zarfa koyup, zarfı mühürlemiş. Veya benim parti hangisiydi deyip işin içinden çıkamayınca, hırslarını oy pusulasından almışlar.
“Parmak basma” yönteminin etkisindekiler, mührü avuçlarına vurmuşlar, pusulaya ise parmak basmışlar. Kimbilir daha neler yaptılar.
Velhasıl-ı kelam, 1 milyon 326 bin oy iptal edilmiş. Bu rakam Avrupa Birliği ülkelerinden çoğunun seçmen sayısına yakındır.
Şimdi gelin “kendi oyunu kendi eliyle telef eden” bu 1 milyon 326 bin seçmenin siyasete nasıl bir mesaj verdiğini anlatın.
O siyasiler ki en azından oy atmayı becerebiliyorlar.
Oy vermeyi beceremeyen 1 milyon 326 binlik kitleden gelen mesajı nasıl algıladıklarını sonra tartışırız.
* * *
Aklımın bir yanı bu mesaj meselesinde, öbür yanı da Taksici İbrahim’in kiracısında takılı.
Asgari ücretle çalışan kiracı maddi sıkıntı içinde, su parası çok para yazar diye çamaşır bile yıkamıyor. Taksici İbrahim de bunları “Suyu ben öderim” diye arkalıyor.
Seçimden önceki gece kapı çalınıyor. Bakıyorlar ki “gariban kiracı” kapıya akıl vermeye gelmiş. “Abi” demiş, “biz yine Ampul Partisi’ne verelim. İstikrar bozulmasın.”
Taksici İbrahim bu tavra çok içerlemiş. Beni eve bırakırken “Akşam olsun ona istikrarı göstereceğim” diye söyleniyordu. Mesajı almış yani.
Paylaş