Paylaş
TATİL beldesi Bodrum’da İstanbul’dan daha sıkı futbol istihbaratı toplayacağım aklımın ucuna gelmezdi..
Buralardaki futbol muhabbetlerinden sebeplendiğimiz erkeklerin “zengin takımından” olduklarının altını çizeyim ki bu hobileri sayesinde, futbolu yönetenlere çok yakın insanlar oldukları anlaşılsın..
Hangi takımı tutarlarsa tutsunlar istihbaratları sağlam.. Tabii hepsinin egosu da yüzde beş yüz.. Bu seviyedeki ego ne işe mi yarar? Bilgi yarışması türünden istihbarat akışına..
Hiçbiri herhangi bir konuda geri kalmak istemiyor.. Herkes son konuşanı geçmek istiyor, böyle olunca da sırlar tavla zarı gibi ortaya atılıveriyor..
İstanbul’dan yolcu getiren her uçak, bolca futbol dedikodusu da getiriyor..
Fenerbahçe Cumhuriyeti içindeki Aziz Yıldırım sorunsalı ile bu sayede haşır neşir oldum..
* * *
Ağustos ayının “geçilmez sandığım” gündemi Cumhurbaşkanlığı Seçimi, Aziz Yıldırım’ın kulüp içinde yaptığı post modern darbe ile geriye düşüverdi..
Başkanın karşısında konuşurken bizzat Başkan tarafından “Elini kolunu oynatma kardeşim” diye uyarılan teknik direktör Ersun Yanal istifa etti..
Bu istifa hamlesini beklemeyen ve attığı fırçanın etkisinin en az on beş gün kalıcı olacağını düşünen Aziz Bey derhal “Balkon Konuşması” tadında bir basın toplantısı düzenledi.. Saydırdı da saydırdı..
BEN SİZİN BABANIZIM..
Şahsen Aziz Bey’in söyledikleri bana pek batmamıştı.. Fenerbahçe’nin iç işleyişini bilmediğimizden “konuşmasının satır aralarını” durduğumuz yerde okuyamıyorduk ki Allah cümlesinden razı olsun, onu da Fener’e gönül vermiş tatilci dostlarımız halletti..
Bir kısmı eski Fener yöneticisi olduğundan ciddiye aldığım yorumlarından çıkardığım sonuçları başlıklar altında sıralayayım..
“Takımı Ersun şampi-
yon yapmadı..”
“Teknik direktör denen taifenin başarıdaki payı sınırlıydı.. Kendisi futbolcuların ücretlerini, maaş ve primlerini günü gününe ödemese Fener’i nah şampiyon yapardı.. Hem hasmımız Galatasaray o sezon çok kötüydü..”
“Takımın başında duracağım..”
“Manisa’daki hazırlık maçına da gideceğim, Roma’daki maça da.. (Meali: Soyunma odasına gireceğim..) Takımı maçlara İsmail Kartal hazırlayacak ama soyunma odasında benim yaptığım takımı okuyacak..”
“Ersun’un esas duruşu zayıftı..”
Ersun Yanal ne zaman başkanın karşısına çıksa elini kolunu oynatarak konuşuyordu.. İki elinin orta parmağını pantolonun yan dikiş çizgisi üzerine getirip esas duruş göstereceğine hareket çekiyordu.. Doğal olarak da Başkan “Bu adam her an yanağımdan makas alabilir” düşüncesi ile geriliyordu.. Alex’i bile karşısında otururken bacak bacak üzerine attığı için gönderen bir lider, bu başıboşluğa katlanamazdı..
“İspiyoncu Alex, yeteneksiz Zico”
Aziz Yıldırım açıklamalarından çıkan sürpriz sonuçlardan biri de Kaptan Alex’in kendisine teknik direktör hakkında sürekli bilgi getirmesiydi.. Başkanın bu ifadesi ile Efsane Alex resmen medya önünde “ispiyoncu olarak” fişlenmiş oldu.. Onun verdiği tarifle teknik direktör Zico’nun fişine de “Futboldan anlamıyor, hocalık nedir bilmiyor” notu düşüldü..
* * *
Aziz Bey’in balkon konuşması tadındaki basın toplantısından çıkardığım diğer bir sonuç ise şu: “Başkanlık Sistemi bile yeri geldiğinde iş başındaki başkanı kesmiyor..”
Cumhuriyet rejimimizi yıllardır meşgul eden “Başkanlık Sistemi” futbol aleminde zaten yürürlükteydi.. Özellikle Fenerbahçe Cumhuriyeti’nde başkanlık tartışılmaz bir makamdı..
Ancak Aziz Bey yetkilerini daha da genişletip “yarı başkan/yarı teknik direktör” olmak istiyordu.. Mitolojik tanrıların katı Olimpos’tan inip ölümlülerin arasına karışmak niyetindeydi..
ZEUS OLSAN DA SIKICI
Çift pasaportlu, yani hem Fenerbahçe Cumhuriyeti hem de Türkiye Cumhuri-yeti vatandaşı olan arka-daşlarımın yalancısıyım.. Aziz Bey’in bu konudaki kararlılığını dillendiren onlar..
“Niyesini..” sorduğumda da işi ego sorununa getiriyorlar..
Dinlediklerimden çıkardığım sonuç, insanoğlunun istedikçe isteyeceği, asla durmayacağıdır..
Antik Yunan’ın mitolojik tanrısı Zeus, diğer tanrıların başıydı.. Olimpos Dağı’ndaki tanrısal düzeneği sıkıcı bulup, kendini ikide bir dünyadaki mahlûkatın arasına atıyordu..
Kuğu kılığına girip güzel Leda’yı tenhada kırtması sapıklığından değil, can sıkıntısından.. Boğa kılığına girip Fenike Kralı’nın kızı Europa’yı sırtına attığı gibi dağlara kaçırması yine can sıkıntısından..
Bahane değişmez.. Başkanlık makamının sınırsız yetkileri bile gün gelir adamı kesmez, Zeus’un yaptığı gibi “Yarı ilah/Yarı insan” kılığına girer, heyecan ararsın..
Tıpkı başarıyı paylaşmayı hiç sevmeyen Aziz Bey’in “yarı başkan/yarı teknik direktör” kılığına girmeye heveslenmesi gibi..
Bu arada.. Basın toplantısından başlayarak Ersun Hoca’nın özel hayatını didiklemesi de insanları kızdırmış..
Yanal’ı takımın başında görmek istemeyenler bile “Belden aşağı konuları açmasını..” yakışıksız bulmuşlar..
* * *
Eski futbolcular konuşuyor.. İstanbul’dan toprağa sokulan lafın ucu taaa buralardan çıkıyor.. Televizyonlara bolca çıkan eski bir futbolcunun, eski takım arkadaşı İsmail Kartal için “O zaman da cahil bir çocuktu..” demesi pazar gününün bombasıydı..
İsmail Kartal’ı şahsım adına tenzih edeyim.. Bu lafı eden eski futbolcunun bizzat kendisi cahil-i ekber olduğundan söylediklerini kesinlikle ciddiye almıyorum.. Ama yapacağı ilk televizyon programında, “İsmail’e bu şans verilmeliydi, şahsen çok sevindim..” derken suratının alacağı şekli de çok merak ediyorum..
Camiada bir şeylerin değişeceği kesin..
Benim bildiğim Fenerbahçe Cumhuriyeti içinde “Ben Aziz Başkan’ın şeyinin kılıyım..” diye bağıracak birileri yok.. Bu operasyonu kolay kolay içlerine sindiremezler..
Bence sonun başına geldik..
Paylaş