Paylaş
Aynı şeyleri birbirimize bıkmadan söyleriz. Hem konuşan hem dinleyen bundan zevk alır. Bu sadece orta zekâlılara nasip olan bir hazdır.
HASBELKADER, kimi kulüp yöneticileri ile aynı masaya oturup, yemek yemişliğimiz var. Bir tarafın kimliğinde ‘kulüp yöneticisi’ yazıyorsa sohbetin ağırlığı da kaçınılmaz olarak futbol oluyor.
Bu sohbetlerin bir kaçında, arkadaş kategorisine giren kulüp yöneticilerine “Bu Gekas’ı almayı düşünür müsünüz?” diye sormuşumdur.
Fahri olarak Gekas’ı pazarlama gayretlerimin hedefi olan yöneticilerden biri dahi bu önermem üzerine “Yahu aslında iyi fikir” demedi.
Tam tersine.. Sanki federasyonun açtığı yüksek kursları(!) bitirip de teknik direktörlüğe hak kazanmışların bilgiçliğiyle burun kıvırdılar. Yaşlı dediler, geçti dediler.
Onlar ‘yaşlı’ veya ‘geçkin’ dedikçe Gekas gollerini attı.
* * *
Teofanis Gekas, Yunan futbolunun son 20 yıl içinde çıkardığı en büyük golcülerden biri.. Enteresandır.. Yunanlılar genelde hücum değil, savunma futbolu oynarlar.. Buna rağmen iyi golcüler çıkarırlar.
Yılların Karagounis’i, şimdinin Papadopoulos’u, Salpingidis’i, Mitroglou’su.. Elbette Gekas’ı..
Bunlardan Karagounis futbolu bırakmak üzere.. Gekas Türkiye’de.. Diğerleri ise İngiliz liginde..
Nüfusu İstanbul’un yarısı kadar olan Yunanistan’ın son yıllarda çıkardığı golcülerden bir kaçı.. Bizi sorarsanız.. Yıllardır bir forvetimizi bile İngiliz ligine kakalayamadık. İş bitirici menajerler marifetiyle yolladıklarımız ise üç beş ayda geri geldiler.
GEKAS BİR EĞİTMEN..
En çok da UEFA Şampiyonu Galatasaray’ın kadrosundan çıkıp Avrupa’ya giden bir defans oyuncusuna gülerim..
İkinci maçına mı çıkmıştı ne? Kendi kalesine iki gol birden attı. Biraz şansı olsa ‘hat-trick’ yapacaktı. Yine de dönüp geldiğinde baş tacı ettik.
Nasıl bir akılla yaptıysak o transferleri.. Üçe, dörde sattığımız futbolcuların ‘başarısız olanlarını’ daha pahalıya geri alıyorduk. Sekize, ona satın alıp da oynatamadıklarımızı da üçe beşe geri veriyorduk.
Avrupalılar da bizdeki teknik direktör ve yöneticilerin bu akıllarına “Ulan bizim atladığımız bir şey mi var?” deyip şaşıyorlardı.
Gekas, Fenerbahçeli Emenike gibi, gittiği takımlara transfer bedeli ve maaşı ile birlikte kırk milyon liranın üzerine malolan bir futbolcu değil.
Fener Emenike’ye yılda 2.4 milyon Euro veriyor. Beşiktaş zor kurtulduğu Almedia’ya yılda 2.5 milyon Euro veriyordu.. Galatasaray her maçta seyircinin ıslıkladığı Selçuk’un maaşını yılda 2.2 milyon Euro’dan 2 milyon 750 bin liraya çıkardı.
Gekas ise Akhisar ile bu sezon için 650 bin Euro’ya anlaştı. Attığı gollerin toplamı şimdiden yukarıdaki üçlüden fazla..
* * *
Bir futbolcu çok gol atar atmaz o başka bir şey.. Kötü oynasa bile kalitesi öne çıkar.. Gekas’ı geldiği yıldan beri hayranlıkla izliyorum.. Bir adam topsuz futbolu nasıl bu kadar iyi oynar, seyredip öğretmek lazım..
Ben büyük takımların hocalarının yerinde olsam, Gekas’ın oynadığı her maçın kayıtlarını, takımın hücum oyuncularına ‘ev ödevi gibi’ zorla izlettiririm. Yüksek zekânın, yeteneğe nasıl yardımcı olduğunu görüntüler üzerinden anlatırım.
“Topsuz oyun nasıl oynanır? Bir golcü nasıl yer tutar? Rakip nasıl uyutulur? Ölü topa nasıl ayak sokulur?”...
Bu soruların tamamının cevabı, Gekas’ın oynadığı futbolun içinde var.
ESKİ FUTBOLCULAR
Cumartesi günü oynanan Beşiktaş- Eskişehir maçının uzatma dakikalarında Kerim Frai soldan getirdiği topu mükemmel şekilde ortaladı. Top iki defans oyuncusunu da aşıp, bomboş bekleyen yeni transfer Sosa’nın ayağına geldi.
O da vurdu. Topun dağlara taşlara gittiğini gördük.
Aynı pozisyon Fenerbahçe-Akhisar maçında yaşandı. Soldan ve havadan gelen top Beşiktaşlı Sosa’nın golü kaçırdığı yerde duran Gekas’a doğru geldi. Biraz koşup, vücudunu yatırdı ve topa bir Metin Oktay volesi kondurdu. Gol.
İkinci gol de onun benzeriydi. Bruno soldan getirdi, defansı aşan topa yine yere indirmeden vurdu. Gol.
Kalite, ustalık bu işte. Bu saatten sonra Gekas’a övgü yağacaktır. Yağmasına yağsın da övmek için ille de Fener’e gol atmasını mı beklemek lazımdı?
Tepeden tırnağa futbolcu, ayak tırnağından saçına golcü olan Gekas’ın bizim futbol dehası teknik direktörler ve yöneticiler tarafından bir türlü görülememiş olmasının mutlaka geçerli bir sebebi vardır.
Sanırım Lig TV’nin itinayla parlattığı futbolumuzun şavkı, gören gözlerdeki retina tabakasını yakıyor..
Güneş gözlüğü üreten Ray Ban da teknik direktörlerimize sponsor olmadığından, ışıldayan futbolumuzun şavkı göz kamaştırıyor. Bu yüzdendir ki Teofanis Gekas’ın marifetleri görülemiyor.
* * *
Ben bu durumlarda ‘görme engelli’ yöneticilerden çok, onların çevresini dolduran ‘çok bilmiş’ eski futbolcuları suçlarım..
Futbolu aktif olarak bırakmak nasıl bir ruh hali yaratıyorsa, bu eski futbolculara oyuncu beğendirmek mümkün olmuyor.. Kimi görseler, seyretseler burun kıvırıyorlar..
Takımlardan çoğunun alt liglerden ‘yetenekli futbolcu arama işi’ de bu eski futbolcuların tekelindedir..
Kimseyi beğenmezler.. Defalarca tanık oldum.. Birini gösterip, “Nasıl futbolcu” diye sorarsın.. Bilgiç bir tebessümle “Yaramaz” derler..
Bugüne kadar eskilerin ‘yarar’ dediği tek bir futbolcu ismi biliyorum. Yıllarca Galatasaray’da büyük futbolcu olmasını beklediğimiz Mehmet Güven. Bereket oğlanın saçları döküldü de futbolu üzerinden hayal kurmayı bıraktık..
Adım gibi eminim ki Gekas konusunda kulüp yöneticilerinin kafasını karıştıran da bu eski futbolculardır..
Paylaş