Hem okur hem yazarım! Nerede benim Şamanım?

Vaktiyle “Sosyal budalalığa son şeklini veren şey eğitimdir” gözlemini yapan Pitigrilli’nin hakkını burada vermek gerek.
Cumhuriyetimizin eğitim politikaları var olsun.
Her hükümet değişikliğinde aynı şey yaşanıyor. “Bu düzeni hangi akıllı kurdu?” sorusu ile tetiklenen Eğitim Reformu(!) sil baştan yapılırken, milyonlarca çocuğa o makama bir şekilde gelmiş büyüğümüzün aklı dayatılıyor.
Her eğitim reformu, bir sonraki yöneticiye “Hangi akıllı..” diye başlayan cümleler kurma hakkı veriyor.

* * *

Ne eğitim reformları gördük ama hiçbirinin hayrını görmedik. Yine de büyüklerimize musallat olan “eğitim reformu yapma hevesi” zapt edilemiyor.
“Acemi nalbantın zanaatını fukaranın eşeğinde bellemesi..” gibi bunlar da türettikleri reformları bebelerimiz üzerinde deneye deneye “sosyal budalalığı” hayat biçimi haline getirdiler.
Ortaya “her söylenene inanan” bir insan tipi çıktı.
Ortak özellikleri de şöyle. Ne kadar eğitilirlerse hurafeye o kadar yakınlaşıyorlar.

UFO’YU BEKLERKEN

Takıldıkları moda her dönem değişiyor. Bunları bir ara UFO merakı sarmıştı. Anaları babaları çocuklarını damlardan indiremedi.
“Oğlum in dersini çalış, üniversite sınavına ben mi gireceğim?” diye bağıran analar babalar yırtındıklarıyla kaldı.
Biri ortaya “UFO’ların Nevşehir’de garajı varmış” lafını attı. Yüzlerce üniversiteli Nevşehir’e üşüştü. Kapadokya’nın fark edilmesine sebep olup, oralarda turizmi patlatan da budur.
Bereket Uşak’tan şuurlu bir köylü vatandaşımız çıktı. UFO’sundan inip “Selam dünyalı! Biz dostuz” diyen uzaylının alın çatına yerden aldığı taşı yapıştırdı. O haber gazetelere düştü.
UFO’ların ziyaretini bekleyenler “Uzaylılara rezil olduk, daha da gelmezler” deyip damlardan indiler. Başka heveslerin peşine takıldılar.

* * *

Gökçe Aytulu arkadaşımızın Pazar ekinde yayınlanan “Yeni Şamanlar” haberini atlamadıysanız, son modadan sizin de haberiniz olmuştur.
Haber Pitigrilli’nin “sosyal budalalık” hakkındaki gözlemini haklı çıkaracak renkteydi.
Habere göre eğitimli gençlerimizin yeni merakı “Şamanlık” olacak.
Belki kursuna gidip kendilerini bu işe sertifikalı olarak adayacaklar. Belki de “doktor milletinden hayır görmedik, bir de Şaman’ı deneyelim” deyip devalarını orada arayacaklar.

FAKÜLTESİ ŞART

Bu hizmeti memleketimize taşıyan kişizadenin adı Cenk Sertdemir. Haberden öğreniyoruz ki “Sibirya’da üç buçuk yıl Şamanlık eğitimi” görmüş. Hangi kurumda, onu söylemiyor ama ben gittiği kursu “Şamanlık ve Sağlık Hizmetleri Fakültesi” sandığından eminim. Eğitimini bitirdikten sonra kendine uyan bir de unvan seçmiş. “Altay Kurt Şamanı”
Bakanlık, Sibirya’dan getirdiği diplomaya kesekâğıdı muamelesi yaptığından resmi olarak çalışamıyor, hal böyle olunca ne yapsın Altay Kurt Şamanı? O da dağa çıkmış.
İstanbul yakınlarındaki tepelerde gizlisi saklısı olmayan ayinler düzenliyor. Gökçe’nin izleyip yazdığı son ayini de “Sonbaharı Karşılamak” üzerine.
Sonbahar malumunuz, Kurtalan Ekspresi ile doğudan geliyor. Bizim yerli Şaman ile cemaati onu İstanbul dışında törenle istikbal ediyorlar.
Murat Şaka’nın çektiği fotoğraflara göre “Şekil” tamam. “İçerik” ise biraz şüpheli, çünkü benim bildiğim Şamanlık öyle eğitimle filan hak edilen bir şey değil.

* * *

Eski Orta Asya geleneğinde bilge kişilerce “Şamanlık potansiyeli” görülen çocuklar daha dokuz-on yaşındayken seçiliyor. Usta Şamanların himayesinde gelişmeleri bekleniyor.
O çocuk ilerideki yaşlarda “keramet benzeri” bir marifet gösterdiğinde “Şaman” sıfatını hak ediyor.
Bizde halk âşıklarının “âşıklık badesi içtim, ben de oldum” demesi de Şamanlık geleneğinden devir ritüeldir.
Gidişata biraz daha bakacağız. Baktık ki Şamanlık hevesinden vazgeçilmiyor, bir eğitim reformu daha yapıp imam hatibe alternatif “Şamanlık Meslek Liseleri” açacağız.
Çocuklarımız her türlü güzelliği hak ediyor.