Paylaş
Henüz giremedik ama “kirli sakal” bırakıp kendilerine şekil yapan cemiyet hayatımızın gözde isimleri sayesinde girmiş kadar olduk.
Kafayı nereye çevirsen “kirli sakala güvenip” kendine İtalyan zamparası süsü vermiş hormonlu bir TC erkeğiyle göz göze geliyorsun.
Motor Anadol, kaporta Lombardini, yol kavrayış ise esnaf cipi.
* * *
Yirminci kuruluş yılını kutlayan Polimeks Holding vesile oldu, kolları sıvayıp Londra’dan devasa bir orkestra getirdi.
Gelen Samatya’nın meşhur nefesli sazlar Fanfar’ı değil, İngiliz Kraliyet Filarmoni Orkestrası’ydı. Şefi de dünyaca ünlü Marcello Rota’ydı.
Yetmiş müzisyenle gelen orkestra için İstanbul Filarmoni Korosu’ndan 50 müzisyenlik takviye alındı. Böylece kırkıncı sanat yılı coşkusunu yaşayan Sezen Aksu’yu İngiliz Kraliyet Filarmoni Orkestrası önünde dinleme şansını yakaladık.
MEŞHUUUR İTALYAN ERKEĞİ
Gelen müzisyenler bu kadar yüksek kalite olunca cemiyet hayatımızın klasik Batı müziği eşliğinde büyümüş, serpilmiş seçkinleri ona göre vaziyet aldılar.
Kadınlar şıklığın dibine vurup birbirlerini ayar ederken, erkekler ağır kıyafetlere abandılar.
Giydikleri kıyafetleri taşıyamama konusunda birbirlerinden farkları yoktu. Ortak yönleri ise yüzde doksanının, İtalyan erkeklerine özenip bıraktıkları “kirli sakal” ile dolaşmalarıydı.
Tarifi baştan koyayım. Ortalama bir İtalyan âdemi, evvel ahir, dünyanın en yakışıklı erkek türü olarak tarif edilir.
Arapların Herodot’u olarak bilinen El Mesudi bunu yazdığı “Mûruc Ez-Zeheb” (Altın Bozkırlar) adlı eserinde bin yıl önce dillendirmiştir.
942’de ta Çin’e kadar gidip görüştüğü Hakan ona “Dünyanın en önemli hakanları kimlerdir, bilir misin?” diye sorar ve cevabı yine kendisi; “Bağdat, Çin, Hindistan, Rum ve Türk hakanları” diye verir. Rum dediği Roma İmparatorluğu, onun niye önemli olduğunu tarif ederken de “Güzel erkeklerin yarattığı medeniyet” der.
* * *
Yakışıklılıkları binlerce yıl önceden tescil edilmiş İtalyan erkeği ile rekabete kalkışan yerli cinsten erkeklerimizin hangi akla hizmet ettiği anlaşılamamıştır.
El Mesudi bugün yaşasa eserine “Türk cemiyet hayatının gözü kara yiğitleri” diye ayrı bir başlık açardı.
İtalyan erkeğinin yüzü oval ve kemikli, alın ve çene orantılı. Boy ortalamanın üzerinde, vücutları ise genelde modern tıbbın “müsküler” dediği türden, yani atletik sınıfına giriyor.
HEM PİKNİK HEM DAZLAK
Bizim erkeğimizin ortalama tipi, pikniktik. Gövde göbekli ve kısa, kol ve bacaklar ise ince. Boyun kalın, yüz toparlaktır.
Kirli sakal yuvarlak yüze hiç uymaz. İnat edip bırakıldığında, kıllanan surat “çörekotu fazla kaçmış” ramazan pidesine döner.
Yiğitlerimizin bu dünyevi görüntüsüne “dazlaklığı” da ekleyin. Ortaya çıkan şeklin İtalyan erkeği ile rekabet şansını varın, hesaplayın.
Sezen Aksu’nun konserinde görüldüğü gibi bu “kirli sakal” meraklılarının yaşları ellinin üzerinde, teknik olarak çoktan tohuma kaçmışlar.
Haliyle saç ve sakal da ağarmış. Böyle olunca bıraktıkları kirli sakal, mangalın dibinde kalmış küllere benziyor. Bakanın o suratı silesi geliyor.
Peki, diyeceksiniz, bunlara kimse bir şey söylemiyor mu? Adam parayı bulmuş, küçük dağlara bakıp ben bundan iyisini yaratırım diyor. Ego desen Hindenburg Zeplini gibi şişik. Karısı bile cesaret edip “Bu kirli sakal sana uydu mu yani?” diyemez.
* * *
Karısı ağzını açıp kirli sakalına laf söylese, o da saydırmaya onun botoksundan başlar. Ayrıca değirmenin vanası onun elinin altında. Hangi akıllı kadın böyle bir riski göze alır ki?
Bedensel evrimini henüz tamamlamamış, ansiklopedide bir homosapiens resmi resmi gördüğünde “Aaa! Bu benim İbrahim enişteme benziyor” diyen bir bozkır yiğidine “kirli sakal” üzerinden eleştiri getirmek her babayiğidin harcı değildir.
Benimki mi? Resmen aranmak işte.
Paylaş